KÖŞE YAZISI Haber Girişi : 15 Ocak 2021 11:39

KRAL AGAMEMNON…

KRAL AGAMEMNON…

İzmir Büyükşehir Belediye Meclisinde konu gündeme geldi ve Büyükşehir Başkanı Tunç Soyer, bana göre, gereken cevabı verdi…

Bu konuda birkaç kelime yazmam gerektiğini gördüm.

Öyle ya, Adını Balçova da ki suya veren kişi kimdi, neden o günkü adıyla Balçıkhavli ne gelmişti ve neden bu kaplıcanın kendi ismi ile anılmasını istemiş ve o civarda neden kendi adıyla bir şehir ve Apollon adına bir tapınak inşa ettirmişti?.

Gibi soruların cevabını arayalım ve bildiğim kadarını sizinle paylaşayım…

Agamemnon bilindiği gibi Helen ülkesinde Miken Kralıydı.

Bir çok kişinin bildiği Troya savaşına girmeden geçeceğim.

Konumuz hemen üstteki savaş değil. Konumuz tarihi bir kişiliği olan ve Balçova da ki Agamemnon kaplıcalarını bulan, keşfeden kişidir.

Bu olay 3 bin 206 yıl evvel yani M.Ö. 1185 yılında gerçekleşmiştir.Şifalı suyun bulunması; Agamemnon’un yıpranmış bulunan askerlerinin tedavisinden doğmuştur.

Bir gelecek bilicisi kral’a Smyrna yakınlarında bir kaynayan şifalı su var, bu su yaraları çok çabuk tedavi ediyor ve yaraları hemen kabuk bağlıyormuş, demesi üzerine, bugünkü Balçova ya, yine bugünkü İnciraltı yoluyla gelinmiş ve suyun bu özelliğinden sonra yine, kral Agamemnon un emri üzerine buraya etüv merkezleri, sıcak su havuzları ile çamur banyoları yaptırılmış ayrıca Sağlık Tanrısı olan Apollon içinde bir tapınak yaptırılmıştı.

Agamemnon askerlerine savaşta elde ettiğiniz miğferleri adak olarak bu tapınağa asacaksınız emrini vermişti.

Ben 1965 yılından beri bu kaplıcanın altında bulunan bir hamam, bir tapınağın olduğunu ve de ayrıca eski çağ yazarlarının yazdığı Kral Agamemnon buraya kendi ismini verdiği bir şehir kurduğunu öğrenip, ne olduğunu araştırıyorum. 56 yıldır konunun üzerindeyim ve bu konuda facebook ta yazdıklarım hariç (82 haber) yazdım ve bunlar muhtelif gazetelerde çıktı.

Bu haberlerin biriyle İzmir Gazeteciler Cemiyetinden araştırma dalında ödül aldım.

Ayrıca konuyu TRT İzmir televizyonunda da, İzmir radyosunda da dile getirdim…

Beni; ünü dünyaya dağılmış Kral Agamemnon ve ondan 850 yıl sonra gelip ayni şifalı suları kullanan Filip’in oğlu Büyük İskender in tarihi kişiliği ile tanınmışlıkları ilgilendiriyor. Onlar benim için birer tarihi objedir.

Asıl ilgimi çekende, burasının sağlık açısından faydalı ve şifalı su ve tarihidir.

Bir ilgili bana burasının neden araştırılıp incelenmediğini söylerse ben de bilmiş olacağım…

Size daha önceleri yazmıştım. Bahsettiğim üstü örtülü hamamın yakınından rahmetli Reisim Ercüment Uysal, sıcak su kuyusu açtırırken bir büste denk gelmiş ve zamanın Müze Müdürü Hasan Uçankuş’a teslim etmişti. Müze müdürlüğü, envanter defterine ‘Kral Agamemnon Sülalesinden bir Prens’ diye not düşülmüştü.

Daha sonra bu büstün fotoğrafını çekmeye gittiğimde bana bodrumda olduğunu söylediler, yer yokluğundan orada duruyormuş.

Tesadüfen de hala orada olduğunu öğrenmiş oldum ve bu büstü Agamemnon Kaplıcalarında sergileyin ve ister belediyeye, ister otele zimmetleyin sizin nasıl olsa yeriniz yok dedim.

Ancak alçı kalıbını alabilirsiniz dendi ve belediye olarak o alçı kalıbı aldırdık Termal Otelin önündeki palmiye ağacının platformuna yerleştirdik.

Otele de muhafazasına dikkat edin dedik. Bir süre sonra büstün kalıbı kayboldu. Ben öğrenip te sorduğum zaman ne hikmetse bilen hiçbir insan çıkmadı. Ne büstü görmüşler ne de kaybolduğundan haberleri vardı.

Yazımın başına dönersek. Beni konunun tarihi ve tarihi kişiliği ilgilendirmektedir ve ilgilendirmeye de devam edecektir. Umarım ve dilerim ben sağken buralarda kazı yapılır bende neler olduğu görürüm…

Ayrıca beni Urlalı Anaksogoras ilgilendiriyor Klazomanai (Karantina) adası doğumlu bir felsefecidir , Skepelinos, ta söylevcidir ve beni ilgilendiriyor. Birinin ismi ayın en büyük kraterine verildi, diğeri ise Urla bağlarını telef olmaktan kurtarmak için Roma ya kadar gidip Roma kralından ricacı oldu.

Bugün Urla şarapları Avrupa dan birincilikle dönüyorlarsa, bugün bir takım insanlar üzümün her hangi bir ürününden kazancını temin ediyorlarsa, bunların hepsinin Skepelinos’u bilmesi ve tanıması gerekir. Bu işleri onun sayesinde yapıyorlar.

Beni Yorgo Seferis te ilgilendiriyor kendisi Urla İskele doğumlu olup, daha sonraları Atinaya göçen bir ailenin oğludur ve bir şiiri ile Nobel ödülü kazanmış bir hemşehrimizdir.

Bu isimler gibi mübağlasız yüzlercesi Urla yarımadası ile İzmir de, Bergama da, Seferinisar da, Çeşme de, Karaburun da, Selçuk Efeste daha bir çok isim yazabilirim. Hepsi bu topraklarda yaşamış

insanlardır.

Bu topraklarda bizden evvel yaşayanlar olduğu gibi, çok, çok evvelden yaşamışlarda vardı.

Ben kendi adıma; İzmir ve ilçelerinde eski yaşanmışlıkları anmak, ve de tarihini araştırmak, fotoğraflamak, yazmak severek ve isteyerek yaptığım incelemelerdir…

Fotoğraf: İzmir Arkeoloji Müzesine teslim edilen prens büstünün fotoğrafıdır. 25 Mayıs 1965