Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Adayı Meral Akşener, "Biz iktidar olmak için siyaset yapıyoruz, kırmızı plaka istiyoruz" dedi"
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Adayı Meral Akşener, "Bizim partimizde şöyle bir özellik vardır. Şöyle derler; bir numaralı sandalye hariç her yere aday olabilirsiniz. Eğer o bir numaralı sandalyeye, koltuğa aday olmaya kalkışırsanız CIA ajanı olursunuz, MOSSAD ajanı olursunuz. 2012'de Sayın Koray Aydan'a denildiği gibi cemaatin desteklediği aday olursunuz" dedi.
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan aday adayı Meral Akşener Habertürk Tv'de Fatih Altaylı'nın sunduğu Teke Tek programında soruları yanıtladı. MHP Genel Merkezinin iktidar olmakla ilgili bir sorunu olduğunu söyleyen Akşener "Genel merkezimizde iktidar olmakla ilgili bir sorun var. Bizim iki meselemiz var. Evet biz koltuk meraklısıyız. Başbakanlık da istiyoruz, Cumhurbaşkanlığı da istiyoruz, kırmızı plaka da istiyoruz" dedi.
İşte Meral Akşener'in açıklamalarından satır başları:
MHP'liler HDP'nin gerisinde kalmayı içlerine sindiremediler. Yapılan kamuoyu araştırmalarına yüzde 25 oy oranı çıkıyor. Benimle birlikte Türk milleti de buna inandı. Bana gelen anketler başkalarının da önüne gidiyor. Değişim olması durumunda MHP'nin baraj altına itilmesi senaryosu tutmuyor. Adalet Bakanı'nın bizzat müdahale ettiği adaletsizlik yaşadık.
Hakkaniyetli bir karar çıkacağına inanmıyorduk. Sonra İcra Mahkemesi bir karar verdi. Tamam dedi, tedbiri kaldırıyorum dedi. Üç telefon geldi. Önemli yerden gelen telefonlardı. Bir tanesi Adalet Bakanlığı'ndan geldi ama kim olduğunu bilmiyorum. Daha sonra yoğun bir mesai başladı. Mahkemenin kararı yok sayıldı. Bir kongreyi polis marifetiyle engelleyemezsiniz. Daha sonra mahkemeye götürür geçersiz sayarsınız. Önceden parasının ödendiği bütün otellere bizzat giderek "delegelerinin burada kalmasına izin vermeyeceksiniz" denildi.
Binlerce insan ve 748 delege orada durdu. Taşkınlık yapılmadı. Hakaret sözü kullanılmadı. Büyük bir olgunluk içinde kalabalık oradan dağıldı. Ülkücüler haklarını arayan bir resim ortaya koydu. Biz demokratik hak arayışını gösterdik ve umut olduk.
Türkiye'de korku şeffaf bir cam halini aldı. "Sayın Cumhurbaşkanı istemezse bu ülkede her şey altüst olur. O istemezse hiçbir şey olmaz." Bu korku duvarı yıkıldı.
Belden aşağı asla vurmam. Biz cuma günü gecesi 10.00'da buluştuk. Metin hazırladık. Altına imzamızı attık. Nasıl gidileceğini belirttik ama nasıl döneceğimizi konuşmadık. Karar yoktu. Karar olsa ya uyardım ya da itiraz ederdim. Koray Aydın'ı 11.00 civarında sordum, gittiğini söylediler. Ben saat 03.00 gibi ayrıldım.
Arkadaşlar benim konuşmamı talep etti. Valilik resmi bir yazı gösteremedi. Emniyet engellemeye yönelik bir resmi yazı veremedi. Bu yazıların hukuki metnin alınması ile ilgili de ben ve iki arkadaşımız orada kaldı. Aslında sabaha kadar kalacaktık. Bu hukuksuzluğu göz önüne sermek için. Oradan arkadaşlar geldi. Ayrıldık.
