Vatandaş 'Arkası'nı Kollarken, İzmir İş Dünyası Önünü Görmek İstiyor

Merkez Bankası'nın 16 Aralık faiz indirimi kararıyla, dolar 15,15 seviyesinden 15,66'ya tırmanırken; euro ise 17,15'ten 17,60'lara çıktı. 2021 başında 7,45'teki dolar yüzde 104 arttı. İzmir'in ekonomi kurumları, şaşı baktıkları krizi nihayet gördü.

İzmir'in bir dönem her açıklaması, her sözü, her çağrısı ve verisi Ankara'da yankı bulan; ancak zaman içinde ve Türkiye'nin mevcut konjonktürel şartlarında 'söz dinleyen' ve 'kafa sallayıp' sessiz kalan, dolayısıyla biat eden yapıları haline gelen köklü kuruluşları tepkilerini dile getirmeye başladı.

 

 

İzmir Ticaret Odası, Ege İhracatçı Birlikleri,  geç söyleseler de hiç olmazsa faaliyet alanlarında 'söz söyleme' aşamasına geldiler. 

 

İKİ KOLDAN MESAJ VERME KAYGISI 

 

Egeli İhracatçılar iki koldan mesaj verme kaygısındaydılar.  İlk önce mesaj verme adresi İzmir Gazeteciler Cemiyeti Lokali oldu. 

 

 

 

İGC Başkanı Dilek Gappi ve yönetim kurulu üyeleriyle bir araya gelen Ege İhracatçı Birlikleri (EİB) Başkanı Jak Eskinazi, ekonomik gelişmelerden endişe eden yabancıların yeni yılda siparişlerini azaltabileceğini söyleyerek, ekonomiyle ilgili söylemlere dikkat edilmesini istedi

 


İzmir Gazeteciler Cemiyeti'nin (İGC) Karataş'taki lokalinde hem yeni yönetimi tebrik etti hem de ekonomik gelişmelere değindi.

 

Bu yıl ihracat rekoru kıracaklarını fakat yeni yıldan itibaren sıkıntıların baş gösterebileceğini açıklayan Eskinazi, ekonomideki kuralların standartların dışına çıkmaması gerektiğini kaydetti.
 

 

 

'ÖNCE HUKUK VE GÜVEN'
 

 

Ticarette en önemli unsurun işbirliği yapılan ülkelerdeki hukuk ve güven ortamı olduğunun altını çizen Eskinazi, yabancıların iş gücü ve girdi maliyetlerinin yanı sıra o ülkede kalıcı olmanın da peşinde koştuğunu kaydetti.

 

 

Yabancı yatırımların çok büyük oranda döviz girdisi sağladığını vurgulayan Eskinazi, “Temeli sağlam, kuralları belirlenmiş bir ekonomi politikası ile yatırımcı sayısı artar. Buna karşın yeni bir ekonomi modellerinin deneneceği yönündeki söylemler yatırımcıları korkutup, vazgeçirir. Çünkü yatırımcı risk almayı sevmez. Hele ki, ekonomiden sorumlu isimlerin yapacağı açıklamalarda söylemlerine çok daha fazla dikkat etmesi gerekir aksi takdirde yatırımcıyı da sipariş verecek müşteriyi de tedirgin edersiniz” ifadelerini kullandı.
 

 

'BAŞKA ÜLKELERE KAYIYOR'
 

 

İhracatçıların yılbaşından sonrasına odaklandığını fakat yabancı müşterilerin siparişlerin temini  konusunda endişe yaşadığının altını çizen Eskinazi, “Ocak ayından sonra ihracatçılarımıza verilecek yeni siparişlerin azalma ihtimaliyle sorunlarımız da artabilir. Ne yazık ki, yurt dışındaki alıcılarda (siparişimi zamanında ve eksiksiz alabilir miyim?) tedirginliği var” dedi.

 

 

Yabancıların kendilerine her zaman daha güvenli ortamlar aradığını da sözlerine ekleyen Jak Eskinazi, “Bazı müşterilerimiz ise verdikleri siparişleri hiç alamayacaklarını ve zor durumda kalabileceklerini düşünüyor. Bizler de bu konuda bir sıkıntı yaşamayacakları konusunda kendilerine telkinde bulunuyoruz. Ama buna karşın kimi firmalar siparişlerini bize değil, daha pahalı olmasına karşın başka ülkelere kaydırmaya başladı” diye konuştu.


