POLİTİKA Haber Girişi : 21 Ağustos 2017 11:06

Cihan Türsen: 'Kazanacağız.. Biz, zaten her gün kazanıyoruz!'

Cihan Türsen: 'Kazanacağız.. Biz, zaten her gün kazanıyoruz!'
İzmir siyasetinde hiçbir başkan adayının adaylığı onunki kadar ilgi çekmedi. Cihan Türsen sadece Karşıyaka'da değil İzmir'de dengeleri değiştirebilecek adaylık sürecini anlattı

BÜNYAMİN DOBRUCALI /

Cihan Türsen'le onun avukatlık bürosundaki randevuya İzmir trafiğinin Azizliği! Sayesinde gecikmeli gidebiliyorum. O siyaset sahnesinde ben basın camiasında uzun süredir olduğumuz halde yüzyüze ilk buluşmamız. İlk izlenim, titiz, düzenli, tertipli bir patron olduğu belli. Karşılanış, sohbet için hazırlanan odaya alınış, verilmek istenen mesajların olduğu bir metnin önceden hazırlanmış olması ve devamı belli ki Cihan Türsen, 'maç başlamadan kafasında maçı oynayan teknik direktörlerden' biri.

CHP kongre takviminde 'delege seçimleri' öncesindeyiz. Nasıl olur da 30 ilçe içinde bu kadar aday adayı varken sadece Cihan Türsen'in adaylığı bu kadar ilgi odağı olmayı başardı. BU sorunun yanıtı Türsen'in her daim etkin bir siyasi figür olmasında yatıyor. Etkili bir lider Türsen. Hitabet gücü olan, kime ne mesaj vermesi gerektiğini bilip, o mesajı net bir şekilde veren bir isim. CHP'de 'belediye-örgüt hiyerarşisinde' yaşanan alt-üst kargaşasında hatta kaosunda masanın her iki tarafında da çalışmış bir isim olarak konuşacak çok şeyleri olması normal. Konuşmuyor Türsen. Daha iyisini yapıyor. Taşın altına elini koyup, 'ben adayım' diye ortaya çıkıyor.

'İşçiler birleşin, zincirlerinizden başka kaybedecek neyiniz var?' diye soran Karl Marks gibi, 'CHP üyeleri ayağa kalkın, kaybedecek neyiniz var' diye soran Cihan Türsen var karşımızda.

27 yaşında belediye başkan adayı olmuş, 32 yaşında Karşıyaka'ya belediye başkanı olmuş Cihan Türsen'in parti tabanına yönelik mesajı ne kadar karşılık bulacak belli değil. Ancak onun bu çıkışının sadece Karşıyaka'da değil tüm İzmir'de yankı bulduğu kesin.

Neden Cihan Türsen bunları söylüyor dan ziyade belki de asıl sormamız gereken 'neden sadece Cihan Türsen bunları söylüyor' olmalı?

O sorunun yanıtı çok açık. Cihan Türsen 'kaybedecek bir şeyi olmayan adam'. Siyasi anlamda makamlara gelmiş, maddi anlamda kritik eşiği çoktan aşmış biri olarak inandığı ilkeler uğruna savaş veren bir isim var karşımızda. 'Don Kişot' gibi yeldeğirmenlerine saldıran romantik bir siyasi figür mü olacak, yoksa önce Karşıyaka'nın sonra İzmir'in ve hatta belik de tüm Türkiye'nin kaderini etkileyen bir  isim mi var karşımızda. Bu sorunun cevabı Karşıyaka'nın 13 bin CHP'li üyesine bağlı.

Ancak şu detay önemli. Cihan Türsen'in dediği gibi 'biz kazanıyoruz. Biz kazanacağız. Biz doğruları söyleyerek zaten her gün kazanıyoruz'.

İşte Cihan Türsen'in açıklamaları..


BEN SİYASETÇİYİM!

