Cumhuriyet gazetesi Ankara Temsilcisi Erdem Gül'ün kulis haberi şöyle:
Hollanda başta olmak üzere Avrupa ile kavga ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın sahalarda olmasına karşın AKP, anketlerden beklediği sonucu alamıyor. AKP anketlerinde, evet ile hayır arasındaki farkın virgüllerle ölçülebildiği başa baş yarış çıkıyor. AKP anketçileri tabloyu, rahat kazanılan 2010 referandumuna değil, yüzde 50.1'e karşı yüzde 49.9 biten 1987'deki yasakların kaldırılması referandumuna benzetiyor.
Seçim olmadığı dönemlerde dahi her ay 4 ayrı firmaya 4 ayrı araştırma yaptıran AKP'de bu kez dikkat çekici bir anket suskunluğu yaşanıyor. İktidar cephesinden 16 Nisan referandumuna ilişkin anket sonucu haberleri gelmiyor. Ancak partinin, rakiplerinden farklı olarak bir AKP klasiği haline gelen anketlerle yol haritası belirleme uygulaması sona ermiş değil. AKP adına anketler yaptırılıyor. Bu anketler, parti yöneticilerince görülüyor. Ancak Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Başbakan Binali Yıldırım başta olmak üzere parti sözcülerince açıklanmıyor. Daha önceki seçim ve referandumlarda parti sözcüleri, kazandıklarına dair sürekli anket açıklıyor, hatta bu açıklamalar, seçmenin yönlendirildiği eleştirilerine bile neden oluyordu. Bu nedenle belki de 16 Nisan referandumu, AKP'nin anket açıklamadan gittiği ilk sandık olma konumunu kazanacak.
Kamuoyuna açıklanmasa da geçen hafta itibarıyla AKP'ye yapılan anketlerin sonuçları geldi. AKP'de suskunluğa neden olan bu anketler, evet oylarının yüzde 50'yi geçemediğini gösterdi. AKP yöneticilerince görülen anket sonuçları ve anketçilerin sonuçlara ilişkin değerlendirmeleri şöyle:
Virgül farkı: Evet ve hayır oyları arasında kıyasıya bir yarış yaşanıyor. Durum tam anlamıyla başa baş. Nefes nefese bir yarış var. Evet de hayır da öne geçmiş değil. İkisi arasındaki fark, öyle 3 puan, 4 puan değil ancak virgüllerle ifade edilebilir düzeyde. Hatta yüzde 51-49 bile değil. Kararsızlar dağıtıldığında şu anda görünen yüzde 49.9 - yüzde 50.1 denebilir. Bugün itibarıyla virgülle de olsa ipi hangi seçeneğin göğüsleyeceğini ölçmek çok zor. Virgülle hayır da çıkabilir evet de.
Son güne kadar yarış: Şu andaki durum, evet ve hayır arasında anlık ciddi bir kopma olmayacağını gösteriyor. Çünkü artık yavaş yavaş kararsızların azalma eğilimine girdiği görülüyor. Kararsızlar yüzde 12-13'lere kadar inmiş durumda. Zaten son periyotta tüm kozlar kararsızları kazanmak üzerine oynanacak. Referandum büyük ihtimalle iki seçenek arasında az farkla sonuçlanacak. Bu sonucu da büyük oranda bu kararsızlar belirleyecek.
Katılım yüksek olacak: Referandum bir parti seçimi olmadığından, hükümet değişimi gibi sonuçları olmayacağından katılımın düşük olabileceği tahminleri vardı. Ancak ölçümler katılımın düşük olmayacağını gösteriyor. Yüzde 87'lere varan bir katılım olacağı görülüyor. Katılımın yüksek olmasını evet ve hayır arasında çok başa baş bir yarış olması sağlayacak. Her iki cephe de kendilerine oy verecek seçmenin sandığa gitmemesinin karşı tarafa yarayacağını bilerek motive oluyor. Sahadaki kıyasıya yarış 'bir oy bir oydur' bakış açısını getirecek ve katılım yükselecek.
Kalan sürede ne olur: 16 Nisan'a kadar olan sürede evetçilerin de hayırcıların da avantaj ya da dezavantajlarına neden olabilecek enstrümanlar devreye girebilir. Sürecin psikolojik konrolüne ait en kritik dönem şimdi başlıyor. Kampanya süresince kendi cephesinin psikolojik kontrolünü sağlayamayan kaybedecektir. Çünkü artık büyük farklar değil, küçük oy kaymaları önemli. Referandumun sonucunu az sayıdaki bir oy farkı sağlayacağı için sahadaki psikolojik kontrol ve faktörler çok önemli hale gelmiş durumda. Çok büyük gelişmeler olmadıkça kıyasıya yarışın son güne kadar süreceği söylenebilir.
Tuğrul Türkeş'in dediği gibi
Anayasa değişikliklerinin Meclis'te görüşülmesi aşamasında eski MHP'li Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş'ten önemli bir uyarı gelmişti. Türkeş, Özal'ın 1987'de yasakların kaldırılmasına ilişkin referandumu kaybetmesini anımsatarak, "Referandumda halk yüzde 49.8'e yüzde 50.2 ile eski siyasetçilere siyaset yolunu açtı. Bakın bir tehlikeye dikkat çekmeye çalışıyorum. Referandum genel seçim değildir. 7 Haziran'da yüzde 41 alırsın, 1 Kasım'da yüzde 49.5'e çıkarırsın ve mutlak galipsin. Referandumda aynı yüzde 49.5'i aldığında seçimi kaybettin demektir" açıklaması yapmıştı. Anketçiler de son ölçümler çerçevesinde durumun yüzde 58-42 oranıyla rahat kazanılan 2010 referandumuna değil, 1987'de Özal'ın yüzde 49.8-yüzde 50.2 ile kaybettiği yasakların kaldırılması referandumuna benzetiyor.
20.03.2017 08:33:14