 

2021 yılının ekonomik değerlendirmesi ve 2022 yılına dair beklentiler, Ege Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliği (EDDMİB) tarafından düzenlenen "EİB Ekonomik Değerlendirme Toplantısı" başlıklı çevrimiçi panelde tartışıldı.

 

 

Türkiye’nin cari açığının kapanmasında en önemli faktörlerden birinin ihracat olduğunu vurgulayan Ege Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Yalçın Ertan,

 

“Ağustos ayından beri cari fazla vermemizin temel sebebi pandemi sürecinde yaşanan durgunluğun ardından küresel düzeyde artan talebe hızlı cevap vererek, yeni pazarlar bularak yakaladığımız rekor satışlar. Ancak şu anda kurun çok fazla dalgalanması bizi tedirgin ediyor. 2 ay öncesine göre belirsizlik artmış durumda. Öngörülebilirlik ihracatçı için çok önemli. İhracatçılarımız krediye ulaşamaz noktaya geldi. Kurun istikrara kavuşması da önemli, önümüzü net görebilmeliyiz. Türkiye’de ekonomik ve sosyal istikrara ihtiyaç var. İthalatın finansmanında soru işaretleri başladı. Yurtdışına yönelik güven tesisinin sağlanması gerekiyor” dedi.

 

 

 

 

ERTAN: 2021'İ, 2,2 MİLYAR DOLAR İHRACAT RAKAMIYLA TAMAMLAMA UMUDUMUZ VAR

 

 

Yalçın Ertan, “EİB’ye üye aktif ihracatçı sayımız 7858 ve EDDMİB’e üye aktif ihracatçı sayımız 1729. 2019 ihracatımız 1 milyar 450 milyon dolar, 2020 yılı ihracatımız 1 milyar 361 milyon dolar, 2021 yılı Kasım ayı sonu itibariyle 2 milyar 13 milyon dolardır. 2021 yılının tamamında 2,2 milyar dolarlık ihracat rakamıyla tamamlayacağımızı umuyorum. EİB olarak yıl sonu ihracatımızın 16,2 milyar dolar olacağını bekliyoruz. Ülkemiz hammadde ve enerji kaynakları açısından zengin olmayan bir ülke. Kömür, cevher, hurda ve doğalgaz gibi ana girdilerde kısıtlı olanaklara sahibiz. Bu sebeple üretim ve ihracatımızın büyük bölümü ithalata dayalı olarak gerçekleştiriyoruz. Artan ihracatla doğru orantılı ithalat da artıyor. İthalatın ihracatın içindeki payını nasıl azaltabiliriz hususunda çalışmamız gerekiyor” dedi. 

 

 

EMİSYON TİCARET SİSTEMİ 

 

 

Kurlardaki oynaklık ve hammadde fiyatlarındaki değişimlerin ihracatçıların önünü görmesini zorlaştıran faktörler arasında olduğuna değinen Ertan,

 

“Diğer yandan AB ve ABD başta olmak üzere bazı ülkeler tarafından uygulanan koruma önlemleri, lojistikteki süregelen sıkıntılar, Avrupa Birliği tarafından Avrupa Yeşil Mutabakatı çerçevesinde başlatılacak olan sınırda karbon vergisi birkaç yıldır önümüze hedefe giden yolda aşmamız gereken engeller olarak çıkıyor. Bu girişimlerden en fazla etkilenen sektörlerin başında da demir çelik sektörümüz geliyor. Dünya genelinde karbon salımını azaltma çabaları firmaları daha kaliteli ancak daha maliyetli hammadde ve yarı mamul kullanmaya ve ileri teknolojik yatırımlar yapmaya yöneltiyor” diye konuştu.

 

Ertan, ihracatçı firmalara ilave karbon vergisi oluşturmaması için ülkemizde bir emisyon ticaret sistemi oluşturulması gerekliliğinin altını çizdi.

