Müthiş bir özgüven.
Vücut diliyle 'ben artık bu kentin sahibiyim' mesajını farkında olmadan veren.
İzmir'in geçmişini değil ama geleceğini şekillendirmeye aday bir profil.
Mesut Sancak.
Erdoğan'a yakınlığıyla bildiğimiz Ethem Sancak'ın yeğeni.
Kentin, özellikle son birkaç yılında her taşın altından çıkan, iş dünyasının parlayan yıldızı olmaya soyunan bir isim olduğu çok açık.
Sancak'ın İzmir'in patronluğuna dair yürüyüşünü tesadüfi bir olay olarak görmek önümüzdeki fotoğrafı ıskalamamıza yol açabilir.
Kısa bir süre öncesine kadar 'ikili bir fotoğraf karesi'vardı önümüzde.
CHP- AK Parti İzmir için kıyasıya çekişiyor, her sandık konulduğunda İzmir ölçeğine zafer CHP'nin hanesine yazılıyordu.
Bu denklemin değiştiğinin farkında mısınız?
Artık İzmir'de 'CHP-AK Parti' denklemine +Sancak faktörü daha doğrusu AK Parti'ye yakın sermaye eklendi.
Folkart'la başlayan, Trafik Vakfı hamlesiyle ortaya çıkan çekici dramıyla süren, Basmane'deki çukurla, İEF'ye sponsorlukla, Uzundere'deki kentsel dönüşümle halka halka büyüyen bir ilişki yumağı.
80'lerde ve 90'larda bu kent Selçuk Yaşar'ın kentiydi.
Bugün henüz tam anlamıyla olmasa da her geçen gün Sancak'ın kenti olma yolunda hızla ilerleyen bir İzmir var karşımızda.
Adnan Menderes Havalimanı'ndan kente girdiğinizde ya da Bornova sırtlarından kentin siluetini ilk kez gördüğünüzde 'Sancak'ın kenti İzmir'e hoş geldiniz' tabelasını görmeye sayılı günler var.
Bu tablonun çok kötü olduğunu düşünenlerin içinde ben yokum.
Doğa boşluk kaldırmaz.
İzmir, ekonomik anlamda çok uzun zamandır önce patinaj yapan ardından geri vitese takan bir kent konumundaydı.
Bugün o boşluk Sancak grubu tarafından dolduruluyor.
AK Parti'nin CHP'yi seçim sandığında alt etmektense enerjisini farklı yöntemlere vermesi kimseyi şaşırtmamalı.
İzmir'e yönelik Binali Yıldırım hamlesine rağmen İzmir'i elde edememiş bir AK Parti bu saatten sonra sadece sandık üzerinden İzmir hesabı yapmaz.
Niye bütün enerjisini seçimden seçime harcasın ki?
Onun yerine kentin bütün ekonomik değerlerinde ipleri eline geçirmesi çok daha önemli değil mi?
Belki de asıl tartışılması gereken AK Parti'nin Sancak hamlesi değil, CHP'nin bu hamleye bu kadar kolay teslim olması.
Bunun birkaç nedeni var.
En önemlisi, CHP'nin bu hamleye karşılık verecek ekonomik anlamda bir sermayesi yok.
Aziz Kocaoğlu'nun Uzundere dönüşüm ihalesinde Sancak'ın en iyi teklifi verdiğini söylemesi bir anlamda bunun itirafı bile denebilir.
İzmir üstüne hesap kitap yapabilecek bir CHP'li patronun olmaması kentin önce ekonomik ardından da siyasi anlamda AK Parti'ye kayışının önemli bir gerekçesi.
Ancak bu tek başına yeterli değil.
Sancak'ın bu kadar hızlı ve net bir şekilde kentin damarlarına sermaye akıtışında CHP'nin yereldeki dinamiklerinin de büyük önemi olduğu şüphe götürmez bir gerçek.
Aziz Kocaoğlu her ne kadar üç dönemdir o koltukta oturuyor olsa bile hala 'sahipsiz Başkan' görünümünde.
Genel Merkez'e mesafeli, il ve ilçe örgütlerine mesafeli,kentin iş dünyası ve STK'larına mesafeli.
'Her şeyi ben bilirim, benim bilmediklerimi de yine en iyi ben bilirim' tavrı bu kopuşun en önemli sebebi.
CHP'de perde önüne 'ölümüne kankayız' görüntüsünün aksine perde arkasında tam tersi bir görüntü var.
Kocaoğlu yalnız.
Alaattin Yüksel'in istifasının ardından daha da yalnız.
Genel Merkez'in onun yerine başka bir ismi getirmek istediğini ondan daha iyi bilen biri yok.
Bu zihinsel kopuş onu belki AK Parti'ye sürükleyecek kadar kuvvetli olmayabilir.
Ancak AK Parti sermayesiyle bu kadar kolay uyum sağlaması da dikkat çekici.
Siyasetle ilgilenen herkesin öyle ya da böyle, Aziz olmazsa Kamil var, Tunç var, Hüseyin var, Levent var, Cevat var türü hesaplar yaptığını artık sağır sultan bile biliyor.
CHP buz dağının üzerindekine odaklanmış 'Büyükşehir'e şu mu, bu mu'hesapları yapadursun altından İzmir halısının çekildiğinin farkında bile değil.
O koltuğa kim oturursa otursun, AK Parti ve Sancak grubunun ekonomik anlamda izin verdiği ölçüde adım atabilecek bir tablo ortaya çıkarsa şaşırmayın.
Belirli gün ve haftalarda Atatürk posterleri altında laiklik sloganları atmaktan ya da Kordon'da alkol alalım gerisi sorun değil kolaycılığından kurtulmak şart.
Bu kent her geçen gün AK Partileşiyor.
Sandık CHP'nin, İzmir AK Parti'nin oluyor.
Nazım Hikmet'in 'ben bir ceviz ağacıyım. Ne sen bunun farkındasın. Ne de polis farkında' dediği gibi ne CHP farkında bunun ne de İzmir farkında.
04.10.2016 13:28:11