Bizim partide 1 numaralı koltuğa aday olamazsınız. Eğer aday olursanız, Rus ajanı olursunuz, CIA ajanı olursunuz. Böyle bir anlayış vardır. Mesela 2012'de ben Sayın Bahçeli'ye oy verdim, Sayın Aydın hakkında bu tarz söylemleri iftira olarak nitelemiştim. Sayın Bahçeli'nin sözlerini anlıyorum ama Aydın'ın sözlerini anlamıyorum. Paralel sözlerine artık cevap vermek istemiyorum. Bizlere paralel diyenlerin kendileri yamuk. "İllerde cemaat destek veriyor" sözü çok inciticidir. Kendisi ile birlikte çalışanlar şu an benim yanımda. İllerdeki organizasyonları onun için düzenleyenler şimdi bizim için düzenliyor.
Ben hiç kimseye incitici söz söylemedim. Eğer ki 4 arkadaşımız için söylediğim rencide edici bir söz varsa duyan buraya bağlanabilir. Ben araştırmalar yaptırıyorum. Terör birinci problem. Ekonomi çok daha altta ama bunun yanında adaleti ve huzur isteyenleri görüyorsunuz.
Ben en başından gördüklerimden rahatsız olarak ayrıldım. Kalmış olsaydım önemli makamlarda olurdum. Demek ki makam derdinde değilmişim. Başında gördüklerim, rahatsızlıkları görerek ayrıldığım için rahat konuşabiliyorum. 7 Haziran'dan sonra AK Parti bana bakanlık teklif etti. Kimseye sormadan reddettim.
İnandığım şey şudur. MHP iktidar olabilecek potansiyele sahiptir. 15 Mayıs'ta gösterilen duruş o kadar önemlidir ki. Biz bunun olabileceğine inandığımız için bu yola çıktık. Atatürk'ü biz birinci başbuğ olarak niteleriz. Atatürk'ten sonra bir Başbakan ve Cumhurbaşkanı çıkaramadık. Önce bir Başbakan çıkarmamız gerekiyor. Türk Milliyetçiliği projeci bir yönetim anlayışıdır.
Genel merkezimizde iktidar olmakla ilgili bir sorun var. Bizim iki meselemiz var. Evet biz koltuk meraklısıyız. Başbakanlık da istiyoruz, Cumhurbaşkanlığı da istiyoruz. Bunu istersiniz millet teveccüh gösterirse olursunuz. İktidar olmak istemiyorsanız niçin siyaset vardır. Siyasi partiler yönetme iddiaları ile vardır. Biz buna inanıyoruz.
Adaylığımda 1 Kasım seçim sonuçlarının getirdiği travmatik sonuç neden oldu. Bu sonuç tartışılması gereken bir sonuç. Nasıl olur da 40 milletvekili, 2 milyon aday gider tartışılması lazım. Orada bir inatlaşma başladı. Sonra çok incitici çok çirkin söylemler dile geldi. Delegelerimiz çeşitli iftiralara uğradı. Asıl olan şu. Bir başarı olmuş olsaydı ortada hiç kimse tartışamayacaktı. Bir başarısızlık var ortada. Demin söyledim. İktidar olunmak istenmiyormuş. Bugün ilk seçimde iktidar olacağım dedikten sonra birden bire iktidarın ne kadar kötü bir şey olduğu söylendi. Gencecik bir insan imza verdi il teşkilatı kapatıldı. Bu bir bedel. 549 imzayı siz nasıl yok sayarsınız. Bugün Yargıtay bir karar verdi. Şimdi uydular.
Sayın Bahçeli dedi ki seçimli kongre yapacağım. Yapamıyor. Çağrı heyeti gereğini yapacak. Diyelim ki bütün arkadaşlar uydular. Bu çağrıyı bir yumuşama olarak ortaya konuşsa yapılacak şey şudur. Çağrı heyetiyle birlikte 3 kişilik bir alt heyet var. Genel merkezimiz de buraya bir temsilci gönderirse kongreye gideriz. Diğeri olamaz. Çağrı heyeti yapmak zorunda aksi takdirde hapis yatarlar.
