Finlandiya eğitim sisteminin sırrı ne?

İzmir'in kabına sığmayan genç kalemi Bülent Uraz eğitim konusundaki yazılarına devam ediyor. Uraz bu kez objektifini Finlandiya eğitim sistemine çevirdi

Geçen gün 7. sınıfa giden kardeşimin veli toplantısına katıldım. Kardeşim, haftanın 7 günü en az 6 saat odasına kapanıp ders çalışıyor. Notları oldukça yüksek ve hedefi iyi bir lise tutturmak. Veli toplantısının olduğu gün, sınıf öğretmeninin bulunduğu sınıfa girdim. Tanıştıktan hemen sonra öğretmen bilgisayarını açtı ve kardeşim hakkında hasar raporu verircesine bir anlatım yaptı. Kardeşimin 'teog' denemeleri bulunan grafiklere bakarak 'Nil'in grafiği sabit değil, yeterince çalışmıyor, daha fazla emek vermeli' gibi sözler söylendi. Merak ettim ve sordum kendilerine 'kardeşimin kaç yanlışı var?' diye. Söyledikleri karşısında ne diyeceğimi bilemedim. 100'e yakın sorudan 7 veya 8 yanlış yapmıştı toplamda!

Kendilerine sormak durumunda kaldım 'neden iyi bir sonuç olarak görmüyorsunuz?' diye, verdikleri cevap ise 'çok fazla yanlış var'. Vay canına! Peki sordum 'kendisi hakkında ne düşünüyorsunuz?' diye. Galiba sadece onun grafikli yüzünü biliyorlardı.

Acaba dünya sistemini yok eden bir dünya savaşından sonra bizler yaşayabilir miyiz? Yeni neslin %80'i örgü örmeyi, yama dikmeyi, yemek yapmayı, bahçede meyve sebze dikmeyi, çakmaksız ateş yakmayı vb. gibi bilgilerin hiçbirini bilmiyor. Çünkü onlar sisteme hayırlı! evlat olacaklar.

Finlandiya'nın eğitim sistemi bir kez daha değişiyor. Ama bir şeyler yapmış olmak için sistemlerini değiştirmiyorlar. Proje Müdürü Pasi Silander 'İnsanları çalışma hayatına hazırlamak için artık daha farklı bir eğitime ihtiyacımız var. Gençler bilgisayar programları alanında çok becerikli. Eskiden bankalarda hesaplar için birçok memur çalıştırılırdı. Ama bu artık değişti. Endüstri ve modern toplumun ihtiyacı olan değişiklikleri gerçekleştirmek zorundayız. Yeni sistem farklı öğrenme şekillerini de destekliyor; örneğin interaktif problem çözme veya kariyere yönelik küçük gruplar içinde ortak çalışmalar.' diyor.

Yine proje sorumlularından Marjo Kyllonen ise şöyle demeç veriyor: "İhtiyacımız olan şey, eğitim üzerine yeniden düşünmek ve sistemimizi çocukları bugüne ve yarına hazırlayacak şekilde yeniden tasarlamak. Okullar 1900'lü yıllar için hazırlanmış bir program dahilinde eğitim veriyor. Ancak artık gereksinimler farklı. Bizim 21. yüzyıla uyacak bir programa ihtiyacımız var."

Finlandiya eğitim sisteminden de biraz söz etmek isterim. Birincisi, Finlandiya'da okul yıllarının büyük bir kısmı boyunca öğrencilere not verilmiyor. Birçok ülkenin aksine onları bir yarış pistine sürüklemektense, onlara doğru bilginin öğretilmesi için ne kadar zaman gerekiyorsa harcanıyor. İkincisi, eğitim sistemlerinde ödev yok. Öğretmenlere göre öğrenciler kendilerine zaman ayırmalı ve eğlenmeliler. Gençliklerini yaşamalılar. Onlara göre öğrenmenin yeri ev değil okuldur. Eğer ders evde öğrenilseydi okula ne gerek vardı? Spor, müzik, resim ve OYUN ise Fin eğitim sisteminin en çok önem verilen aktivitelerinden. Çünkü hayal gücü ve yaratıcılığı en çok geliştiren aktiviteler bunlar. Aynı zamanda çocuklar, atölyelerde yemek yapmayı, örgü örmeyi ve bitki yetiştirmeyi de öğreniyorlar. Yeni sisteme göre ise, dersler artık yorumlama ağırlıklı gidecek. Yani öğrencilere düşünmeleri için teşvik edilecek. En azından bizler gibi sorgulamadan bir dersi işlemeyecekler. O konuyu neden işlediklerini, hayatlarında nerelerde karşılaşabileceklerini, neler yapabileceklerini gibi sorular üzerine işleyecekler.

Öğrenci ile öğretmen arasında bir güven bağının kurulduğu ve öğretmenlerin, otoritenin bağırarak kurulamayacağını öğrendiği bir eğitim sistemi. Ama bizler ezberlemeye devam edelim. Sonuçta elden ne gelir, sistemi değiştirecek biz değiliz; ölen dedelerimiz...


16.11.2016 13:48:11