 

 

 

 

Dr. Mahfi Eğilmez de, küresel ekonomiye dair değerlendirmelerde bulundu ve 2022’ye dair öngörülerini paylaştı: 

 

“ABD ve AB enflasyon sarmalına girdi. ABD’de yıllık enflasyon yüzde 7’yi zorlamaya başladı. AB’de yüzde 4’leri geçti. 5’lere doğru hızla ilerliyoruz. ABD ve Avrupa parasal sıkılaştırmaya başladı tahvil alımını düşürüyor. Faiz artırımı var, hem de öne çekiyor. İhracatımızı en fazla gerçekleştirdiğimiz yerler bu durumda. Çin’de enflasyon yok ama büyüme düşük. Çin için alışılmamış bir durum. Türkiye ise faizleri düşürüyor, kuru yükseltiyor. Amaç ise ihracatı artırıp ithalatı düşürüp cari açığı düşürmek içerde üretimi teşvik etmek, enflasyonu düşürmek. Bu çok işleyecek bir model değil. Birdenbire üretim yerlileşmiyor. Bir devletin programı orta vadeli programda açıklanır. Üç ay önce açıklanan orta vadeli programda da böyle bir model yoktu. Çin’e benzeme gibi model de açıklanmadı. İhracat artıyor ama dış ticaret hadleri yüzde 74’lere düştü. 100’ün altındaysa daha çok malı daha ucuza, daha az malı daha pahalıya alıyorsunuz demektir. Verimliliğimiz geriliyor. Kurla ihracatı destekliyor gibi gözüküyoruz ama desteklemiyoruz. Malı ucuzlatıyoruz. Sıkıntılı bir dönem bizi bekliyor 2022’de.

 

 

"KUR İSTİKRARI OLMADAN

EKONOMİ YÖNETİLEMEZ"

 

 

Prof. Dr. Işın Çelebi ise, global bir enflasyon krizi yaşanacağını, enerji girdilerinde astronomik artışlar ve tedarikte ciddi kırılmaların ve aksamaların olduğuna dikkat çekti: 

 

 

“Dünya bir değişimin içinde. Türkiye de bundan etkileniyor. Ülkemizde ciddi bir güven bunalımı var. Kuru istikrara kavuşturacak bir çalışmaya, projeye ve programa ihtiyaç var. Aşırı kur dalgalanmasının olduğu ülkede yabancı yatırımcı yatırım yapmaz. Piyasada istikrar yok, öngörülebilirlik yok. 1 Ocak 2021’den düne kadar olan dolardaki devalüasyon yüzde 95’in üzerine çıktı. Son bir ayda olan devalüasyon yüzde 47’nin üzerinde. Bu kuru istikrara kavuşturmadan ekonomiyi yönetmek mümkün değil. Dün aldığınız teklifle bugün aldığınız teklifi kur değişikliği etkiliyor. Kur bütün sanayiciyi etkiliyor. Kurun stabil hale gelmesi gerekiyor. Yepyeni bir anlayış ve yeni bir ekonomik modele ihtiyaç var.” 

 

 

"TÜRKİYE'NİN MODELİ,  AB’NİN YOLUDUR"

 

 

Çelebi, çözümü şöyle önerdi:  "Teknoloji ihracatının gelişmesi gerekiyor. Katma değerli ihracat yüzde 15 olması gerekirken yüzde 3’ten 2’ye düştü. Bunu artırmanın yolu AB projelerini uygulamaktan geçiyor. Türkiye’nin modeli AB’nin yoludur. AB normlarına uygun şartların yerine getirilmesi gerekiyor. İhracatçılarımız ticari bankalar ve Türk Eximbank’tan kredi bulmakta zorlanmaya başladı. Eximbank’ın 500 milyon dolar sermayesi var. Krizi yönetirken ihracatın ithalatı karşılama oranını birebir hale getirmemiz lazım ki ithalattan kaynaklanacak enflasyonist baskılar ve fiyat artışları kompanse edilebilsin.”

 

 

 

DERNEK AÇIKLAMASI: "ÜZÜLEREK TESPİT ETMİŞ BULUNMAKTAYIZ Kİ"

 

 

İzmir Ticaret Odası Meclis Üyeleri Derneği de, ülkeye fayda sağlamayan ekonomik modelden vazgeçilerek, gerçekçi politikalara dönülmesi gerektiğini duyurdu. 

