Aslında 'Kandırılmadı', bildiğin herkes ve hepsi ile birlikte 'Bizi kandırdı..'
Kandırılan değildi hiç bir zaman, hep kandırandı..
Ama biz kandırılmadık.
Çünkü arkamız sağlamdı.Mayamız kuvvetliydi.
Parti iktidar olmuştur, büyükşehir belediyelerini almak da farzdır. Genel Başkan bu konuda ciddi tecrübe sahibi olduğundan aday seçiminde çok titiz davranmaktadır.
En büyük şehrin Büyükşehir Belediye başkanlığı çok önemlidir.
3 aday vardır…
Genel Başkan 3 adayı projeleri ile tek tek konutuna davet eder…
3 adaydan ilki, 1 kamyonet proje ve otobüs dolusu taraftar, tezahürat eşliğinde konuta gider, dışarıda ‘en büyük başkan bizim başkan’ bağrışmaları, içeride ter döken aday… Olanları rahatça izleyen Genel Başkan ayağa kalkar, ‘Projeleri inceleyeceğim, tebrik ederim, hayırlısı’ der. Dualar okunur…
Aday, mutluluk gözyaşları içinde taraftarına koşar, coşkuyla beklemeye başlar.
3 Adaydan ikincisi 1 tır,1 kamyon proje ve maketler ile yüzlerce otobüs ve lüks araçla Genel Başkan’ın davetine icabet eder. Gelen 2.adayın şatafatı pek hoşuna gitmese de güç Genel Başkan için de çok önemlidir. Heyecanla anlatır adayımız. Dışarıda yine maç havası… Simitçiler, su satanlar, hacılar- hocalar, cemaat temsilcileri… 2.Aday da gazı almıştır artık ve uçarak dışarı çıkar. Taraftarıyla havada kucaklaşıverir.
Ve işte…
3.ve son aday!
Ne kamyon ne tır ne otobüs ne hacı ne hoca ne taraftar!
Çıkar Genel Başkan’ın yanına…
Elinde muhallebi paketi…
Aile de şaşırır bu işe. 1 muhallebiye büyük, en büyük belediye başkanlığı…
Kısa sürer görüşme!
Genel Başkan sorar: ‘Senin projen yok mu?’
Cevap kısa ve nettir: Ben siz ne derseniz onu yapacağım!
‘Tebrik ederim, seçime hazırlanın’ der Genel Başkan…
Ve…
Büyük en Büyük Belediye başkanı böyle tercih edilmiş ve seçilir…
Bu hikâye dünyanın bir masal şehrinde yaşanmış, o şehrin hangi ülkede olduğu bilinmemektedir. Herkes kendi aklına göre bir yere çekmektedir.
Bize düşen hikâyeye hikâye olarak bakmaktır.
Öyle de yaptık!
Kandırılmadık!