Benim şansım SODEP'de, Şeref Bakşık gibi bir ismin yanında siyasete başlamam oldu. CHP'nin kapalı olması bize bu yolu açtı. Şeref Bakşık gibi CHP Genel Sekreterliği yapmış duayen bir ustanın il yönetiminde ikinci başkan olarak görev yapmıştım. Bu bana CHP tarihini öğrenme kültürünü yaşama imkanı verdi. Bu yüzden çok şanslıyım. Ama şanssızlığım şurda çok genç yaşta belediye başkanı olunca partililer ve siyasi kesimler beni belediye başkanı olarak tanıyor. Birinci sorun burada. Ben siyasetçiyim. Sonra siyasette alınan görevlerden biri olan belediyeciyim, belediye başkanıyım. Esas siyasetçi olmanızdır, siyaset adamı olmanızdır. Siyasetin araçları miletvekiliğidir, il başkanlığıdır, ilçe başkanlığıdır, belediye başkanlığıdır ve bunlar partiliye verilen bir görevdir.

CİDDİ ENDİŞELERİM VAR

CHP'de bu taşlar yerinden oynadı. Türkiye'de oyun bitti. Artık yeni devlet söylemlerinin ortaya atıldığı bir süreçte 2023 hedefli bir Türkiye yaşarken CHP'nin her zamankinden daha güçlü, daha etkili, daha kurumsal olması gerekirken bu sorumluluğunda konumuna uygun noktada olmadığını düşünüyorum. Yani Karşıyaka kongre süreci, delege seçimleri bugünle irtibatlı olan bir şey değil. Genel Başkanımıza bile yönelik cezaevi gibi endişelerin çıktığı bir ortamda ciddi endişelerim var. Biz şimdi Karşıyaka delege seçimlerini kişiselleştiremeyiz. Kurumsallaştırmamız lazım. Bu açıdan baktığımızda parti içi sorunların tartışılacağı süreç kongreler takvimidir. 

TÜZÜĞÜMÜZE, KÜLTÜRÜMÜZE, ETİĞE AYKIRI

Yani daha mahallelerde farklı düşüncede, eleştirilerde, önerilerde bulunanların bu ilkeler bazında delegasyonu belirlemeleri gerekirken son 20 yılın CHP tarihindeki en talihsiz gelişmesi olan belediye başkanının partiyi yönetmesi, partiyi dizayn etmesi gibi tüzüğümüze, kültürümüze, etiğimize, CHP tarihine aykırı uygulama nedeniyle demokratik bir kongreler süreci yaşamıyoruz. Kongreler sürecinde demokrasiyi işletemeyen, adaleti işletemeyen, liyakatı işletemeyen bir parti bence ciddi bir güç sorunu yaşar ve ciddi bir kurumsal boşluk içine düşer. Ve düştü de.

BEN SİYASETTEN ALANLARDANIM

Siyasette alan sayısı çok azdır. Siyasette verilir. Ben alanlardanım. Belediye başkanı olanlardanım. Benim torunlarım artık büyüyorlar. Ve dedem belediye başkanı diyorlar. Benim bu partiye borcum var. Bitmez bu borç. O yüzden ben de bu süreçte parti içi demokrasiye, etiğe, nezakete, adalete, vicdana, ahlaka aykırı gelişmelere seyirci kalamam. Ya bu partide olmayacaksınız. Ya şehirde yaşamayacaksınız. Veyahut de bi dakika, burda yanlış var diyeceksiniz. Evet ben burda yanlış var diyerek kendi ilçem olan Karşıyaka'da demokratik sürecin işlemesi için mücadele veriyorum.

 

PARDON! DİYECEK HALİM YOK

İlkesiz aday olmaz. İlkelerin de adaysız olması mümkün değil. Çeşitli hesaplarla bunları kamuoyunun gündemine getirip sonra da pardon! Diye kenara çekilme gibi bir düşüncem yok. Ben Karşıyaka İlçe Başkanlığına talibim. Bu ilkeleri savunan arkadaşların adayı olmak istiyorum. Bu ilkeleri savunan arkadaşların temsilcisi olmak istiyorum. Eğer onlar hayır, sen olmayacaksın derse, yok ben adayım deme hakkım yoktur. İşte demokrasinin ruhu da burda başlıyor. Demokrasideki samiyetiniz de buradan başlıyor diye düşünüyorum. Ben adayım.

