İzmir’e taşındı
Hatay'ın önemli simgelerinden biri olan ve eski dönemlerden beri ticaretin merkezi olarak bilinen Antakya Uzun Çarşı’nın dar sokakları, birbirinden renkli dükkanları ve yöreye ait çeşitli ürün grupları İzmir Lezzetli Kış Şöleni’ne taşındı. Hatay’ın yöresel ürünlerini bir arada bulma olanağı elde eden ziyaretçileri ise, Uzun Çarşı önündeki Atatürk Heykeli karşılıyor. Çarşı esnafı ile bir araya gelen Şölen ziyaretçileri, hem alışveriş yapıyor hem de tarihi yolculuğa çıkıyor.
İzmir Büyükşehir Belediyesi ev sahipliğinde İZFAŞ tarafından bu yıl ilk kez gerçekleştirilen İzmir Lezzetli Kış Şöleni, yeni yıla sayılı günler kala kültürlerarası buluşmalara ev sahipliği yapıyor. Farklı din, mezhep ve etnik kültürden insanların bir arada asırlardır barış, hoşgörü, kardeşlik ve uyum içerisinde yaşadığı Hatay’ın onur konuğu il olduğu Şölen’e katılan ziyaretçiler; tarihi ve kültürel bir yolculuğa çıkıyor. İçerisinde birçok ürün yelpazesini barındıran ve Hatay’ın önemli simgelerinden biri olan Uzun Çarşı’nın Şölen’e taşınması; ziyaretçiler tarafından büyük ilgi görüyor. Tarihi İpek Yolu üzerinde yer alan ve çok eski dönemlerden itibaren şehirde ticaretin merkezi konumunda bulunan Uzun Çarşı’nın tarihi ve kültürel geçmişi yöreyi yakından tanımak isteyen İzmirlilerin ilgisini çekiyor. Hatay’ın Antakya ilçesinde ticaretin kalbinin attığı yer olarak bilinen Uzun Çarşı esnafıyla buluşan ziyaretçiler, yöre ile özdeşleşen ürünleri incelerken aynı zamanda çarşının kültürel ve tarihi değerlerini öğreniyor. Yüzyıllardır şehirde yaşayanlara hizmet vererek yerli ve yabancı turistlerin uğrak yerlerinden biri olan tarihi Uzun Çarşı’nın Lezzetli Kış Şöleni’ndeki temsili, her gün binlerce ziyaretçiyi ağırlıyor.
Atatürk heykeli karşılıyor
Hatay’da resmi törenlerin buluşma noktası olan Belediye Meydanı’na kadar devam eden ve yaklaşık 3,5 kilometre uzunluğundaki çarşının Şölen’deki girişinde ise ziyaretçileri; yine Antakya’nın sembolü olan Atatürk’ün şaha kalkmış heykeli karşılıyor. Zaferin ilk işaretinin verildiği İzmir’de zaferin son işaretinin verildiği Hatay’ın en önemli sembollerinden biri olan anıtın üzerinde ise; Mustafa Kemal Atatürk’ün 1938 yılında hasta yatağından kalkıp Hatay meselesini çözüme kavuşturmasına istinaden söylediği; “40 Asırlık Türk yurdu düşman elinde esir kalamaz. Hatay benim şahsi meselemdir” yazısı yer alıyor.
Ticaretin “hoşgörü” temsili
Osmanlı döneminin lonca örgütlenmesini andıran Uzun Çarşı, farklı din, mezhep ve meslek gruplarından esnafı bir arada bulundurmasının yanı sıra tarihi ve kültürel geçmişiyle de ziyaretçilerin ilgi odağı oluyor. Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesinde 300’e yakın esnafı ve zengin ticari potansiyeli ile konu olan Uzun Çarşı’nın günümüzde 2 bini geçen esnafı; birbirleri arasında yaptıkları iş bölümü ile tüm dünyaya örnek oluyor. Belirli iş kolları, farklı inanç ve kökenden gelen her meslek grubu farklı sokak aralarında toplanan Uzun Çarşı geleneği, günümüzde de hoşgörü ruhunu muhteşem bir uyum içinde sürdürmeye devam ediyor.
Doğal ürünler, şifalı lezzetler
Hatay’ın en önemli sembollerinden biri olan tarihi Uzun Çarşı’nın İzmir’deki temsilinde sıra sıra dizilmiş baharatçılardan aktarlara, el üretimi hediyelik eşyalardan yöresel lezzetlere dair pek çok şey bulmak mümkün. Ziyaretçilerin baharat kokuları eşliğinde alışverişlerini yaptığı çarşı; peynir çeşitleri, künefe, çökelek, kuru yemiş, pekmez ürünleri, reçeller, şeker sucuğu ve türevleri, doğal baharatlar, salçalar, defne sabunları ve bitkisel ürünler herkese geniş bir alışveriş yelpazesi oluşturuyor. Kahvaltısından akşam yemeğine, kebabından tatlısına kadar her öğün ve yiyeceğine bol bol acı koyan Hataylıların çarşı stantlarını da en çok biber süslüyor. Biberden ağzı yanan ziyaretçiler çareyi; Hatay’a özgü meşhur kabak tatlısı, cevizli, sütlü ve tereyağlı taş kadayıf ve künefede buluyor. Antioksidan madde içeren cevizli sucuk, tatlıdan kebaba kadar tüm yemeklerde kullanılan üzüm pekmezi, vücuttaki hücreleri yenileyerek bağışıklık sistemini güçlendiren soğuk sıkım çörek otu yağı, 20 çeşit baharatın karışımı olan zahter ise Antakyalı esnafın İzmirlilere şifa önerisi oluyor. Bunun yanında içerisinde zahter, kekik, pul biber, salça bulunan ve taze çökelekten yapılan sürk; tulum, basma, künefe ve sıkma olmak üzere farklı peynir çeşitleri, humus, odun ateşinde pişen incir, ceviz, dut ve turunç reçelleri İzmirlilerin tadını damağında bırakan yöresel lezzetler grubunda yerini alıyor.