Eşim ısrar edince oğluma dönüp "oğlum al babanı" dedim. Sesim hızlandırıldı. Benim için dava kocadan önemliymiş. Bir kadından çok çekindim o da kayınvalidem.
Ben rahmetliyle tanışmadım. 94 yılıydı, yeni başkan adayıydım ve kaybettim. O yıllarda bir düğüne gittim. Çatlı'nın orada olduğundan haberim yok. Milletvekili ve bakan da değilim. Biz kendi tanıdıklarımızla oturduk. Sonradan yıllar geçti. Bir televizyon kanalında gördüm. Anladım ki o arkadaşımızın düğünüymüş.
Benimle birlikte hareket eden 4 Ocak Genel Başkanı var. MHP aslında tam merkezde bir partidir. İzmir merkez sağın kalesidir. Trakya merkez sağın kalesidir. Ülkücü hareket iktidar olmaya karar verdiyse tabii ki buraların oyuna tabidir. MHP durduğu yeri doğru anlatırsa her kesimden oy alır. Yüzde 25 ile başlayacağımızı düşünüyorum ama ucunu göremiyorum. Bizler iktidar olmaya karar verdik. Esas mesele bizim tabanımızın merkez konumunu anlatma kararlığıdır. Kimsenin endişe etmesine gerek yok.
Hepimiz Türkiye tasavvurlarımızı ortaya koyarız. Delegelerimiz istediğini seçer. Ben şu ana kadar kendime oy isteyemedim. Bu çok güzel bir şey. Ben yüzde yüz seçilirim demiyorum. Birleşme gibi bir şey bilmiyorum ben. Başından beri işbirliği içinde rekabet dedim. Kongrede başka adaylar da çıkabilir.
Benim hiç kimseye karşı önyargım olamaz. Ben kimseyi dışlamam biz bir araya getirecek olan delegedir. İdeolojik yapıların şöyle bir özelliği var. Kardeşlik anlayışı insaları tanıma üzerinedir. Etnisite üzerine değildir. Kimse kimseyi dışlamaz.
Benim oğlum Gezi'ye gitti ilk günlerde. Çok ilginç şeyler getirdi ilk 5 gün için. Sonra ortam bozuldu. Onun anlatmasından sonra ben bu kuşakları anlamaya çalıştım. Sayın Cumhurbaşkanı oraya gitseydi (İlk 5 günden bahsediyorum) "Ne istiyorsunuz çocuklar?" deseydi bu iş bitmişti ve hepsi sıkı Erdoğan'cı olabilirdi. Sonrası için bir şey diyemem. Ben bunun niye yapılmadığını bugün hala düşünüyorum. Onu da yarın bir gün göreceğiz.
Ben MHP çatısı altında toplanılmasını düşünüyorum. Fakat "Biz büyüğüz hadi gelin bizde toplanın" tavrıyla olmaması gerektiğini düşünüyorum ama elbette birleşme MHP çatısı altında olmalıdır.
Sadece bir arkadaşımızla hayırlı olsun diye konuştum. Diğer arkadaşlarla henüz konuşmadım. Sanırım 'Çağrı heyeti' bir tarih ilan edecek. Onların ilan edeceği tarihte kongre olacak.
Ben idareyi devraldığım zaman terör konusunda destek sürer. Güneydoğu'da mücadele eden güvenlik güçlerimizin güvence altına alınması gerekir. Bu konuda bir kanun çıkarılmalıdır. Onları korumamız lazım. Bu hukuki sürecin takipçisi olurum. Başkanlığa gelince, keşke bu tartışma Erdoğan'ın ismi dışında tartışılabilseydi. Bütün ülkelerde rejimler savaş sonrası oluşur. Bizde de öyle oldu. Erdoğan'dan bağımsız olarak söylüyorum bugün başkanlığa geçse bu sistemin oturması en az 10 yılımızı alır. Dolayısıyla parlamenter sistemden yanayız. Varsa eksikleri elbette giderilebilir. Başkanlık ve Partili Cumhurbaşkanlığı tartışması fantazidir.