YEREL YÖNETİMLER Haber Girişi : 10 Eylül 2016 00:00

Başkan Piriştina'yla başbaşa

Başkan Piriştina'yla başbaşa
Özlem Haber'in 'Bizim Başkan' sohbetlerinin ilk konuğu Buca Belediye Başkanı Levent Piriştina oldu

Özlemhaber.com internet sitesi olarak başlattığımız 3 Gazeteci Zafer Kaplansoy, Bünyamin Dobrucalı ve Mahir Dinç soruyor Başkanlar cevaplıyor  "BİZİM BAŞKAN'ın " ilk konuğu Buca Belediye Başkanı Levent Piriştina oldu

İşte keyifle okuyacağınız o röportaj...

ÖNCELİK BARIŞ VE HUZUR

Geride kalan iki buçuk yılı genel değerlendirdiğimizde kültürden sanata, park dan bahçeye ziyade kentin bir barış ve huzur ortamına ihtiyaç duyduğunu gözlemledim. Kamu kurum ve kuruluşları arasında bir gerginlik vardı. Biz dedik ki, 'eğer başarı istiyorsanız önce aile içi huzur daha sonra kuruluşlar arasın da huzur ortamının geliştirilmesi, halkla içiçeliğin arttırılması, plan proje takvim aşamasında vatandaşın katılımının arttırılması zorunluydu, bunu yaparak başladık. Ekip arkadaşlarım da buna inandı ve bunda ısrar ederek görev yaptık. Karar mekanizmalarında geniş katılım bir huzur ortamı doğurdu.


KENTİN ÖNCELİKLİ SORUNU TRAFİK

İnsani yatırımdan önce kentin ciddi bir trafik sorunu vardı. Bugün Buca'nın 5 yılık yatırım planını yapıyorsanız maalesef trafikten başlamak zorundaydınız. Çünkü mahalle bazlı farklı sorunlar ortaya çıksa da, soruyorsunuz, biri park istiyor, biri kaldırım istiyor Buca bazlı olaya baktığınızda kentin hayatı en olumsuz etkileyen konusunun trafik olduğunu görüyordunuz. O yüzden bunu üç etapla çözümlemeye başladık. Birinci etabın sonuna geldik (Doğuş Caddesi). Bu röportaj yayınladığı anda belki açılmış bile olacak. Özellikle çevre yolu girişimiz olan Doğuş Caddesi İzmir'in en büyük bulvarı haline gelecek. Büyükşehir Belediyesi'nin kente kattığı çok önemli bir hizmetti. Trafikte yeni yollar yaratmak önemli. İkinci etapta kent merkezinde otopark alanları yaratmaktı. Bunu yıllardır yılan hikayesine dönmüş Kasaplar Meydanı'nda gerçekleştirdik. Hem önemli bir merkez oldu hem de yeraltında önemli bir otopark yaratmış olduk. Bir sonraki adım Şirinyer'de atacağımız adım olacak. 800 araçlık otoparkın olacağı bir düzenleme için kolları sıvadık. Çok önemli bir adım da 2017'de başlayacak olan metro hattı. Bunun yeni müjdesi de Buca-Koop'a kadar uzatılması oldu. Daha önce Tınazatepe sondu. Buca-Koop'a uzatılmasıyla kentin trafik sorununa çok önemli bir çözüm yaratmış olacağız. Bundan sonra temel anlamda belediye hizmetlerinin olmazsa olmazı 23 mahallemiz bugüne kadar ciddi anlamda ihmal edilmiş. Özellikle yeşil alan, kişi başına düşen yeşillik, park, kaldırım, asfalt gibi çalışmalarda sıfırdı. O yüzden pozitif ayrımcılık yaptık. İlk 1,5 yılımız seferberlik başlattık. Yol, asfalt, kaldırım konularında özellikle Gediz, Yeşilbağlar, Seyhan, Mustafa Kemal gibi mahallelerimizde hizmetten uzak kalmış bölgelerimizde ciddi çalışma başlattık. Merkez mahallelerimizde 'bizi unutmayacaksınız değil mi?' türünden serzenişlerde bulunan da oldu. Buralara çok acil bu yatırımların yapılması gerekiyordu. O yüzden işi birazcık temel hizmetlerde kentin olmazsa olmazı alt yapı çalışmalarını bu bölgelere ağırlık verecek tarzda uyguladık.

