GÜNDEM Düzenleme Tarihi : 16 Ağustos 2020 11:00 Haber Girişi : 16 Ağustos 2020 13:08

“DEPREM RİSKİ HER GÜN BÜYÜYOR!

“DEPREM RİSKİ HER GÜN BÜYÜYOR!

Ege-Koop Genel Başkanı Hüseyin Aslan 17 AĞUSTOS MARMARA DEPREMİNİN 21. YILINDA YETKİLİLERİ  UYARDI...

“DEPREM RİSKİ HER GÜN BÜYÜYOR!

1. FAY YASASI ACİLEN ÇIKARILMALIDIR.

2. GERÇEK BİR KENTSEL DÖNÜŞÜM UYGULAMASINA GEÇİLMELİDİR.

3. BUNUN İÇİN ‘DEPREM KREDİ FONU’ OLUŞTURULMALIDIR.”

36 yıldır İzmir’in 12 ilçesinde 150 bin kişinin barındığı her biri adı konulmamış kentsel dönüşüm uygulaması olan “yeni uydu kentler” kuran Ege-Koop’un Genel Başkanı Hüseyin Aslan, İzmir’in deprem riskini göz önünde tutarak, “nitelikli kentsel dönüşüm”ün zaman geçirilmeden uygulanması gerektiğini söyledi. 

Aslan, 17 Ağustos 1999 Marmara depreminin üzerinden 21 yıl geçmesine ve resmî rakamlarla 18 bin 373 vatandaşımızın ölümüne ve 48 bin 901 vatandaşımızın yaralanmasına (5840 da kayıp var) rağmen kayda değer  hiçbir önlem alınmadığını, bilim insanlarının  bıkmadan usanmadan  uyarılarda bulunmalarına rağmen kentsel dönüşüm konusunda  ciddi bir adım atılmadığını belirterek “İzmir’in afetlere yönelik karakteristiği, kaçak ve denetimsiz yapılarının oranı, denetimli yapı stoğunun fiziksel ve yapısal özellikleri değerlendirildiğinde, ‘nitelikli kentsel dönüşüm uygulamaları’nın mutlaka yapılması gerektiği ortadadır” dedi.

 İZMİR’DE DEPREM RİSKİ BÜYÜYOR

“Kentsel dönüşüm kavramının özünde ‘değişim, dönüşüm, canlanma, hayat bulma’ gibi kavramlarla ifade edilen bir dinamizm saklıdır. Ülkemizde bu dinamizmin etkili olduğu kent İzmir’dir” diyen Aslan şunları kaydetti:

 “İzmir genelinde bina yaş ortalaması 25 yıl ve üzeri olup, Sayıştay Raporu’nda kaçak yapılaşmanın yüzde 60-65 olduğu ortaya konmuştur. TUİK’in 313 bin binanın kentsel yenilemeye ihtiyacı olduğunu açıkladığı İzmir Türkiye’nin en fazla gecekondu ve kaçak yapılaşma olgusuyla karşı karşıya kalan illeri arasındadır. Gecekondu sayısının 300 bine ulaştığı İzmir’de alt yapı, ulaşım, otopark, yeşil alan ne kadar önemli ise, yurttaşlarımızın can ve mal güvenliği de en az o kadar önemlidir. Biz Ege - Koop olarak 150 bin kişinin yaşadığı yaşam alanlarında deprem riskini göz önünde tutan kuruluş olarak soruyoruz; 7’nin üzerindeki bir depremdeki can ve mal kaybının sorumlusu kim olacaktır?”

“İzmir’de halen deprem Master planının güncellenmediğini” söyleyen Aslan “Oysa bilim dünyası, İzmir’in 13 fay hattının üzerinde kurulduğunu ve bunların ‘faal olduğunu’ hepimizin anlayabileceği dilden anlatıyor” dedi.

“FAY YASASI ACİLEN ÇIKARILMALIDIR”
“Depremde yüksek risk oluşturan, plansız ve sağlıksız yerleşim bölgelerinin acilen iyileştirilmesi, dünya ölçeğinde var olan ‘FAY YASASI’nın zaman kaybetmeden yasalaştırılması, yapıların buna göre güçlendirilmesi ve depreme dayanıklı duruma getirilmesi en acil ihtiyaçtır” diyen Aslan şunları söyledi:

“Bilim insanlarımızın ‘Deprem öldürmez, çürük ve riskli binalar öldürür’ uyarılarının ciddiye alınmasını bekliyoruz. Kentsel dönüşüm, yasanın tarif ettiği şekilde değil, şehir merkezindeki binaların bina bazında yenilenmesi olarak algılanıyor. Oysa kentsel dönüşümün ‘sıvılaşan zemine’ göre planlanıp, projelendirilmesi, fayların bölge bölge incelenip buna göre yapılması ve buna bağlı olarak deprem strateji uygulama planının da hiç zaman kaybetmeden hayata geçirilmesi şarttır ve kaçınılmazdır.”

 ”DEPREM KREDİ FONU OLUŞTURULMALIDIR”

  Gerçek anlamda kentsel dönüşümün uygulanabilmesi için hem yerel yönetimlerin, hem kooperatif ve müteahhitlerin, hem de vatandaşların para ihtiyaçlarını karşılayacak kaynak olarak da “DEPREM KREDİ FONU” oluşturulmalıdır.

Ancak bu fonun akibeti “deprem sigortası DASK gibi” olmamalıdır. “Bu sigortayı yatırmayanların sayısı” yatıranlardan çok fazladır ve deprem felaketinde “yatıranla, yatıramayan arasında fark” görülmemektedir.
 
Aslan konuya ilişkin olarak şu açıklamayı da yaptı; “Kentsel dönüşümde başarı 3 temel ilke olan,  NİTELİK, YERİNDELİK ve BİRLİKTELİK’ten geçer. Kentsel dönüşüm uygulamasında yetki kargaşası var. Bu konuda Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediyelerinin yetkili ve sorumlu olması, merkezi yönetimin yönlendirici ve destekleyici önlemler alması gerekir.”