ŞEREF BAKŞIK NASIL OLDUYSA

Efendim Karşıyaka Belediye Başkanlığı yapmış hatta il başkanı da olabilecek bir isim olarak ilçe başkanlığını nerden çıkardın diyenler olabilir. Şeref Bakşık CHP Genel Sekreterliğinden 'ben partiye lazımım' diyerek İzmir il başkanı nasıl olduysa ki belediye başkanlığından çok daha yüksek bir parti içi görev olan ilçe başkanlığıyla ilgili görev talebim samimidir. İçinde yaşadığım sorunların gereğidir.

BEN KENDİMİ ORTAYA ATTIM

Şimdi bu kadar sorun varken ben iki yıl sonra Genel Merkez beni atarsa, Karşıyaka mı, Büyükşehir mi hesapları yaparsam bunun adı kişiselliktir. Ben toplumsal bir siyasetçiyim. Başkalarının kendini geriye çektiği bir dönemde ben kendimi ortaya attım. Bu düşüncede olanların hem öncüsü olmak hem sözcüsü olmak hem temsilcisi olmak istiyorum. Onlarla birlikte CHP'yi olması gereken noktaya taşımak istiyorum. Neden? Aksi takdirde CHP muhalefeti sürdüremez, çöker. Örgüt dağılır. Zaten günümüzde İzmir için söyleyeyim belediye çalışanlarının katılmadığı etkinliklerde katılım olarak çok zayıfız. Belediye başkanları münasip grup personellerini oraya gönderirlerse küçük kalabalıklar oluşturabiliyoruz.

ANORMAL DURUM NORMALLEŞTİ

Ben öncelikle insani sorunları halletmemiz gerekir diye düşünüyorum. Çünkü parti içinde insani değerlerde hata yapılıyor, kusur yapılıyor, yanlış yapılıyor.

Üyelerimiz özgürce seçme ve seçilme hakkını kullanamıyor, belediyeler tarafından kullandırtmıyorlar.  

Belediyelerde kendisi ya da yakınları çalışanların belediye başkanlarının talimatı yönünde hareket etme gibi bir zorunluluğu normalleşti. Bu, anormal bir durum.

Aş, iş ihtiyacı olanlara umut vaat ederek delege seçimlerinde partiyi dizayn etme, ahlaki değildir, insani değildir, vicdani değildir.

BÖYLE SOSYAL DEMOKRAT PARTİ OLUR MU?

Biz ne diyoruz? Özgürlük. Kendi üyesinin özgürlüğünü temin edemeyen, kendi üyesinin ezilmişliğine izin veren, içinde ezenlerin yer aldığı bir sosyal demokrat parti olur mu ?

Ne ezen, ne ezilen ! İnsanca, hakça düzen. Demek ki değişim önce CHP'den başlayacak.

Ben arkadaşlarımıza özgürlük önerdim. Parti üyelerimize yönelik bu konuda yapılacak her türlü baskının en şiddetli şekilde karşısında olacağım.

CAMINA ÇERÇEVESİNE BOYAYLA YAZARIM

İlk defa paylaşıyorum. Bu konuda sorumluluk üstlendiğimde bir tane belediye işçisinin tercihleri yönünden en küçük bir baskı, yer değişikliği, hele hele iş akdinin feshi gibi sorunla karşılaşırsak her türlü önlemi alacağım. Bu önlem itiraz da olacak. Bu önlem şikayet de olacak. Bu önlem yapanların camlarına çerçevelerine 'burada emek sömürüsü vardır' diyerek boyayla yazı yazmaya kadar varacak. Başka dilden anlamıyorlar. Zaten iş bulma olanağı çok sınırlı olan. CHP'li, demokrat, özgürlükçü diye fişlenmiş insanlara sahip çıkmak gerekirken onları  birilerinin siyasi ikballeri uğruna malzeme olmalarına izin verirsek insani anlamda bir boşluk içindeyiz demektir.

