62 yıllık Buca Cezaevi, önceki Adalet Bakanı Abdülhamit Gül'ün kararıyla 17 Mayıs 2021'de kapatılmıştı.
Aradan geçen sürede Buca Cezaevi alanı üzerine ne yapılacağı tartışma konusu oldu, Bakan Gül'ün görevinden 'affı'nı kabulüyle ardından yeni bir süreç başladı.
4 Mart'ta Nermanoğlu Hafriyat tarafından Buca Cezaevi'nde 16 milyon 420 bin lira teklifle üstlenilen "Yıkım işi", kent sağlığını tehdit eder bir çerçevede 5 Mart'ta izinsiz ve gerekli önlemler alınmadan alelacele başlatılmıştı.
Buca'da yerel yönetim tarafından halk sağlığını tehdit eder nitelikteki yıkımın, CİMER'e yapılan yurttaş başvurusu sonrasında Buca Belediyesi'nden herhangi bir ruhsat izni alınmaksızın yapıldığı öğrenilirken, Buca'da bir avuç duyarlı yurttaş ve sivil toplum örgütü cezaevi önünde "Yıkımın yasa ve yönetmeliğe bağlı önlemler alınarak yapılması ve cezaevi arsasının yeşil alan olarak kullanılması" yönünde kamuoyuna açıklamada bulunmuşlardı.
Yıkımın İzmir Valiliği'nin "güvenlik" amaçlı acilen başlatıldığı dile geitirilse de, 69 bin metrekarelik 16 bloktan oluşan bir yapı alanının 45 günde asbest yönetmeliğine uygun yıkılmasının mümkün olmadığı netti.
'Asbestle Çalışmalarda Sağlık ve Güvenlik Önlemleri Hakkında Yönetmelik'e aykırı olarak başlatılan yıkım, son olarak 23 Mart 2022 tarihinde tüm gün boyunca, bırakın asbest ileilgili özel önlem almayı su bile tutulmadan ve su tankeri yıkım ekipmanları içerisinde yer almaksızın sürdürülüyordu.
Aralarında Buca Belediyesi, Menderes, Barış, Vali RahmiBey mahalleleri yakın çeper olmak üzere bütün ilçeyi tehdit eden yıkıntı tozu; Buca Belediyesi'nin üstü kapalı 'yetkisizlik' gerekçesiyle üstünden attığı sorumluluğun adresi Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İzmir İl Müdürlüğü'ne şikayetler iletildi. CİMER de şikayetlerin bir başka adresi oldu.
Müdürlük de, bu tepkilere kulak verdi. ÇŞB İzmir İl Müdürlüğü'nün bizzat kendi eliyle tüm belediye ve ilgili kurumlara 30 Temmuz 2018'de gönderdiği resmi yazıya konu 25 Ocak 2013 tarihli 'Asbestle Çalışmalarda Sağlık ve Güvenlik Önlemleri Hakkında Yönetmelik'e uygun olarak, Buca Cezaevi'nde yıkım işlemi yapılması gerektiğini yüklenici firmaya bildirdiği öğrenildi.
Gerekli yükümlülükler sağlanmadığı takdirde 45 gün içinde yıkım gerçekleştirilmesi planlanan Buca Cezaevi'nde yıkım yapılamayacak.
NE OLMUŞTU?
İzmir Barosu, "toplum sağlığı gözetilmeksizin kanuna aykırı şeklide yıkım işlemi yapıldığı" gerekçesiyle, Buca Cezaevi Yıkım İhalesi'nin iptali için 17 Mart'ta İzmir Bölge Adliye Mahkemesi'ne suç duyurusunda bulunmuştu.
İzmir Barosu Kent ve Çevre Komisyonu üyesi Avukat Tuğçe Berber, eski yapılardaki aspeste değinerek, "Buca halkı yıkılan her tuğlada biraz daha zehirlenmektedir" açıklamasında bulunmuş ve kentteki sivil toplum kuruluşlarını birlikte mücadelye davet etmişti. .
Buca'da sivil toplum kuruluşları da 15 Mart 2022'de cezaevinin Menderes Caddesi tarafındaki girişinde "Yıkımın durdurulması" için yerel yönetim ve merkezi idareye halk sağlığı açısından önlem alma ve yasaları uygulama çağrısında bulunmuştu.
Çevre Mühendisleri Odası (ÇMO) İzmir Şube Başkanı Serhat Tanyeri ise, 2004 yılında yürürlüğe giren Hafriyat Toprağı, İnşaat ve Yıkıntı Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği’nin ilgili bölümlerine de aykırı iş ve işlemler yapıldığını vurgulamıştı.
Tanyeri, Buca Cezaevi yıkımı ile ilgili olarak, İzmir Büyükşehir Belediyesi İmar Yönetmeliği kapsamında da yıkım izni için asbest raporunun ilgili belediyeye, Buca Belediyesi'ne sunulması gerektiğine dikkat çekmişti.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer de, Buca Cezaevi alanının park ya da millet bahçesi olarak değerlendirilmesi yönünde çağrıda bulunmuştu.
Buca Belediyesi'nden ise alanın sonrasına ilişkin akibet hususunda Başkan Tunç Soyer'in 'yeşil alan' çağrısına benzer nitelikte bir çağrı yapılmamıştı.
SORUMLULUK KİMDE ?
Yıkım sonucu ortaya çıkan ve şu anda kum adacıkları şeklinde cezaevinin Buca Belediyesi tarafına bakan yol içinde tepecikler şeklinde açıkta tutulan atıklar; tehlike arz ediyor.
Bu atıklar kimyasal zehir barındırıyor ve binaların yaşı ve bulunduğu bölgeye bağlı olarak, asbest, kurşun içeren boyalar, sızdırmazlık amacıyla kullanılan malzemelerden ve lamba balastlarından kaynaklanan çok klorlu bifeniller (PCB), lambalar ve floresanlarda bulunan cıva, cıva içeren çeşitli ekipmanlar (termostatlar vb gibi), pillerden ya da bataryalardan kaynaklanan kurşun, cıva, kadmiyum, gümüş, çeşitli elektronik atıklar, tehlikeli kimyasallar ve tehlikeli atıklar içerebiliyor. Bu durum, halk - toplum sağlığı açısından büyük tehdit oluşturuyor.
Uygulamada yaşanan kontrolsüzlük ve denetimsizlik çevre ve halk sağlığı sorunu olarak büyüyor.
Binaların kontrolsüz ve plansız yıkımı ile ortaya çıkacak asbest maruziyeti ilgili durum, Büyükşehir ve Buca belediyeleri ile Adalet, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ve hatta Sağlık Bakanlığı'nın ortak sorumluluğunda bulunuyor.
.
24.03.2022 13:40:36