Öğretim elemanları ve öğrencileriyle üniversiteler, toplumun iç dinamiklerindendir. Profesörün, doçentin görevi, sadece kürsüde ders vermek olmadığı gibi, öğrencinin de kürsüden aldığını yeterli sayması doğru değildir.
"Üniversite demek, bilimin yuvası ve kaynağı demek. Bilimin harman olduğu yer demek, araştırmaların yapıldığı ve üretildiği alan demek, yarınların umut kaynağı ve soluklandığı kurum demek, gençlerin eğitildiği, öğretildiği ve eğitim birimlerinin bulunduğu alan demek, din ile devlet işlerinin birbirinden ayrıldığı, karıştırılmadığı, yol gösterenlerin, aydınların, alimlerin ve geleceği görenlerin toplandığı bir 'ortak mekan' demektir...
Kaliteli ve bilimsel araştırmalarla bulunduğu şehri, tüm bileşenleriyle yarınlarını planlayan kurum demektir...
Üniversite yöneticilerinin bütün kurumların ve kuruluşların yöneticilerine; çalışmalarıyla, davranışlarıyla, hoşgörülü hal ve sabırlarıyla, özverili, kişilikli yapılarıyla yaklaşabilen, bütün insanlara ayırım yapmadan ve yadsımadan/yargılamadan örnek yöneticiler topluluğunun bulunduğu alandır veya alan olmalıdır Asla ve asla bilim, ahlakdışı, inanç temelli , cemaat gruplarının toplandığı bir alan olmamalıdır."(1)
1933 yılında Darülfunun kaldırılıp yerine İstanbul üniversitesi kurulduğu sırada, o dönemin Milli Eğitim Bakanı Reşit Galip, Darülfunun'un kapatılması nedenlerini açıklarken, bu kurumun gelişmelerin gerisinde kaldığını, ülkede yapılan siyasal ve sosyal devrimlere uyum sağlayamadığını belirtmiş. Darülfunun'un kapatılmasına yol açan diğer nedenleri şöyle sıralamıştır:
"... İktisadi sahada esaslı hareketler oldu. Darülfunun bunlardan habersiz göründü. Hukukta radikal değişiklikler oldu. Darülfunun yalnız yeni kanunları programına almakla iktifa etti. Harf inkilabı oldu, özdil hareketleri başladı. Darülfunun hiç tınmadı..."
Görüldüğü gibi dönemin Milli Eğitim Bakanı Darülfunun'un kapatılmasının nedenleri arasında bu kurumun, siyasal ve sosyal devrimlere uyum sağlayamamasını temel neden olarak göstermiştir. Reşit Galip açıkca şunu belirtmek istemiştir: Bir ülke üniversitesi, ülke sorunlarıyla ilgilenmekle yükümlüdür.
Bugün ülkeyi yönetenler, alacakları bir karar ya da yapacakları bir uygulamada, o konuda "Acaba Üniversiteler ne der?" biçiminde bir beklenti içinde olmamaktadırlar.
Üniversiteler, öğretim kadrosu ve öğrencileriyle ülke sorunlarıyla ilgilenmeyi, önemli konularda seslerini duyurmayı ilke edinmişlerdir.
ELİF HOCA
Prof. Elif Hatun (Önal) Kılıçbeyli, Çukurova Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Uluslararası ilişkiler bölümünün kurucu Başkanı ve ilk öğretim üyesidir.
Uluslararası Ekonomik İlişkiler, enerji politikaları ve güvenliği konularında Türkiye'de sayılı uzmanlardan biridir.