ASIL BUNLAR SÖYLENMEZSE ZARAR GÖRÜR

Cihan Türsen belediye başkanı ben de abimi ilçe başkanı yapayım ! Üzülerek söylüyorum, bazen bana bunları söyleme parti zarar görür diye telkinler var. Hayır efendim, asıl bunlar söylenmediği zaman parti zarar görür. Çocuğunu danışman diye atayacak, damadını bakan yapacak birileri biz onu hanedanlıkla suçlayacağız. Kendi partimiz içerisinde kardeşini ilçe başkanı yapacak, kuzenini ilçe başkanı   yapacak adam yokluğundan diyeceğiz. Olmaz böyle şey. Yıllarca CHP'ye hizmet etmiş, meydanları doldurmuş, afiş yapıştırmış , emek vermiş, partiliği tescil edilmiş, bedel ödemiş, çocukları da bedel ödeyecek insanlar bu partinin delegasyon sisteminde devre dışı bırakılacak, 2-3 yıllık partili, hemşeri, arkadaş tek liste adı altında bu partinin delegasyonunu oluşturacak. Yok öyle şey. Olmamalı böyle şey. Ve olmayacak. Öyle olursa CHP olmaz.

KONAK'TAN EKİP ARKADAŞINIZ GETİRECEKSİNİZ

Belediyelerde atanmış olabilirsiniz. Hüseyin arkadaşımız için söyleyeyim. Atanmış olabilirsiniz. Zaten merkez yoklamasını kabul ettiğinizde bu tip atamalarla ilgili söyleyecek çok şey olmaz. Halbuki öyle değil. Atama yetkisi ben yaptım oldu ! yetkisi değildir.

Şimdi Kent AŞ gibi temel bir kuruma gidip Konak'taki ekip arkadaşınızı getireceksiniz. Belediye meclis üyeliğine Karşıyaka'da oturmayan amca dostu, baba dostu, dede dostu üç tane Karşıyaka'yı bilmeyen insan getireceksiniz ki, siz de bilmiyorsunuz. Bi bürokratınızı Bornova'dan getireceksiniz, iki bürokratınızı Karabağlar'dan getireceksiniz akraba-yı talukatla başkanlık katını tutacaksınız, endazesi kaçmak değil de nedir bu ?

BAYRAKLI ADAYLIĞI İÇİN ÖNERİ GELDİ

Mesela bana Bayraklı'yla ilgili çok yaklaşımlar oldu. Ben Bayraklı Belediye başkanlığında söz edebilirim neden ? 5'te3'ü eski Karşıyaka. Ama kalanı Bornova'dan. Bayraklı'da partili yok mu da ben oraya geçeyim. Ben akademisyen miyim ? Ben bulunmaz bir hint kumaşı mıyım ?

PARTİDE 'KATLİAM' OLACAK !

Bi taraftan bunları yapacaksınız, belediyeyi taşradan, dışarıdan yöneteceksiniz, onun arkasından da biz tek liste yapacağız adı altında tamamen keyfi yönetim sergileyeceksiniz. Tek liste uzlaşması olabilir. Ama benim adamlarımı yazacağım sizden de 2-3 tane figür koyacağım diye liste yapılmaz. Ben bu tehlikeyi gördüğüm için yola çıktım. Neden, çünkü 'katliam' olacak. Eğer tek listeye bıraksaydık biz bu işi, şimdi öyle bir şey yok, o zaman partinin bütün temel direkleri, sembol isimleri sistem dışına atılacak nerde olduğu gibi ? Belediyede olduğu gibi. Tamamen il delegasyonunu, ili ele geçirmek, genel merkezde etkili olmak, yeniden atanmak üzere bir kurgu, benim partililerimi mahvedecek. Şimdi öyle olmayacak. Liste çıkarıyoruz. Kazanırız veya kaybederiz. Şunu da dostlarıma özellikle romantik dostlarıma söylemek istiyorum. Siyaset bir kongre matematiği değildir. Siyaset kongre sürecidir. Bunun sonucunda matematik eksi 1 artı 1 çıkabilir. O yüzden, işte Cihan Türsen bunu yapıyor, seçilirse seçilmezse diyen romantik dostlarıma diyorum ki, ya bırakın bunları. Cihan Türsen 50 oyla da ilçe başkanı olabilir. Ama nasıl ilçe başkanı olduğuna bakacaksınız. Pazarlıklar, buluşmalar, tavizler, görmemezliğe gelmeler.