KENT MERKEZİNE ÖZEL ÖNEM

Bir sonraki adımda kent merkezine ağırlık verdik. Üniversite kentinde önümüzdeki ay Gençlik Merkezi'ni hizmete açıyoruz. Dokuz Eylül Buca'nın şansı, avantajı diyorduk. Bir tane gençlik merkezimiz yoktu. Şimdi o da olacak. Tarıma çok ciddi daha doğrusu tarımda kalkınmaya çok ciddi destekler verdik. Köy Müzesi, üzüm bağları, gübre tesisi gibi, doğada izcilik ve binicilik, doğa yaşam merkezi gibi projeler hemen altı ay içinde yaşama geçecek. Gönlümüzün köylerine yatırım yapıyoruz. İnsana yatırımda eğitime ayrı bir yer açtık. Hatta, 'ya nedir bu eğitim sevdanız dendi'. Eğitime çok ciddi yatırım yaptık.  Pırlanta merkezinden tutun da üniversiteye hazırlayan Aziz Nesin Bilgi Eğitim Merkezi'na kadar, ilköğretimden tutun da üniversiteye kadar sürekli üzerinde durduk. Eğer biz yaşanabilir bir ülke istiyorsak, yaşanabilir bir Buca istiyorsak önce eğitim ilkesinden vazgeçemeyiz. İşte 15 Temmuzda ne olduğunu gördük. Çocuklarımız başka dershanelere gitti, öğretmenlere gitti, ekonomik sıkıntılarla çaresiz olan veliler buralara çocuklarını yönlendirmek zorunda kaldı. Dolayısıyla eğitim konusunda ne kadar doğru yaptığımızı anladık. Açtığımız okullar, tesisler ortada. Spora, sanata ayrı bir önem verdik. 20 bin çocuğumuz spor yaptı. Her mahalleye girmeye özen gösterdik. Bunu özellikle vurguluyorum. Çünkü adaletsiz hizmet olmaz. Pozitif ayrımcılığımızı kadınlara yaptık. Semt Evlerini işlevini arttıracak şekilde yeniden düzenledik. Temellerini attık, 3 ay sonra Yenigün'deki çok modern bir Semt Evini hizmete açacağız. Hobi kursları, meslek edinme kurslarının sayısını kat kat arttırıyoruz. Sanatta, ticarette, yaşamda kadının rolünü arttırıcı noktasında Buca öncü bir rol oynasın istiyoruz. Buca kadınlarının özgüveni yüksek olacak çünkü 'yanımda belediye var, ben giderim burada meslek de edinebilirim, çocuğumu kreşe bırakabilirim, spor yapabilirim, siyasete zaman ayırabilirim' diyebilecek.  O yüzden Buca kadını güçlü olacak. Bunu yaratmak bizim temel işimizdi. Geride kalan iki yılda bu konuda iyi mesafe aldık. Ve gururla söylüyorum bu konuda daha da iyi işler yapacağız. Genel olarak değerlendirdiğimizde yolar, kaldırımlar, asfalt gibi konularda iddialıyız, günde 2'şer park açıyoruz. Günde 20'şer ağaç dikiyoruz. Hedef koyduk yılda 20 bin ağaç dikmiş olacağız. Daha yeşil, daha yaşanabilir bir kent için çalışıyoruz. Sadece insana değil sokaktaki hayvan dostlarımıza da yatırım yapıyoruz. Can dostlarımız unutmadık. Görev dönemimizde bütçemizin elverdiği ölçüde gece gündüz demeden Buca için proje üretip çalışmaktan keyif aldık. Bir uyanış başlatalım istedik. Çünkü Buca'nın bir uyanışa ihtiyacı vardı. Bu ülkede sahile şeridi olan ilçelerimiz biraz şanslı doğmuş. Yatırımdan avantajlı şekilde faydalanmış. Kimseyi suçlamak için söylemiyorum. Karşıyaka, Konak, Güzelbahçe, Narlıdere gibi sahilin avantajını kullanmış yerlerimiz var. Bizler gibi yerler biraz gözardı kalmış. O yüzden bir uyanışa ihtiyaç duyuyorduk. Bereketli topraklarımız,üniversite gibi değerlerimiz olduğunu ortaya çıkartacak, bunları hatırlatacak adımlara ihtiyacımız vardı. Bazen işimiz olmayan konulara da girmek zorunda kaldık. Mesela tarım. Üzüm bağı gibi oradaki öncülüğü biz farkındalığı yaratmak için özel önem verdik. Öğrencilerimiz bizim gözbebeğimiz. Onların barınma sorununu çözüm bulmamız lazım. Üç ay sonra bir yurdun temelini atacağız. En azından çözüm konusunda çorbada tuzumuz olmasını sağlayacağız. İlk yıl biraz planlama üzerinden gitmek zorunda kaldık. İmar planlarından tutun da insana yapılması gereken sosyal projelere kadar hemen her konuda 2,5 yılda çok ciddi mesafeler katettik. Her alanda bize verilen görevi gerçekleştirmeye çalıştık diyerek özetleyebilirim.

