'Dokunulmazlık'oylaması ne şekilde sonuçlanırsa sonuçlansın fark etmez. Olayın kaymağını AK Parti ve HDP yer, faturayı ödemek CHP'ye kalır.
AK Parti ne yaptı etti CHP'yi bir kez daha tuzağa düşürmeyi başardı.
'Dokunulmazlık'konusu saatli bomba kıvamında bir konu ve bu konu artık CHP'nin kucağında patlamayı bekliyor.
Türkiye'nin bugün en can yakıcı, en can alıcı, en büyük sorunu, terör sorunu.
PKK,şiddetin dozunu arttırarak siyaseti dar ve çıkmaz bir yola sokmayı başardı.
Ekonomiyi,dış politikayı, sanatı, sporu, kültürü, eğitimi aklımıza gelen gelmeyen hiç bir konuyu tartışamıyoruz, konuşamıyoruz.
Siyasetteki kilitlenmeyi çözmek adına 'iki konuyu' önümüze sürüyorlar.
Nedir bu konular.
İlki 'dokunulmazlıkların'kaldırılması.
İkincisi 'Başkanlık'rejimine bir şekilde geçilmesi.
AK Parti,her iki konuda da 'ne alternatif bir öneriye, ne de farklı bir yol haritasına'açık kapı bırakmıyor.
Meclis'te dokunulmazlık konusunda CHP'nin HDP'yle kol kolaymış izleniminin verilmesi, 367 sayısının bulunmasından daha önemliydi.
Havuz medyasının sonuçlar açıklanır açıklanmaz 'CHP-HDP' birliğine yönelik yayın yapması boşuna değil.
Terör,Türk siyasetini taraf olmaya zorluyor.
Ya devletten yanasın ya PKK'dan.
AK Parti'nin,MHP'nin ve HDP'nin yeri yurdu belli.
Kendine yol haritasını çizemeyen tek parti CHP.
O patinaj yaptıkça AK Parti ve Havuz medyası onu HDP'ye doğru süpürüyor.
Tehlike nerede diye düşünmek mümkün.
Siyasi anlamda tehlike şurda.
Adil Gür NTV'de dokunulmazlık konusundaki son anket sonuçlarını açıkladı.
Dokunulmazlık kalksın diyenlerin oranı yüzde 90'ların üzerinde.
Seçmen nezdinde bu kadar net bir tavır varken, CHP ve HDP'nin aynı tarafta olmasının getireceği faturanın ne olacağını tahmin etmek zor değil.
HDP'nin öyle bir derdi zaten yok.
Ama ya CHP'nin?
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu bunun farkında olduğu için ilk günden dokunulmazlığa evet oyu vereceğiz açıklamasını yapmıştı.
HDP'li seçmene şirin görünmeyle, AK Parti'den gelen her teklife direk karşı çıkma refleksi içinde olan CHP'li vekiller kendi Genel Başkanları' nı ne duruma düşüreceklerini umursamadan 'hayır' oyu vereceklerini açıkladı.
Türkiye'nin bugünkü tablosunda HDP'yle kol kola girmek, işbirliği yapıyorumuş izlenimi vermek siyasi anlamda intihar etmekle eşdeğerdir.
AK Parti'ye,terör sorunu oldukça tek başında iktidarda kalmaya devam et demektir.
CHP bu açmazı bir şekilde aşmak zorunda.
Terör bu kadar can yakarken, toplumun en az yüzde 70'ini karşısına alan bir parti nasıl iktidara gelebilir.
HDP'nin öyle bir derdi yok.
Onun eli de rahat, kafası da.
Komisyonlarda kelle koltukta savaşan HDP'liler neden birden memur emeklisi mülayim tiplere dönüştü ?
Çünkü ortaya çıkacak tablodan en karlı çıkacak parti olacaklarını anladılar da ondan.
İçlerinden bir kaç tanesini tıpkı 1994'de olduğu gibi polis marifetiyle aldığınız anda Avrupa'da kendi parlamentolarını kuracaklar.
Türkiye'de siyaset yapmaları engelleniyor pozları altında nasıl prim yapacaklarını, Batılılar'a nasıl şirin görüneceklerini tahmin etmek zor değil.
Peki ya CHP'liler.
Onların gidecek yeri de yok.
Masadaki herkes alacağını alır ve çekilir, faturayı ödemek de CHP'ye düşer.
Bence Kılıçdaroğlu bunun farkında.
Kafasında, sonbaharda tüzük kongresi yerine seçimli bir olağanüstü kongre planı var gibi görünüyor.
PM'de ve MYK'da eli rahat.
Ancak, parti tabanındaki homurdanmaların ve huzursuzluğu farkında.
Karşısına çıkmaları için bilerek rakiplerinin önünü açıyor ve açmaya da devam edecek.
Onun korktuğu isim ne Muharrem İnce, ne Deniz Baykal ne de Fikri Sağlar ya da İlhan Cihaner.
Son meclis toplantısında İzmir'i örnek verip Aziz Kocaoğlu'nu övmesi sadece AK Parti'ye verilmiş, 'bak biz neler yapıyoruz' mesajı değildi.
Aziz Kocaoğlu'nu er meydanına çağırmanın işaret fişeği olarak algılayabilirsiniz o konuşmayı.
Kılıçdaroğlu'nun bu hamlesinin doğurabileceği sonuçlar ayrı bir yazı konusu olmayı hak ediyor.
Ama bugün, dokunulmazlık konusunda içine düştükleri açmazdan nasıl kurtulacaklarının üerine kafa yorması çok daha mantıklı olur.
19.05.2016 01:35:27