GENEL MERKEZE SESLENİYORUM

Özellikle parti üst yönetimine sesleniyorum. Üç maymunu oynamayı bırakın ! Görmedim, duymadım, bilmiyorum demeyi bırakın. Ben bunları söylüyorum. Ya beni disipline sevk edin ya da bu insanları disipline sevk edin. Bunlar böyle görmemezliğe gelinecek şeyler mi ? Benin genel başkanım açıklama yapıyor. Diyor ki belediye başkanlarına kendi işinizi yapın partiyi yönetmeye kalkmayın. Yönetiyorlar. Nerde örgütlerden sorumlu genel başkan yardımcım ? Nerde il başkanım ? Görmüyorlar mı Karşıyaka'yı ? Nerde Karşıyaka İlçe Başkanı ? O göremez tabii. Ayrı konu. Böyle üç maymunu oynayarak, topu halının altına süpürerek particilik yapılmaz.

 

BUNA ÇOK ÜZÜLDÜM

Parti üst yönetiminden bir kaç kişiye bunları anlatma imkanım oldu. Benin çok ciddi bir şey söylemediğimi düşünüyorlar. Buna çok üzüldüm. Olabilir ! Ne var ki bunda tavırları içindeler. Dedim ya bu partide anormallikler artık normal oldu diye. Olabilir ya da boşver ya diyerek hatta ben bunları söylediğim için parti zarar görür diyorlar. Parti dediğin ortaya atılan iddiaları inceler, soruşturur, gerekli kararları verir. Gitsinler Karşıyaka Belediye işçileriyle konuşsunlar bakalım.

ASUMAN MİLİTAN BİR OĞLAN !

Gitti mi il başkanı Asuman Ali Güven belediye işçisiyle, sendikayla oturdu mu ? Asuman Başkanın şahsıyla ilgili değil bu. İsimler hiç önemli değil. O zaman bi Asuman'ın hatası olur Asuman da bizim gençlik kollarından arkadaşımız, militan bir oğlan. Ama onunla alaklı değil ki. Düzen bozulmuş. Biz düzeni değiştireceğiz.

Şunu söylemeliyim. Olağanüstü bi heyecan geldi. Mahallelerde daha önce birlikte olmayanlar veya hayal kırıklığı yaşayanlar veya aldatıldığını düşünenler artık toparlanıyor.

Karşıyaka'da 25 mahalle, 2 köyümüz var. Üye sayımız 13 bin 150. Bu üyeden CHP'nin yönetimleri için katılım sayısı yüzde 40 'ı geçmez. Yüzde 60'ı katılmıyor. Bunların katılmaması için bilgi verilmiyor, heyecan verilmiyor, kasıtlı olarak gelmeleri istenmiyor. Sonunda her biri yüzde 10'dan fazla olmayan gruplar birleşerek Karşıyaka'yı yönetiyor. Bi defa katılımı arttırmamız lazım.

SENARYO BELLİ

İkincisi üzülerek söyleyeyim, tabii tenzih ediyorum benim bu düşüncelerimden çok daha olgun düşüncesi olan üye arkadaşım yok değil ama büyük bir çoğunluk delegasyonu seçim günü gözetim altında sandığa getirmek, okumadan eline tutuşturduğu bilmem ne renkte  oy pusulasını sandığa atmak, sandıktan çıktıktan sonra da kullanmadığı karşı oy listesini gelip kendisine teslim etmek üzere bir senaryo uygulanıyor. Şimdi biz ne yapacağız buna ? Biz de mi aynısını yapacağız ? Hayır. Haşa. O zaman bu oyunu bozacağız. Üyelerle bozacağız. Üyeler gelecek sandığa, buna mani olacak. O eline tutuşturulan listeye benim elime tutuşturma diye itiraz edecek. Daha önce güvenecekleri, heyecan duyacakaları odaklar oluşmuyordu. Koca bir erk vardı karşılarında, şimdi biz varız. O yüzden ben bu göreve samimiyetle talip olmasaydım belki de bu projenin ciddiyeti de, bu söylemlerin ciddiyeti de tartışılıyor olacaktı.