CEZAEVİ, ASKERİ ALANLAR NE OLACAK?

Cezaevsiz şehir olmaz. Ancak nedense hep Buca'ya göndermişler. Biraz talihsizlik olmuş. Cezaevi kalksın. NATO Kızılçullu'dan kalksın. Ama ne olacak kısmı asıl sorun. İşte burada kesin çizgimiz var. Onu da her seferinde vurguluyorum. Bunlar kentin tam göbeğinde oldukları için şuan yarattıkları trafik gibi yoğunluk gibi olumsuzlukların aynı şekilde sorun yaratmaması için mutlaka sosyal alanlar, rekreasyon alanları, yaşam alanları olarak değerlendirilmeli. Aksi takdirde kurtuldum zannettiğiniz sorunların büyüğü bize geri döner. Cezaevi kalksın, tamam kalksın, sıkıntı var, yakışmıyor Buca'ya. Öyle bir il kalmadı. Türkiye'de kentin bu kadar göbeğinde olan cezaevi kalmadı. Kent merkezinde ayrı, Kırıklar'da ayrı, çocuk ıslahevi ayrı. Bunları kaldırıp yerine AVM dikersen birinden kurtulurken başka bir dert gelecek demektir. Esnaf zaten siftahsız dükkan kapatırken sen karşısına açacaksın. Trafik beş katı daha büyüyecek. Kesinlikle bu alanların kent insanının yaşam alanı olarak değerlendirilmesi gerekir. Hasanağa gibi şimdi Adatepe'de yapacağımız büyük yeşil alan gibi insanlara nefes alacağı alanlar yapmamız şart.

