Avrupa Türkiye Sosyal Demokrat Hareketi'nden CHP'ye yönelik çağrılara bir yenisi daha eklendi. Açıklamada CHP'ye yönelik uyarılar dikkati çekiyor
Avrupa Türkiye Sosyal Demokrat Hareketi'nden CHP'ye yönelik çağrıların 5'incisi açıklandı. Hollanda,Almanya, İsviçre,Norveç, İsveç, Fransa Grup Başkanı Cezmi Doğaner imasıyla yapılan açıklamada dikkat çekici detaylar göze çarpıyor. 1980 Askeri darbe döneminde Türkiye Avrupa Konseyi ilişkilerinde yaşanan krizi hatırlatan Doğaner Bülent Ecevit'le birlikte o krizin önüne geçebilmek için verdikleri özel çabaya da dikkat çekiyor.
İşte Cezmi Doğaner'in imzasıyla yapılan Avrupa Türkiye Sosyal Demokrat Hareketi'nin basın açıklamasının tam metni.
AVRUPA TÜRKİYE SOSYAL- DEMOKRAT HAREKETİ
CHP ve tarihine ışık tutanlar?
Tarihi bir anıyı hatırlatmak istiyorum.
Dönem:12 Eylül 1980 Askeri cunta yönetimi dönemi; CHP ve Genel Başkanı Ecevit üzerinde ağır baskılar var. Avrupa Konseyi toplantılarına gelen CHP milletvekilleri askerî cuntaya karşı kesin tavır almaktan çekiniyorlar.
Avrupa Konseyi'ne Hollanda, İsveç, Danimarka ve Norveç ortak bir önerge verdiler ve Türkiye'nin Konsey'den ihraç edilmesini istediler.
Avrupa Konseyi, Türkiye raportörü Hollandalı Sosyal Demokrat H. van den Berg idi. Ecevit acilen görüşmemi istedi ve ben de Ecevit'in sözlü mesajını ilettim.
Görüşmemizde,H. van den Berg: "Ecevit cuntaya karşı mücadele ediyor ama Milletvekilleri sessiz kalmayı tercih ediyor; biz de kuşkuya düşüyoruz" dedi. Ben de "Türkiye'ye gideceğim ve Ecevit'e sizin kuşkularınızı anlatacağım" dedim.
ECEVİT BANA 3 ŞEY SÖYLEDİ
Ecevit'i 1982 yılı Temmuz ayında evinde ziyaret ettim. Görüşmelerimi ve izlenimlerimi söyledim. Ecevit, üç şey söyledi:
"1.Türkiye Avrupa Konseyi'nde üye olarak kalmalı ve Avrupa ile bağlarımız kesinlikle koparılmamalı.
2. Avrupalı Sosyal Demokrat Partilerle ve Sosyalist Enternasyonal ile daha sıkı işbirliği içinde olunmalı.
3. Gelecek ay bu konuları, görüşlerimizi en iyi anlatabilecek ve İngilizcesi de çok iyi olan Milletvekilimiz Engin Ünsal'ın Avrupa ülkelerine gitmesini sağlayacağım. Sizler de bulunduğunuz ülkelerde Sosyal Demokrat Parti ve sendika Başkanlarından randevu alırsınız."
Sayın Engin Ünsal, Avrupa'da iki ay süren ve İsveç, Danimarka, İngiltere, Fransa,Hollanda ve Almanya'yı kapsayan bir gezi yaptı. Başta Olaf Palme, Willy Brandt olmak üzere Sosyal- Demokrat liderler ve sendika başkanları ile görüştü.
Bu sayede Ecevit, Avrupa ülkelerinin Türkiye ile olan ilişkilerinin kopmamasını ve devamını sağladı. Bizler, o yasakları tanımadık ve Ecevit hapiste olduğu zamanlarda da Rahşan Ecevit ve Engin Ünsal aracılığıyla iletişim çok sağlıklı bir şekilde yürütüldü.
12 Eylül Faşist Cunta darbesiyle kapatılan CHP ve yasaklı duruma getirilmiş parti yöneticileri ile dayanışma içinde bulunduk. Bu yöneticilerin ve başta Ecevit'in Türkiye'de demeçlerine, yargıdaki savunmalarına bile sansür uygulanırken Avrupa'da bulunan Sosyal- Demokrat örgütler ve yöneticileri, görev bilinciyle tüm demeçleri ve savunmaları birkaç dilde Avrupa kamuoyuna duyurmuş, zamanın Avrupalı bütün Sosyal-Demokrat parti lider ve yöneticileriyle dayanışmasını sağlamıştır.
