KÖŞE YAZISI Düzenleme Tarihi : 03 Ocak 2021 19:27 Haber Girişi : 04 Ocak 2021 19:27

KAPI ÖNÜNDE OTURMAK, İZMİR’İN ESKİ BİR GELENEĞİDİR…

KAPI ÖNÜNDE OTURMAK,  İZMİR’İN ESKİ BİR GELENEĞİDİR…

KAPI ÖNÜNDE OTURMAK,

İZMİR’İN ESKİ BİR GELENEĞİDİR…

Bu fotoğraf karesinde gördükleriniz çok ama çok eskiden beri İzmir de yapılan kapı önü ya da sokak muhabbetlerinden biridir.

Hem de güzel bir gelenek ve görenektir.

İzmir’in eski semtlerinde, tek katlı evlerin bol olduğu, apartmanların çok bulunmadığı mahalle ve sokaklarda bu şekildeki muhabbet ve gece veya gündüz sohbetleri hala yapılmakta.

Gündüz yapılan sohbetler genelde kadınlar arasında olur, erkekler o saatte işte olurlar.

Evin pişirilecek yemek malzemesini tepsi içine koyar ve dışarı çıkarlar. Öğleden sonra olmuş, güneş karşı evin ardına doğru sarkmıştır.

Hatice hanım elindeki Ayşe Kadın taze fasülye dolu tepsisini beraberinde getirdiği taburenin üstüne bırakarak,

“Ayşe, kız Ayşe hiç sesin çıkmıyor, gözün kör olmasın, neredesin”?

“Ay bir rahat vermedin, hava ne kadar sıcak görüyorsun, evi toparladım. Süpürdüm, sildim ter içinde kalmışım, duş yapıyordum”

“Hadi al ne pişireceksen gel de hem sohbet ederiz, hem de akşamın yemeğini hazırlarız”

“İyi dedin Hatice Abla, tamam biber ve patlıcan dolması yapayım demiştim. Şimdi malzememi hazırlayıp yanına geliyorum”

“Kız boş gelme ha, iki de kahve yapıver. O pamuklu misafir sigarasından da iki tane yanına koymayı unutma, duydun mu beni, sen de ses vermez haspa”

“Duydum, duymaz mıyım, elimi ayağımı karıştırdın, saçımı mı kurutayım, pirinci mi ayıklayayım, patlıcanla biberin içini mi boşaltıyım, maydanoz mu ayıklayayım, ilaveten kahve mi yapayım bilemedim de ondan ses veremedim ablacım”.

“Lafı da sokuşturdun ayak üstü. Bırak yapma kahveyi, pişman oldum istediğime, kalsın, ban yaparım. Sen de afiyetle içersin, ne yapacağını bilememiş haspam”

“Yapma be ablacığım, sen benim has komşum, sırdaşım değil misin? Bir şaka yapayım dedim. Senin de alınacağın tuttu, kahve kabardı bile, ay çok güzel köpük, köpük oldu. Bizim ki daha akşam getirdi. Kemeraltı’ndan almış iş çıkışı, senin anlayacağın, kahvem de taze. Ayni benim gibi”

“Kız sen tazesinde ben bayat mıyım? Şurada aramızda kaç yaş var ki sanki”

“Doğru söylüyorsun ablam kaç yaş var ki? On kadar mı?”

“Başladın gene laf sokuşturmaya, hadi getir artık kahveyle pamukluları”

“Tamam, tamam geldim ablam”

Karşı evin kapısı açılır, Ayşe elinde yapacağı yemeğin malzemeleri olan tepsisi, taburesi ve öbür elinde de buram, buram kahve kokusu yayılan küçük tepsisi üzerinde iki fincan ve iki pamuklusu ile görülür.

“İşte geldim, khveni buyur ablam, seninki sağ taraftaki üç şekerli”

Kahvesinden büyük bir yudum alan Hatice Hanım,

“Ellerin dert görmesin Ayşem, çok güzel bir kahve yapmışsın, dediğin gibi kahven de çok güzelmiş, sağ ol”

“Afiyet olsun, bal şeker olsun ablam. Sen iste yeter ki. Benim has komşum hem de ablam, iyi ki varsın, iyi ki benim komşumsun”

“Ay kız, bende seni çok severim bilirsin. Sen de iyi ki varsın”

Komşular bir taraftan fasülye ayıklarlar, bir taraftan da patlıcan ve dolmalık biberlerinin içini doldururlar, akşamın yemeğini yapmak için, birbirine iyi günler dileyip evlerine girerler.

Bu sokak yareninin bir de akşamı vardır. Evin erkeği evine gelip de yemeğini yedikten sonra,

“Hanım, hava pek sıcak, hadi kapıya bir kova su dök de çıkıp biraz serinleyelim”

“Tamam, şimdi şu bulaşığı çalkalıyorum, sonrasında hemen su döker, hasır çıkanın üstüne de bir kilim yayar, ot yastıklarıda sırtına koyarım”

“Ben sana ne diyeyim. Tuttuğun altın olsun hanım, sen bir başkasın, sağ ol, bekliyorum. Bir de çay koyarsın değil mi?”

“Suyu kaynadı bile şimdi çayını bir avuç attım mı, kocamın çayı yirmi dakikada demlenir”

“Teşekkür ederim Hatice, şimdiden eline sağlık”

Ve sonra, hasırlar serilir, üstüne de kilim, arkalarına da iki tane sert ot yastıklara dayanılıp demli çaylar yudumlanır. Bazen de ayni şekilde karşı komşu Ayşe kapının önünü yıkar, o da kocası ile birlikte çay faslı için kapıya yarenliğe çıkarlar.

Hep söylerim ya, eski bir başkaydı.

Hadi şimdi apartman yaşamında, bu keyfi yap bakalım nasıl olacak,

Apartmanlarda da kapı önlerini balkonlar aldı. İzmir’in hem akşam kahvesi, daha sonra da içilen akşam çayı aranılan ve kullanılan içicekleri arasında her daim yerini almıştır.

Gecenin ufak saatlerine doğru da, karşıdan karşıya dilenen iyi geceler, Allah rahatlık versin nidaları ile eve girilir ve tahta kapı kilitlenir, yarına zinde olup işe gitmek veya evin yapılacak işleri için yatma vaktidir…

Ben bu fotoğrafımı Başmane semtimizin bir çıkmaz sokağında çektim.

Ama hala İzmir’in bir çok semtinde yapıldığından eminim. Tabi bunun için, tek katlı evlerin semtinde oturmak gerekiyor.

Değirmen Dağ, Damlacık, Basmane, Kapılar vs gibi...

Bu günleri bire bir yaşamış biri olarak özlemini duyduğumu da eklemem gerekecek…

Not: Eskiden sigaraların filtreleri yoktu, o zaman halka arasında ki filtreli sigaralara (pamuklu) denirdi…