ŞİRİNYER BAMBAŞKA BİR YER OLACAK

Buca dendiğinde saydığımız üç tane yer vardı. Birincisi Kasaplar Meydanı, işte o sorun ortadan kalktı. Otoparkıyla, dinlenme alanıyla ilk Buca dediğimiz bölgede çok da şık oldu. Bir de Şirinyer projesi vardı merakla beklenen. Büyükşehir Meclisi'mizde planlar onaydan çıktı. Hatta sadece Şirinyer değil. Fil heykelinin oradan başlayarak Forbes'I, Forbes'ten sonra da 78 bin metrekare alanı kapsayan iddia ederek söylüyorum, Türkiye'nin en güzel projesi ortaya çıktı. Çok kısa bir süre içinde yasal itiraz süreci sonrasında biter bitmez oraya kazmayı vuracağım. Forbes baştan sona aynı Kordon gibi tek tip tentelerin olduğu, yer zemininin baştan sona değiştiği, aydınlatmasıyla, işgaliye alanlarının yeniden dizaynıyla Buca'ya yakışır sıklıkta, oradaki ticaret uğraşanların yüzünü güldürecek, o bölgede yaşayanların da yüzünü güldürecek bir yer haline gelecek. Orası sadece Şirinyer'in değil bütün Buca'yı ilgilendiren bir yer. Şirinyer projesinde yeşil alanların hepsi korunuyor. Pazar yer altına, aktarma istasyonu yer altına alınıyor. İzmir'de görülmemiş modernlikte bir pazarcılık anlayışı geliyor. Malların otomatik bantlarla yukarıdan geldiği, otoparkın ayrı olduğu, yeşilin arttırıldığı, Buca'ya mal olmuş, Buca denince akla gelen trenin, üzümün meydanda yaşatıldığı, şelalerin, suların aktığı, yani böyle anlatılmaz yaşanır diyeceğim güzellikte bir yer olacak. İnşallah bütün İzmir'in yaşayacağı, şöyle göğsümüzü gere gere gezebileceğimiz, çok keyifli zamanlar yaşayacağımız bir yer olacak. Şirinyer metroya bineceğiz, gideceğiz alışverişimizi yapacağız, Pazar ihtiyacımızı gidereceğiz. Kadın aktivite merkezi, Özgecan danışma merkezi ve engelli merkezlerimizi tek bir alanda toplayacağız. Mevcut işlemlerini yitirmeden tek bir alanda toplayacağız. Orada en büyük endişemiz şuydu. Yapılaşmayı arttırmadan yeşili korumak. O yüzden tüm merkezleri modern bir şekilde tek bir alanda toplayacağız. Futbol sahalarımız kalkacak. Amatör dporun kalbinin attığı yer, Şirinyerspor'un sahaları. Biz Buca Belediyesi olarak Büyükşehir'le proje yaparken futbol sahalarını haralar bölgesinde 16 bin metrekare yerimiz vardı o bölgeye taşımaya karar verdik. Zaten iki bölge birbirine çok yakın. Artık sporun kalbi Yenigün Mahallesi'nde atacak. Şuanki tablodan bir futbol sahaları değişiyor. Daha modern tribünleriyle, bütün amatörlerimizi o bölgeye kaydırmış olacağız. O bölgeye 16 amatör takımımıza ortak hizmet edecek bir merkez da yapıyoruz. Ulaşım, malzeme gibi bir yığın sorunlarla boğuşuyorlardı. O yüzden onları bir merkeze almamız gerekiyordu. Konferanslar, eğitimler, seminerler gibi bir de amatör spor merkezimiz olacak. İkinci en önemli meydanımız Şirinyer meydanımız olacak. Bir de Buca-Koop meydanımız bitiyor. Biz meydanları çok önemsiyoruz. Buca'da yaşayan genç nüfusuyla kentte nefes alacak, isterse protestosunu yapabilecek meydanlarımız yok. Ufacık, köy meydanı gibi Çevik Bir'imiz var. Daracık bir alanda 600 bin kişinin iyi gününü kötü gününü kutlamaya çalışıyorsunuz. O yüzden Kasaplar ilkiydi, Şirinyer devam edecek Buca-Koop önümüzdeki ay geliyor. Bir de mevcutlarla ilgili müjdemiz var.  

ŞİRİNYER VE FORBES PROJESİ AYNI ANDA

Eş güdümlü bir proje olacak. Şirinyer Meydan projesi de Forbes de birbirinden bağımsız değil. Projeyi Büyükşehir'deki arkadaşlarla hazırlarken de özellikle buna dikkat ettik. Önce Forbes esnafımızla toplandık. Dedik ki, 'biz yeni bir Forbes hayal ediyoruz. Burda da yeni bir yatırım yapacağız, ne olsun ? O geldi dedi ki pusetler yürütülemiyor, biri geldi gece aydınlatması yetersiz, diğeri geldi motorlar içeri giriyor, başka biri geldi tuvalet yok dedi gibi. Sonra o bölgede oturanları çağırdık. Siz esnaf değilsiniz, orada yaşıyorsunuz. Sizin derdiniz, sıkıntınız, beklentiniz nedir diye sorduk. Onları da not ettik. Ve bütün bunların sonucunda projenin çizimini gerçekleştirdik. Mesela iki tane tuvalet olacak Forbes'de. İhale sürecinde herşey yolunda giderse sanıyorum yılbaşında girilir. Bitimi 18-20 ay gibi bir süre alacak. Yani 1,5 yıl içinde proje biter diye tahmin ediyorum.