 

 

İzmir Ticaret Odası meclis üyelerini bünyesinde barındıran dernek yaptığı açıklamada şu görüşlere yer verdi:

 

 

'İZTOMÜD İÇİN ÜLKENİN ÇIKARLARI HER TÜRLÜ SİYASETİN ÜSTÜNDE'

 

 

“Üzülerek tespit etmiş bulunmaktayız ki, 2022 yılı 2021 yılından daha sıkıntılı geçecek. Uygulanmaya çalışılan düşük faiz, yüksek kur sisteminin sürdürülebilir bir ekonomik program olmadığı görüldü. Denenen ekonomik program dünyanın bütün ülkelerinin uyguladığı politikanın tamamının aksine bir uygulama. Rakamsal verilerin de şeffaf olmadığı bir gerçek. Önümüzde nasıl bir tablo var onu da tam göremiyoruz.  İZTOMÜD için ülkenin çıkarları her türlü siyasetin üstündedir. Ancak uygulanan ekonomik politikanın olumlu sonuçlar yaratması mümkün görülmemektedir. Yapılan faiz indirimleri kredi faizlerine yansımamaktadır. Döviz yükselmesi sonucunu doğuran bu durum maliyet ve fiyat artışı olarak piyasaya yansımaktadır. Bu nedenle  ekonominin kurallarının ivedilikle uygulanmasından başka bir çıkış yolu yoktur.”

 

 

 

 

İZSİAD'IN ACİL ÖNLEM ÇAĞRISI

 

 

İzmir Sanayici ve İş İnsanları Derneği (İZSİAD) ise yazılı açıklamasında, Türkiye’de son yıllarda uygulanan faizin indirilmesi üzerine yoğunlaşan ekonomi politikalarının geldiği noktada aşırı değer kaybeden Türk lirasının, piyasalardaki tüm dengeleri alt üst etmiş durumda olduğunu duyurdu. İZSİAD açıklamasında, şu ifadeler yer aldı: 

 

 

"Yükselen enflasyona rağmen faiz indiriminde ısrar edilmesi her seferinde döviz kurlarının öngörülemez bir noktaya gelmesini, TL’nin aşırı değersizleşmesini sağladı. Döviz kurlarındaki hızlı artış üretim maliyetlerini artırırken, enflasyonu körüklüyor. Dövize Merkez Bankası’nın negatif net rezervlerine rağmen müdahale etmesi de ne yazık ki bir sonuç vermiyor. Biz iş insanları olarak şeffaf, öngörülebilir, güveni sağlayan bir ekonomi yönetimi istiyoruz. Ülkemizi yönetenlerin ekonomi bilimine uygun gerçekçi kararlar ile ekonomiye yön vermesini arzu ediyoruz.  Türkiye’nin içine girdiği bu ekonomik türbülanstan bir an önce kurtulması ve toplumdaki tüm kesimlerin bu ortamdan çok daha fazla olumsuz etkilenmemesi için acil olarak önlemlerin alınmasını bekliyoruz. "

 

 

 

 

EGİAD (Ege Genç  İş İnsanları Derneği) de, "içinde bulunduğumuz öngörülemez ekonomik yapı, uzun sürede toparlanamayacak derecede güven kaybına yol açan bir ortam yaratmaktadır" diyerek durum tespiti yaptı. EGİAD yazılı açıklamasında şu ifadelere yer verildi:

 

"Kurun yukarı yönlü ve hızla dalgalanması üretim ve ticareti derinden etkilemekte, hatta durma noktasına getirmektedir. Türk Lirasının önlenemez değer kaybı tüm kesimlere ağır reçeteler doğurmaktadır. Bilimin ışığında, rasyonel politikalara geçilmeli, toplumu umutsuzluğa ve mutsuzluğa sürükleyen politikalardan vazgeçilmelidir. Enflasyon ve yüksek kur sarmalında boğuşan piyasa koşulları içinde rezervlerimiz daha da negatif etkilenmekte ve üstelik yapılan kur müdahalesi de anlık etki yaratmakta, Türk Lirasının değerinin düşmesine engel olamamaktadır. Ülke kaynaklarımızın bilime, bilgiye, değer yaratan adımlara, inovatif üretime, sosyal kalkınma ve refah sağlayacak politikalara yönlendirilmesi en büyük dileğimizdir."

