POLİTİKA Haber Girişi : 13 Aralık 2016 21:12

Avrupa'dan Başkanlık rejimine net tepki

Avrupa'dan Başkanlık rejimine net tepki
Avrupa Türkiye Sosyal Demokrat Harekatı Başkanı Cezmi Doğaner Başkanlık rejimine yönelik Anayasa önerisini mercek altına aldı. Doğaner 'rejim değişikliğine karşıyız' mesajı verdi

AK Parti ve MHP'nin anlaşmasıyla TBMM'ye taşınan Anayasa değişikliği teklifi Avrupa'da yaşayan Türklerin de ana gündem maddesi oldu. Avrupa Türkiye Sosyal Demokrat Harekatı Başkanı Cezmi Doğaner yapılmak istenen değişikliğe net bir dille karşı çıkarken rejim değişikliğine karşı olduklarını vurguladı.

İşte Doğaner'in konu hakkında kaleme aldığı yazı..

REJİM DEĞİŞİKLİĞİNE KARŞIYIZ

Cezmi Doğaner

 

 Dışardan Türkiye

Ülkemiz, yeniden, çıkar, düşünce ve kültür karşıtlarının yoğunlaştığı; toplumumuzda var olan geleneksel çatışmaları gölgeleyen ve değişik boyutlara taşıyan başka tür çatışmaların keskinleştiği bir dönemi yaşıyor. Kır-kent, emek-sermaye, bireysellik-toplumsallık, demokratik yönetim-bürokratik yönetim karşıtlıklarını ve çatışmalarını gölgeleyen ve değişik boyutlara taşıyan başka tür çatışmalar öne çıkmış bulunuyor. Bu çatışmalar; müslüman toplumlara özgü olan laik-şeriatçı karşıtlığı ile birden çok etnik, dini-mezhepsel grubu barındıran toplumlara özgü etnik milliyetçi-dinsel-mezhepsel bölücü(küresel terör) çatışmalardır.

Türkiye, radikal bir değişim süreci yaşıyor. Ülkemizin sadece ekonomik yapısı değil, siyasal yapısı da çökmüş durumdadır.

 

Anayasa

 "Eger Türkiye'de gerçek bir demokrasi istiyorsak, bu Anayasanın gidip, bir başka Anayasanın gelmesi gerekir. Çünkü bu Anayasa bir totaliter devlet anlayışı üzerine kuruludur.

Demokraside, devlet, insanlar için vardır. Bu Anayasa ise, tam tersine, insanlar devlet için var sayılmıştır. Sürekli bu tür telkinler yapılmıştır ve yapılmaktadır.

Herkesin bazı halleri ve özgürlükleri bulunduğu, ama herkesin ve özgürlükleri, kendi iradesiyle, devlete devretmesi gerektiği öne sürülmüştür.

Demokraside eşitlik temel kuraldır. Oysa bu Anayasaya, yine en yetkili ağızlardan, Allah'ın bile insanları eşit yaratmadığı, onun için devlet ve toplum düzeninde de eşitlik beklenemeyeceğini belirtmiştir.

Cumhurbaşkanına yargı denetimi dışında sınır yetkiler tanınmıştır.

Bu Anayasa, parlamentonun gücünü ve yetkilerini sınırlamakta, Hükümete parlamentoyu aşan, gölgede bırakan yasama yetkileri tanımaktadır.

Bu Anayasayla halkın yönetime örgütlü katılımı, hatta yönetimi etkileyebilmesi yolları tıkanmıştır.

Yurttaşların siyasal haklarına aşırı sınırlamalar getirilmiştir."

 

KHK

"Bugün Türkiye'de Anayasanın ve yasaların tanımına uygun bir Başbakan mevcut olmadığına, Cumhurbaşkanına teslim olmuş onun emir ve iradesine tabi, kendi gücü ile değil, Cumhurbaşkanın lüfuyla o makama gelmiş olduğu için ona şükran duygusu ile bağlı bir şahıs Hükümet Başkanı konumunda olduğuna göre fiiliyata yasama da yürütme de Cumhurbaşkanın eline geçmiştir."(1)

 

Kanun Hükmünde kararname uygulaması, ülkemizde maksadını çoktan aşmış, yasamanın yetkilerinin yürütmeye devrinin yetki gaspının bir aracı haline geçmiştir.

 

Kaprisli ve sorumsuz, hesap vermekten kaçınan, keyfiliği şiar edinmiş bir idarenin elinde devleti istekleri ve hedefleri doğrultusunda yönlendirmenin, tek şahıs idaresine kavuşturmanın bir aracı haline gelmiş olan Kanun Kuvvetinde Kararnamelerle ülke yönetiliyor.

 

Yürütmede ülkenin içinde bulunduğu başsız sonsuzluğun ızdırabını hep beraber yaşıyoruz.

Yeteneksiz, bilgisiz ve deneyimsiz insanların elinde çalkalanıp duran bir idare toplum yapımızda, insan olarak yaşamımızda hergün yeni sarsıntılara ve olumsuz gelişmelere yol açıyor."

 

 

Başkanlık sisteminin karşısındayız

Demokrasinin tam anlamı ile yerleşmediği bir ülkede Başkanlık sisteminin o ülkeyi diktatörlük rejimine götüreceği kuşkusuzdur. Anayasamız imkan tanımazken Türkiye'yi tek adam olarak idare heves ve çabalarının doruk noktasına vardığı ülkemizde, Başkanlık sisteminin en kısa zamanda sultanlık ve ikinci aşamada da bir halifelik rejimine dönüşebileceği artık apaçık görülür hale gelmiştir.

 

Bugün ülkemizde demokratik parlamenter rejimin değil, hanedanlık idaresinin hükumran olduğunu düşünenler çoğunluktadır. Bu gidişe dur demek, yasalara işlerlik kazandırmak hepimiz için asli bir vatandaşlık görevi haline gelmiş ve ivedilik kazanmıştır.

Siayasi hayatımız daha büyük bir keşmekeşe sürüklenmeden, devlet yapısı onarılmaz şekilde tahrip olmadan harekete geçmek durumundayız."(2)

 

(1-2- Bedrettin Dalan, DMP  Genel Başkanı olarak, 2-3 mart 1991 günü, kongre açış konuşmasında Anayasa ve Başkanlık ilgili görüşleri)

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.
  • Adsoyad 01 Ocak 1970 02:00

    Cezmi bey biraz agir yazmissiniz ...tsk met hislerime tercuman olmussunuz...