Baykal tebriğe koştu, Erdoğan idam fermanını yazdı!

Bardağın dolduğu belliydi ve işte o gün Avrupa Parlamentosu'nda o bardağı Deniz Baykal samimi, içten, pazarlıksız tebriğiyle taşıran isim oldu.

Tarih 19 Nisan.

Yer Avrupa Parlamentosu.

Başbakan Ahmet Davutoğlu konuşuyor.

Dersini  iyi hazırlandığı belli.

Soru cevap kısmında HDP İzmir Milletvekili Ertuğrul Kürkçü İngilizce soruyor sorusunu.

Davutoğlu, sonradan havuz medyasında 'Davutoğlu Kürkçü'yü mosmor etti' başlıklarıyla verilen konuşmasını yapıyor kürsüden.

Bu olayın birinci boyutu.

Asıl dikkat çeken ayrıntı, Davutoğlu konuşmasını tamamladıktan sonra yansıyor karelere.

Deniz Baykal, tebrik etmek için ilk koşturan isim olarak dikkati çekiyor.

Samimi, içten, pazarlıksız bir tebrik olduğu vücut diline yansıyor Baykal'ın.

İşte Davutoğlu'nun ipinin çekilmesine neden olan an da bu oluyor.

İlk kez gerçek bir lider profili çizen Davutoğlu ve onu tebrik etmeye koşan Deniz Baykal.

Bu, Erdoğan'ın kabul edebileceği, kaldırabileceği bir tablo değil.

Haksızlık etmeyelim, Erdoğan'ın Davutoğlu'yla arasının limoni olduğunu gösteren onlarca işaret vardı.

Davutoğlu'nun 'Karar'la kendi medyasını yaratma girişimi bile kabul edilemez bir ayrıntıydı.

Bardağın dolduğu belliydi ve işte o gün Avrupa Parlamentosu'nda o bardağı Deniz Baykal samimi, içten, pazarlıksız tebriğiyle taşıran isim oldu.

Erdoğan'ın kafasındaki 'Kızıl Elma' belli o da Başkanlık.

Kendi tapulu arazisi olan AK Parti'yle ilgili zaten kafasında bir sorun yok.

MHP'de Devlet Bahçeli kaldığı sürece o tarafta da sorun yok.

CHP'de PKK ve DHKP-C sempazitanları olduğu sürece o tarafta da sorun yok.

Tehlike nerde o zaman?

O tehlike, Deniz Baykal'ın da rahatsız olduğuna inandığım ulusalcılarda.

Hem AK Parti'den ve Erdoğan'dan rahatsızlar hem de CHP'nin PKK'nın dümen suyuna giren tavırlarından.

Seslerini çıkarsalar, parti içi muhalif damgası yeme tehlikeleri var.

Dişlerini sıkıp oturmaktan başka çareleri yok.

Parti içinde liderlerini bulamadıkları için, Yılmaz Özdil'in arada yazdığı ulusal soslu yazılarıyla rahatlayıp devam ediyorlar siyasi yaşamlarına.

Ama tatları yok, bu kesin.

Ve Erdoğan, CHP'de bu adı konmamış gerginliğin en iyi farkında olan isim.

Türkiye'nin siyasi geleceğini 'teröre karşı' mücadele üstüne kuracağı kesin.

MHP'deki kaosta muhalifler kaybederse, CHP'deki iç huzursuzluk AK Parti'ye istediği Başkanlık rejimini altın tepsi içinde elde etmesi demektir.

İşte Erdoğan'ı, Davutoğlu konusunda harekete geçmeye zorlayan tablo bu.

Davutoğlu'nun ulusalcıların ama en önemlisi Avrupa'nın desteğini alarak lider olma potansiyeli olduğunu göstermesi.

Yoksa söylendiği gibi Adıyaman il teşkilatına şu isim atanmış da bu isim atanmamış geyikleri Erdoğan'ın çok umurunda olduğuna inanma gafletine düşmemek lazım.

Başkent siyasetinde bir hayalet dolaşıyor.

Meral Akşener'in hayaleti sadece Bahçeli'nin değil, Erdoğan'ın da, Kılıçdaroğlu'nun da kabusu.

İlk domino taşı yuvarlandığı anda Türk siyasetindeki dengelerin alt üst olması içten bile değil.

Erdoğan'ın yaptığı da bu gelişmeye karşı önceden pozisyon almak.

CHP'de Davutoğlu'na hakkını helal etme krizini ayrı olarak ele almak gerekir.

İzmir İl Başkan Yardımcısı'nın bile fırçaladığı Kemal Kılıçdaroğlu'nun durumu ayrı bir yazı konusu olmayı hak ediyor.

 


 

 

 

 


09.05.2016 16:13:47