SEN BU PARTİNİN TEMEL TAŞISIN

Üye burda bir sınav verecek, tercih kullanacak. Şimdi ben onlara diyorum ki, aranızdan öyle delegeler seçin ki sadece bir günlük delege değil iki yıllık delege seçin. Her mahalle delegeleri ilçe başkanının mahalledeki temsilcisi gibi hareket etmelidir. Sokak sokak sorunlarını sadece belediyesel değil yaşamsal tüm sorunları izleyen bizim gözümüz kulağımızdır. Sen bir makine değilsin, sen bu partinin temel taşısın mesajını vermemiz gerekir.

HÜSEYİN BAŞKAN'NIN ATANMASINI MEŞRU BULMUYORUM

Tamamen kişisel söylüyorum, kongre çalışmalarıyla çok bağlantılı olmasını istemiyorum, neden, çünkü benim belediye başkanlığı kimliğim de var, bir siyasetçi kimliğim de var, ben Hüseyin Mutlu Akpınar'ın oraya genel merkez tarafından atanmasını meşru bulmuyorum.

Atanmak ayrı, meşruiyet ayrı. Meşru bulmuyorum. Sema Hanım, Sema Pekdaş önce Karşıyaka için düşünülüyordu nasıl reddettiyse ben Bayraklı'yla ilgili kesin değil ama önerileri reddettiysem Hüseyin Başkan da bu kapıyı açmamalıydı. O açıdan da Karşıyaka kültürünü, Karşıyaka kimliğini, Karşıyaka tarihini temsil etmeyen, atanmış bir yönetici olarak görüyorum.

SEÇİLİNCE MESAJ GÖNDERMİŞTİM

Ama bu kapıları açmak için kendisine bir mesaj göndermiştim, dedim ki 'buna ben karar veremem, halka danışmalıyım. Karşıyakalıya kendini sevdirirse, örgütün güvenini kazanırsa benim de başkanım olur demiştim. Ama şuanda ne Karşıyaka'nın güvenini kazandı ne de CHP örgütüne güven Verdi.

 

O FOTOĞRAFTA NEDEN YER ALDIM?

Parti menfaati söz konusu olduğunda birlikte olduk. Referandum öncesi eski başkanları ilçemiz davet etti biz de toplantıya gittik Cevat Durak'da ordaydı Hüseyin Bey de ordaydı ben de oradaydım.  Görevimizi yerine getirdik, o ayrı bir konu.

Neden Cihan Türsen bu çıkış yapıyor. Bu sorumluluğun bana düşmesini hiç istemezdim. Bu düşünceler genç düşünceler. Gençlerin bu bayrağı açmasını isterdim. Onların aday çıkmasını, bizlerin onları desteklemesini isterdim. Bu büyük hatalar karşısında gençlerimizin isyan etmesini isterdim. Bu bir isyandır önce bunu da söyleyeyim. Bizimki de isyandır. Partideki şöhretli arkadaşlarımızın bu doğruları yeterince göremediğini ya da teslimiyetçi, uzlaşmacı diyemeyeceğim, daha paylaşımcı yaklaştıklarını ve bundan bir fayda umduklarını düşünüyorum.