Rektörlüğün izini ve bilgisi ile Üniversite'de 2000'li yıllarda kadın çalışmaları üzerine Kadın Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi (KADAUM) kuruluyor. Elif hoca'da 2011'den beri bu Merkezde Yönetim Kurulu üyesi. Bu Merkezde iletişimle ilgili yönetim kurulundan bir hocanın teklifiyle FETÖcü bir dernekle ortak konferans önerir. Konferans, 2013 yılında Rektörün onayı ve Rektörlüğün konferans salonu tahsisiyle gerçekleşir; bu konferansta iki konuşmacıdan birisi bu üniversite Kadın Merkezinin yönetim kurulu üyesi, diğeri ise bir Meslek Yüksek Okulunda bir kadın hocadır. Ocak.2017'de Elif hocaya Rektörlüğün kurduğu OHAL kurulu soruşturma açar ve bu konferansla ilgili sadece Elif hoca'ya işlem yapılır. Elif hoca ne konuşmacı, ne yönetici durumundadır; salonda sadece konferansı izlemek için bulunmaktadır. Karıştırılır iyice Elif hocanın durumu; facebook incelenir. Türkiye'de ve yurtdışında binlerce kişinin okuduğu hiç de yeni olmayan bazı 'haberleri' paylaşır; bundan da sorgulanır. Sonra jet hızıyla açığa alınır, aynı hızla KHK ile üniversiteden uzaklaştırılır.
Elif hoca, tüm tanıyanların bildiği gibi dinamik, çalışkan, disiplinli, özgüveni sağlam, çevresi ile uyumlu bir bilim insanı. Herkes bilir onu, fakülte , meslek yüksek okulları demeden bir proje için, bir adım ileri ve geliştirici bir adım için gider, görüşür, konuşur ve destekler karşısındakini.
Açık ve net Atatürkçü, özgürlükçü, Sosyal Demokrat siyasi kişilik ve kimlik düşünce ve inanç sahibidir ( Dedesi CHP'den 22 yıl Osmaniye Belediye Başkanlığı yapmış, babası ise CHP Adana il örgütü ve Ege Bagatur döneminde aktif bir siyasal kişiliği olan hukukçudur.)
Baba Av.Dr. Mehmet Cevlani Önal 1980 öncesi CHP çeşitli görevlerde bulundu. Hocanın erkek kardeşi ise CHP Toprakkale ilçe başkanlığı yaptı.
Çamur at izi kalsın örneğinde olduğu gibi, fetoculukla suçlayıp üniversiteden KHK uzaklaştırmak basit ve gülünç bir yöntemdir. Eğer gerekçe disipline ilişkin ise bunun da sorumlusu YÖK'tür. Rektörlük, kendini YÖK'ün üstünde görerek böyle bir 'usul hatası' yaparsa cezası da o kadar ağır olur.
Üniversitede başta rektör ve öğretim üyeleri, sessizce ve korkuyla olayın gayri ahlaki durumunu, hukuksuzluğu izliyor. Üniversitenin ahlakını savunmak için 'böyle olmaz' demesi gereken sessiz ve büyük bir kitle var. Sessiz kalarak kendilerini kurtaracaklarını düşünseler de tarih bize, başkasının haksızlığına sessiz kalanların kurtulduğunu söylemez. Her şeyden önce kendi çocuklarının okuyacağı üniversitelerin tarumar edilmesine sessiz kalarak kendi çocuklarının geleceğiyle oynuyorlar aslında. Kendi tasfiye süreçlerine sessiz kalıyorlar.
İnsan kişiliğinin oluşması ve gelişiminde eğitimin büyük katkısı var.
Eğitim, eğriyi, yanılgıları doğrultmaktadır.
Elif hocanın Atatürkçü, yurtsever ve devletini savunan kişiliği, herkes tarafından bilinmekte; güneşin aydınlığı kadar da görünenidir.
Devleti ayakta tutan, onu yöneten insandır. Bu insanların yetiştiği kaynak, asıl pınarın gözü de okullardır. Burada temel eğitimden üniversiteye okullar, yozlaşırsa ya da belli kalıplar içinde dondurulursa orada tekamül denilen ilerlemeden, bilimsel gelişmeden söz edilmez.
Bugün Türkiye'de toplumsal yaşam da ve okullarda ve üniversitelerde, saygı, sevgi,adalet, çağdaşlık, hoşgörü gibi güzel olan ne varsa yok edildi. Yerini kin, nefret ve saldırgan bir tutum ve davranış aldı.
Üniversiteler sorun üreten değil; sorunları çözen kurumlardır. Sorun üreten üniversite rektörlüğü ise başta Adana olmak üzere utanç kaynağıdır.
(1) Prof. Mehmet Asil Yılmaz, Çukurova Üniversitesi emekli öğretim üyesi.
19.07.2017 11:23:06