KOŞUYOLU CADDESİ YERALTINA MI ALINIYOR ?

Koşuyolu Caddesi'nde proje kapsamında bir tasarruf ya da bir inşaat, yol değişikliği ya da alt geçit uygulaması yok. Projede havuzlu parkın etrafında insanlar etrafında çay içerken çocuklar bütün etrafında trenle dolaşıyor. Üzüm bağlarının altında çay kahve keyfi yapılabilecek. Buca'yı orada anlatmak daha kolay olacak bilmeyenlere ya da yeni gelenlere.

YENİGÜN MAHALLESİ SPORUN MERKEZİ

Şirnyer'deki spor sahalarını Büyükşehir'in Fidanlığı'nın olduğu bölgeye taşıyacaktık. Ancak fidanlık konusunda ihtiyacın devam ettiği cevabını alınca Büyükşehir'den biz bu projeyi Fırat'tan Yenigün Mahallesine taşıdık. Zaten iki bölge birbirine çok yakın komşu mahalleler. Bu dediğimiz yerde tartan pist ve atletizm var, salon sporları yok. Ancak bu bölge dışında Evka'da tam Dokuz Eylül kampüsünün çaprazında sanırım bu ay ihalesi tamamlandı yer teslimi yapılacak 2 bin 200 kişilik Büyükşehir Belediyemizin kapalı spor salonu var. Orada futbol harici tüm salon sporları olacak. Yenigün'de açık atletizm ve futbol sahaları olacak.

 

SEÇİM NE ZAMAN OLURSA OLSUN !

Biz kendi çalışma takvimimizdeki işlere bakıyoruz. Seçim tarihi bizim çalışmalarımızı etkilemez. Bazı projelerimizde 1-2 aylık gecikmeler var. O da itiraz süreçlerinin uzamasından kaynaklanıyor. Ama biz normal hizmet takvimimize uygun gidiyoruz. Eğer erken seçim kararı alınırsa bizim bu takvimden şaşma kararı almamızı sağlamaz ancak bitişlerini etkiler. Üç ay sonra başlayacağımız bir iş sekiz ay sonra seçim varsa başlamalarında bir sorun olmaz ama bitimlerinde bir gecikme olabilir. Vatandaş da bunu anlayışa karşılayacaktır. Çünkü normalde 2,5 yılımız daha var. Tam yarısındayız aslında o yüzden de onu yapmam, planlamam, binliği, beş binliği, projesi, ihalesi derken biz tabii normal bir beş yıllık plan stratejisi çerçevesinde yaptık. Ama bunun  arkasına sığınmayacağız seçimde vatandaşın karşısına çıktığımızda. Ne handikap olur ? Ne bizi üzebilir ? Bunların anlatılması, yaşanması biraz zor olur. Seçim enerji çeker. Siyasi olarak mücadele etmek zorundasınız. Belediyenin rutin işleri dışında seçim atmosferi diye bir gerçek var. Yazılısı, görseli, röportajları o belki olumsuz etkiler. Zaten geldiğimizden beri iki tane genel seçim, cumhurbaşkanlığı seçimi, ilçe seçimleri, kurultay gibi bir sürü seçim yaşadık. Şimdi de bu erken yerel seçim gündemde. Ama inanıyorum ki CHP olarak ilçe yönetimi, il yönetimi, Genel Merkez olarak seçimlere hazırız. Hiç ölmeyecekmiş gibi çalış, yarın ölecekmiş gibi ibadet et sözüne uygun olarak çalışmaya devam ediyoruz. Yarın seçim olsa da hazırız. Çıkar yaptıklarımızı, yapacaklarımızı anlatırız. Bir karışıklık var, bu karışıklığın giderilmesi lazım. Şimdi günaydın diyorsun, seçim olacak mı ? diye soruyor herkes. Bu hava bir an önce müspet-menfi netleşmesi lazım.