KAZANACAĞIZ

Kazanamayabiliriz. Ama kazanacağız. Kazansak ne olur, kazanmasak ne olur? Şuanda kazanıyoruz. Her gün kazanıyoruz. Şunları size konuşunca kazanıyoruz. Bunları mahallelerde konuşunca kazanıyoruz. Bitmişti yoksa. Bi daha bunlar konuşulmazdı. Türkiye'de bi daha seçim olmayacak diyoruz, olmayacak zaten. 'Güya seçimler' olacak. Bunu senelerdir söylüyoruz, seçimlere sahip çıkalım diye. İşte YSK. Bundan sonra hep YSK'lar çıkacak. Yeni şeffaf zarflar çıkacak. İlle seçimle gelmeleri lazım. Önemli olan buna tepki göstermek. Söylediklerimin, iddia ettiklerimin aksini ortaya koyuyorlarsa saygı duyarım. Ama bunun doğruluğunu, önemli ölçüde doğruluğunu Kabul ediyorlarsa ben o arkadaşlarımızın da gelip bu hareketin içinde yer almaları gerektiğini düşünüyorum.  Yoksa şu mahalleden bu kadar, bu mahalleden bu kadar diye olayın matematiğinde boğulmayalım.

ALİ ENGİN VE CEVAT DURAK'A ÇAĞRI

Bu iddialarla ortaya çıkan bir Ali Engin olsaydı bugün onun yanında ve fotoğrafında yer alırdım. Hiç beraber olmadım. Cevat Durak gençlik yıllarından beri parti içinde tercihlerimiz farklı oldu. Ama bugün bu ilkeleri tespit edip olmaz böyle şey deseydi ben onun bugün yanında ona elimden gelen desteği gösterirdim. Eğer ki belediye kadrolarında oligarşik tekelleşme yoksa, belediyenin partiyi yönetme, dizayn etme çabaları alenen yoksa, belediye çalışanı üyeler iş ve aş nedeniyle özgürlükleri sınırlandırılmıyorsa benim için bir şey olmaz. Ama varsa lütfen gelin siz de katılın bu harekete. Ben çekileyim kenara. Benim adaylığımın değil düşüncelerin iktidar olması meselesi bu. O arkadaşların dayandığı tabanlar bunu fark etti ve bize büyük destek veriyorlar.

BU CİHAN TÜRSEN HAREKETİ DEĞİLDİR

Bu CHP Karşıyaka Demokrasi hareketidir. CHP Karşıyaka Cihan Türsen hareketi değildir. Ben ilkesel davranıp da sonuna kadar adayım demezsem sanki bir eğretilik seziyor arkadaşlar örgüt böyle bir rahatız oluyor. Doğru olan örgütün karar vermesi. Cihan Türsen'den daha doğru bunu yapacak olan varsa daha toparlayacak olan varsa o'dur bu çizginin adayı. 400 kişiye bıraksaydık işimiz çok zordu ama şimdi 13 bin kişiyle birlikte mücadeleyi sürdüreceğiz.

HİÇBİR BEKLENTİM YOK

İçimde hiçbir beklenti yok. Belki bazı beklentilerin kaybı var. Ama ben buna rağmen ben doğru zamanda doğru siyasetin yapılması gerektiğini düşünüyorum. Bugün bunu yapmazsak yarın bunu yapacak zeminimiz olmaz de olmaz vaktimiz de olmaz. Ben bu hareketin İzmir'e yayılacağını düşünüyorum. Diğer ilçelerden 'ya Karşıyaka'da ne oluyor? Samimi, kendini ortaya koyan bir aday çıkmasını dikkatle takip ediyorlar.

HİYERARŞİ ALT ÜST OLDU

Ben partide Ertam Özen'le de Cevat Durak'la da parti içi tercihlerimiz bir olmadı. Karşılıklı saygılarımız ayrıdır. Beni belediye başkanıyken bir toplantıda sekreteriniz gelip ilçe başkanı sizinle görüşmek istiyor dediğinde kim olursa olsun on dakika içinde toplantıyı bitirmeliyiz, ilçe başkanımız beni çağırıyor der toplantıyı bitiririm. Sonra da ceketimi ilikler sayın başkan beni çağırmışsınız derim. Şimdi, belediye başkanı makamından telefon ediyor, çağırın o ilçe başkanını gelsin buraya diye. İlçe başkanı ceketini ilikliyor kapıdan içeri giriyor, buyrun beni çağırmışsınız diyor. Bu, çok şeyin bittiği andır. Biz herşeyi bitirmeyeceğiz.