 

 

BASİFED BAŞKANI KASALI:

ÜÇ HANELİ ENFLASYON KAPIDA

 

 

 

 

BASİFED Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Kasalı da, bu gidişle “3 haneli enflasyonu yaşama" ihtimaline vurgu yaptı.

 

Kasalı, şöyle devam etti:  

 

"Ekonomideki sorunlar sadece faiz ve kur ile çözülecek gibi gözükmüyor.  Sorunlarımız çok daha karmaşık. TÜİK verilerine göre yüzde 20 seviyelerinde açıklanan enflasyon rakamlarına rağmen asgari ücretin yüzde 50 gibi yüksek bir oranda belirlenmesine bağlı olarak özel sektörde de maaş zamlarının bu oran üzerinden yapılmasına neden olacak. Bu da  enflasyonu tetikleyecek. Şu anda artıştan mutlu gibi gözüken çalışanlar sonradan karşılaşacakları enflasyon ile bu artışın kısa sürede eridiğini görecekler. Sanayicinin de üretim maliyetleri artacağı için bu durum enflasyonda çarpan etkisi yaratacak. Ne yazık ki Türkiye bir sarmala girdi. 3 haneli enflasyonu yaşayacağız gibi görünüyor."

 

 

 

 

“GÜVEN YARATACAK 

İSTİKRARLI POLİTİKALAR ŞART"

 

Ege Finans Derneği Başkanı Osman Cengiz de şu değerlendirmeyi yaptı: "Asgari ücrete yapılan yüzde 50.5 artış yüksek görünse de burada orandan çok paranın satın alma gücünün önemi var. Son dönemdeki maliyet artışları ve üretici enflasyonundaki yüksek artış önümüzdeki 1-3 ay içinde tüketiciye yansıyacak görünüyor. Yatırım, istihdam, üretim için ihtiyaç duyduğumuz sermayeyi ülkeye getirecek güven yaratacak istikrarlı politikalar ile faiz, döviz ve enflasyonu kontrol altında tutabilirsek paranın satın alma gücünü korumuş oluruz."

 

  

 

TORBALI TİCARET ODASI:

TİCARETİN KURALLARI BOZULUYOR

 

 

Döviz piyasalarında yaşanan aşırı dalgalanma ve Türk Lirasının yaşadığı kayıp üzerine Torbalı Ticaret Odası’ndan bir açıklama geldi. Yönetim Kurulu Başkanı Abdulvahap Olgun imzalı yayınlanan açıklamada tüccar, esnaf ve sanayicinin yaşadığı tedirginliğe ilgi çekip tedbir alınması çağrısında bulunuldu.

 

Olgun’un yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verildi:

 

“Son dönemde piyasalardaki öngörülmez hareketlilik ve döviz kurlarındaki aşırı dalgalanmalar sanayici, tüccar ve esnafımızı ciddi derecede tedirgin etmektedir.

 

Türk lirasının, yabancı para birimleri karşısında aşırı değer kaybetmesi sonucu işletmelerimizin üretim yapma kabiliyeti ciddi şekilde sekteye uğramıştır. Uygulanan faiz indirimleri sahaya yansımadığı gibi ekonomimizde tamiri zor sonuçlar doğurmuştur.

 

Faiz, kur ve enflasyon sarmalı iş dünyamızın karşısına ağır bir fatura olarak yansımıştır. Maliyetlerdeki artış, ticaretin kurallarını bozmuş, her kesimde ciddi bir mutsuzluk ve umutsuzluk yaratmıştır.

 

Piyasaların ivedilikle istikrara kavuşmasını sağlayacak acil önlemler alınması ve öngörülebilirliğin temin edilmesi temsil ettiğimiz kesimin en büyük beklentisidir.”

 

 

 

 

 

 

 

  


19.12.2021 15:53:47