BUCA'DA PARTİ İÇİ MUHALEFET

Ben siyasetin gerektirdiği tartışmalar, sorgulamalar olabilir ama bence Buca özelinde baktığımızda huzur ve barış içinde bir siyasi ortam görüyoruz. Herkesin hedeflediği bir koltuk olabilir. Siyaseti taraf tutma olarak görenler yüzünden farklı taraflar oluşabilir ama partinin burdaki duruşuna, partinin geneldeki politikasına, partinin emekçilerinin ve bunun kamu görevlilerinin zarar görmesini engelleyici bir disiplinde gidiyoruz ve bundan sonra da herkes üzerine düşen görevi yapacaktır. Ben partinin bana verdiği yetkiyle aday olmuş ve halkın teveccühü ile belediye başkanı olmuş kişi olarak, örgütün başkanı, yöneticileri, gençlik kolları, kadın kolları, örgüt emekçileri, bu dönem listede yer almamış ancak yıllarını bu partiye vermiş insanlar uyum içinde gidiyoruz. Bizim yaptıklarımız onlar kamuoyuna duyurarak, tek tek vatandaşa anlataraktan potansiyel bir seçime hazırlanarak geçirecekler. Ben tespiti münferit şahsi olayların olması çok doğaldır. AK Parti, MHP, Vatan Partisi, HDP fark etmez yeter ki belli bir oranda bu anlayış hakim olsun, ufak tefek sorunlar, serzenişler olur, bunlar da hemen bertaraf edilir. O yüzden ben Buca özelinde öyle bir tehlike görmüyorum. Şu anda da yok, bundan sonra da olmaz diye umuyorum. Göreve geldiğimizde o yüzden buna özen gösterdik. Önce aile içi barış huzur olacak ki sonra sen kentte yatırımlarınla anılırsın. Buca'da çok şükür böyle br sıkıntı yok.

GÜVEN'İN İL BAŞKANLIĞINA BAKIŞI NASIL ?

O notu verme mekanizması bizler değiliz.  Bayraklı Belediye Başkanı Hasan Karabağ'ın CHP İl yönetimi için 'düşük profilli' yönetim tanımına o yüzden katılmıyorum. Kendine göre haklı nedenleri olabilir. Sonuçta örgütten delegelerin seçtiği bir yönetimdir şu anki yönetim. Bu tip konuların kamuoyunda tartışılmasının yanlış olduğuna inanıyorum. Genel Merkez, Genel Başkan başka bir şey takdir edebilir. Yarın öbür gün kongre kararı alabilir. Siyasetin doğasında var bu. Ancak siyasi nezaket çok önemli. Bize düşen görev kime verildiyse bu görev onu desteklemektir. Yarın başka bir tasarruf olursa Genel Merkezîn biz orda da gerekli tavrı, duruşu gösteririz. Burda bizim olmamızı sağlayan örgüttür. O yüzden de örgütün o disiplinine uymaktan yanayım. Bu doğru olmayabilir. Ama benim siyaset anlayışım, hayata bakışım, kenti yönetim tarzım, örgütsel mücadeledeki duruşum genelde bu boyutta olmuştur. Varsa şikayetiniz, şikayet mekanizmaları vardır. Bu konuda yapılabilecek çok şey vardır. Bizi üzen şeyler de vardır. Ama onları da başka türlü çözmekten yanayım. Ben bu ülkenin CHP'ye çok ihtiyacı olduğuna inanıyorum. Bunu bir kez daha gördük. İl şöyle olmuş, ilçe böyle olmuş, onun niyeti, bunun yeğeni, kardeşi tartışmalarının öncesinde bu ülkenin CHP'nin iktidarına ihtiyacı var. Bunu sağlamak için de her türlü fedakarlığı yapmalıyız. Ben, sen, o, biz gibisinden se, ne yapar ne eder bu ülkenin iktidarını ele geçirebiliriz, bu ülkeye cumhuriyetçi, demokrat, adaletin hakim olduğu, hukuğun herkese eşit dağıtıldığı çağdaş modern bir ülke olarak yaşarız. Ben buna konsantre oluyorum.