İLK GRUP TOPLANTISINDA

Grup toplantıları konusunda taahhütüm var. Bu görevi arkadaşlarım bene verir delegasyon da bunu kabul edip beni başkan yaparsa ilk belediye meclisi grup toplantısında grup başkanı olarak toplantıyı ben açacağım. 15 dakika oturucağım. Mesajlarımı vericeğim, sonra grubu kendi çalışmalarına bırakacağım. Çünkü parti yöneticileri belediyeyi yönetmemelidir. Ama belediyede ne kadar partinin var olduğunu temin ve kontrol etmek ilçe başkanının görevidir, il başkanının görevidir. Tahmin ediyorum son on yılda CHP Grup başkanlığı yapan il ve ilçe başkanımız yoktur.    

BELEDİYE BAŞKANLARI İKİ GRUP

İki grubu ayırıcağım belediye başkanlarını. Bu çok önemli. Bi tanesi ben partiyi yöneteceğim, dizayn edeceğim bi yerlere kadar çıkacağım diyenler. Diğeri ise oluşan veya oluşabilecek kötü yönetimler nedeniyle kendini güvence altına almak isteyen belediye başkanı kimliğimle bir şey söylemek istiyorum. Öyle bir ilçe başkanı gelir ki  o ilçe başkanı belediye başkanına zehir edebilir her şeyi. Şurdaki gevrek tezgahının kime verileceğine karışmaya başlar  bu yolun yapılıp yapılmayacağına başlar devam eder. Bu rahatsızlığı biliyorum. İşte bir grup belediye başkanımız bu tip rahatsızlıklara karşı daha müdahaleci olmaya çalışıyorlar. Burada çözüm tek. İlçe başkanı ve il başkanı partinin menfaati için gerekli duruşu sergilese bence bir grup belediye başkanımızın partiyi dizayn etme ihtiyacı kalmaz.

'AZİZ BEY'İN DE İHTİYACI VAR

Aynı durum Aziz Kocaoğlu için de geçerli. Kendisinin özgürce belediye başkanlığı yapacağı, hizmetlerini yerine getireceği, kuyusunun kazılmayacağı, alternative adayların desteklenmeyeceği, yaratılmayacağı bir il başkanına Aziz Beyin de çok ihtiyacı var. Çünkü günümüzde bazen de il ve ilçe başkanları alternative birilerini hazırlayıp mevcut yöneticilerin kuyusunu da kazmak isteyenler de var. Ama doğru tek. İzmir İl Başkanı Genel Başkanı temsil eder. Başka hiç bir şeyi değil. Ve İzmir il başkanı belediye sarayından belirlenmemeli. Ama İzmir il başkanı muhalefet bürolarından da belirlenmemelidir. Her şey açık. Biz particiliğimiz yapacağız, belediyeler de belediyeciliğini yapacak. 


Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.
  • Sülün Falay 01 Ocak 1970 02:00

    Türkiye'nin mevcut durumumda, hukukcuların yönetsel pozisyonlarda olmalarını cok önemli buluyorum. 2019 secimleri ulkemizin kaderini belirleyecek. Cok calısıp, cok kafa yoracagız. Yolunuz acık olsun Cihan Bey.

  • Aydın Fidan 01 Ocak 1970 02:00

    Gerçekçi düşüncelerinizi ve uygulanabilir önerilerinizi özgürce paylaştığınız için, yolunuz açık olsun.

  • Halil Ercan 01 Ocak 1970 02:00

    Bu demokratik bir yarıştır.Yalnız rakip gördüğünüz kişileti ötekileştirmeden yarışın.K.yaka bel.başkanını K.yaka nın çoğu benimsedi ve sevdi.O yüzden yanlış düşünüyorsunuz.Büyükşehir bel.bşk.da en büyük aday odur.Bu böyle biline..?