CHP NASIL İKTİDAR OLABİLİR ?

Bizden geçiyor iktidar. Yani yerelden geçiyor. Biz yerelde kalkınmayı sağlayabilirsek, insanlara dokunabilirsek, sosyal projeleri, kültürü, eğitimi, sanatı, temel ihtiyaçları, yolları, toplu ulaşımı, yaşanabilir kentleri yaratmayı becerirsek o zaman zaten Genel Başkanımız Kılıçdaroğlu'nu Başbakan yapacağız. Uluslararası destek var mıdır, AB ne der ? STK'lar, iş adamları dernekleri ne der onlar Genel Merkezin cevap vereceği konular. Ben kendi penceremden, parti görevimden ve anayasal görevimden cevap vereyim biz iyi çalışırsak biz kentlerde başarıyı yaratır, vatandaşta 'ya kardeşim bu Buca'yı düşün bunlar iktidara gelse Türkiye'ye neler yapar' söyletebilmeyi becermemiz lazım. Başka dinamikler, iyi reklam, iyi pazarlama, iyi söylemleri Genel Başkan'ın performansı neler neler sayarsınız. Geçmişte bakıyoruz bugün iktidarda olan siyasi harekete özellikle yerelde küçük yerlerde başlayan bir iktidarları var. Ordan büyükşehirlere büyükşehirlerden de iktidara taşımışlar. Biz de bence bunu yapmalıyız.

 

CHP'Lİ KENTLERDE YAŞAYAN İNSANLAR DAHA MUTLU

Ben CHP'li belediyelerin olduğu yerde yaşayan insanların daha mutlu olduğunu görüyorum. Daha modern, daha huzurlu, geleceğe daha güvenli olarak baktıklarını görüyorum. Daha temiz sokaklarda yürüdüklerini görüyorum. Ha baktığınızda İstanbul'da bilmem kaç tane gökdelen varmış da İzmir'de yokmuş ! İzmir'de daha sürdürülebilir, daha kalkındırılabilir, temelden, tarımdan, iş dünyasından bir mantık ve ekonomik dengeye oturtulabilir çerçevede yürütülüyor. Şimdi görüyorsun İstanbul'da 100 tane bina, AVM'ler, rezidanslar var. Büyüme ve kenttten hazal ma öyle ölçülmez. Aslında sanal, kontrol edilemeyen bir büyümeyi izleyerek zevk alıyorlar. Bizim CHP'lilerin yönettiği kentlere gel. Tek tek isim saymama gerek yok. Orda insanların huzurlu, sakin, birbirine saygılı, iş edinme oranları, kendine zaman ayırma oranları, metrekareye düşen kültür, sanat, yeşil alan hepsi kat kat fazla. Maalesef bazı arkadaşlar hatayı şurda yapıyor. CHP'nin yönettiği yerlere bakarken bu gerçekleri göz ardı ediyor. CHP'li belediyeleri başarılı, oralarda yaşayan insanları da şanslı görüyorum.

GENEL MERKEZ BELEDİYE BAŞKANLARI'NDAN KOPUK MU ?

Genel Merkez'le belediye başkanları arasında bir kopukluk olduğuna inanmıyorum. Ama ilişkilerin geliştirilmesi konusunda ortak bir görüşümüz var. Belediye başkan arkadaşlarımla biz de bu konuyu konuşuyoruz. Partimiz genelde iktidar olmadığı için bizler partinin bakanları gibiyiz. Genel Merkez açısından bakarsanız ilçelerdeki en yetkili insanlarız. Kopukluk yok ancak ilişkilerin daha da arttırılabileceği konusunda bir iddiamız var. Bu şu anlamda değil. Genel Merkez'in işine karışmak gibi bir derdimiz yok. Ordakilerin görevleri tamamen bizimkilerden ayrıdır. Ancak biz daha fazla katkı koyabiliriz. O konuda bize biraz daha söz hakkı verilebilir. Konferanslar, seminerler, beyin fırtınaları, bölge bazlı çalışmalar gibi ciddi çalışmalar var, ben bunun arkasında duruyorum. Biz iyi değerlendirilmeliyiz. Bugün AK Parti'nin bakanları varsa CHP'nin milletvekilleri ayrı bir kabine biz de illerde ilçelerde halka sürekli iç içe olan kişileriz. Bu geliştirilmeli. İki temel hata var. Örgüt belediyeye karışmasın da belediye örgüte karışmasın da ! Böyle saçma bir düşünce olamaz. İşlemez zaten. Neden işlemez ? Aynı örgüt içinde seçilen bir insanla örgütün en çok iletişim kuracağı grup toplantılarıyla, sosyal kültürel etkinliklerle belediyeyle örgüt arasında yapılırken bunların birbirine karışmaması olamaz. Karışsın. Bu kötü bir şeymiş gibi anlatılıyor. Mesela Genel Başkan'ın talimatı da bu yöne 'karışmayın' şeklinde.


BELEDİYE-ÖRGÜT İLİŞKİSİ NASIL OLMALI ?

Ama baktığınızda adaletli karışmak lazım. Aynı örgütün seçtiği, örgütle eşgüdüm içinde hareket edecek bir yapının onun karar verme aşamasında olmamasını istemek bence haksızlık. Ama bu, şu anlama gelmesin. İşte belediye başkanı elinde yetki var, vurur, kırar, döker, tehdit, şantaj, o zaten hayatın hiçbir alanında olmasın. Tasvip edilecek bir davranış biçimi değildir. Sen karışma örgüte demeyi ben uygulanabilir bulmuyorum. Örgüt neden bana karışmasın ki ? Ben hata yaparsam, yanlış yaparsam kim karışacak bana ? Tabii ki örgüt karışacak. Gelecek diyecek ki, 'ya Başkan bak şöyle olmuyor, böyle olmuyor'. Örgütün belediye başkanına karışmadığı bir düzen olabilir mi ? Bence bizim en çok ihtiycımız olan birbirimizi sevip saymak. Gerisi çorap söküğü gibi gelir. Herkes birbirini sevecek. Konumuna, yaşına uygun olarak. Temelini sevgiye, oluşturamıyorsan birazcık saygıya dayandırırsan bence hiç bir sorunumuz olmaz. Buca'dan bahsetmiyorum. Kars'ta da olmaz Afyon'da da olmaz. Hiçbir yerde olmaz. Kızıcaz. Karı koca arasında oluyor, kızına kızıyorsun, oğluna kızıyorsun ama sonunda bu aileden diyorsun, kol kırılır yen içinde kalır diyorsun, çözülmeyecek sorun yoktur diyorsun. Zaten çözülmeyecekse beş yıllık mekanizma bunu çözmek üzere kurulmuş. Baktın çözemiyorsun, bu adam laftan anlamıyor. Sistem kendini hemen yenileyebiliyor. Buna inanmak bile yeter. Ben sevmeye saymaya özen gösterdim tüm arkadaşların da göstereceğine inanıyorum.

BİZE İNANSINLAR, GÜVENSİNLER

Bizim her zaman kapımız açık. Ortaya koyduğumuz performansa güvensinler. Tüm kamusal zorluklara rağmen. Biz hiçbir zaman şikayet etmeyeceğiz. Paramız yok, kaynağımız yok, zamanımız yok demeyeceğiz. Hepsini bulmaya çalışıyoruz. Sınırlı kaynaklarla belirli ölçekler içinde cevap vermeye çalışıyoruz. Bize inanmaya, güvenmeye ve en önemlisi bize destek vermeye devam etmelerini hemşerilerimden isterim. Gerçekten bu kent için üreten iyi birşeyler yapmak isteyen insanlarla onların gündelik hayatına bir kalite katmaya üzüntülerine ortak olmaya sevinçlerinde onlarla olmaya sırtlarındaki yükü almaya çalışan bir belediye yönetimi var. Bu samimiyetimize ilk günden beri inandıkları gibi bundan sonra da inanmaya devam etmelerini istiyorum.

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.