Şu hususları dikkate almalıyız.
Türkiye AB'ye aday bir ülkedir. Bunun yanı sıra başta Avrupa Konseyi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi vb. AB kurumlarının da üyesidir.
Öte yandan, Avrupa Konseyi' nin tüm üyeleri bağlayan birtakım ilkeleri, kuralları vardır. Bu ilkelere ve kurallara uymak ve bağlı kalmak aday adayı ülkeleri de kapsar. Bu ilke ve kurallar arasında Batılı anlamıyla "demokrasi"nin tüm gereklerine uymak yükümlülüğü yer alır; "kişi özgürlüğü, siyasal özgürlük ve hukukun üstünlüğü" ilkeleri başta gelir.
Bu gibi ilkelere, kurallara, yükümlülüklere uymayan üye devletlerin Avrupa kurumlarında temsil hakkından yoksun bırakılması, hattâ üyelikten kesin çıkarılması da,AB Statüsünde yer alır.
HİÇ KİMSE ZORLA İMZALATMADI
AB'ye üye olmak için başvuran ve AB kurumlarına üye ülke Türkiye'ye bu ilkelere ve kurallara uyacağını ve yükümlülüklerini yerine getireceğini hiç kimse zorla imzalattırmamıştır.
Türkiye açısından önemli bir konu da: Avrupa'da yaşayan altı milyon civarında vatandaşımızın durumudur. Unutmayalım ki AB üyesi yedi ülkeden fazla nüfusumuz var. Danimarka, Finlandiya ve Slovakya'nın nüfusuna eşit.
Bunca vatandaşımızın Avrupa da yaşamaları Türkiye'nin AB ile ilişkileri bakımından can alıcı önemde bir durum. Yaşadığımız çağdaş dünyada hukuksal açıdan insanlarımızın sahip oldukları hakların korunması ve güvence altında olması,Türkiye'nin Avrupa ülkeleri ile ilişkileri açısından da önemli.
Biz,Avrupa'da yaşayan Türkler olarak, Türkiye'nin AB'ye üyesi olmasını destekliyoruz. Aksi halde, Türkiye , Ortadoğu çöllerine savrulacak bir duruma gelecek.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve yönetimi Avrupa ile ilişkileri askıya almak yolunda "düşük profilli" bir ilişki yürütüyor. Türkiye, Orta Doğu İslam ülkelerine benzemek için hızla demokrasiden uzaklaşmakta.
O kadar ki son zamanlarda çıkarılan bazı yasalar, Avrupa'da sadece Sosyal Demokrat çevrelerde değil tutucu çevrelerde bile Türkiye nereye gidiyor? Türkiye demokrasiden iyice uzaklaşıyor gibi bir kuşku uyandırmaya başlamıştır.
Buna karşılık, CHP, Irak Savaşı nedeniyle sergilediği, savaşa karşı ödünsüz ve kararlı barış politikası ile başta Avrupa olmak üzere dünya kamuoyunca yakından izlenmiş ve savaşa karşı olanların da, olmayanların da takdir ve güvenini kazanmış bir partidir.
Bununla birlikte, CHP'nin son yıllarda izlediği politikalarla Avrupa ve Dünya solu ile ilişkileri askıya alındı. Dahası ülkelerle ilişkileri kopma noktasına geldi.
Batıyla kurumsal ilişkilerimiz bir kere kopacak olursa bu ilişkilerin -ileride CHP iktidara gelse, Türkiye demokrasiye dönse bile- yeniden kurulması çok zor olabilir.
ZARARI SADECE KILIÇDAROĞLU'NA DEĞİL
"Yanlışlar sadece Kılıçdaroğlu'na zarar verse önemli değil; CHP'ye ve Türkiye'ye zarar veriyor, CHP kan kaybediyor. Tayyip Erdoğan'ın önündeki diktatörleşme yolu da iyice açılıyor."
CHP'nin,
Çağdaş hukuk devletini oluşturan ilkeleri:
1) Demokratik parlamanter yönetim;
2) Yargının bağımsızlığı;
3) Yasama ve Yürütme'nin yargısal denetimi;
4) İnsan hak ve özgürlüklerinin güvence altına alınması;
5) Devletin yalnız siyasal değil, aynı zamanda sosyal nitelikte olması, yani tüm vatandaşlarının ekonomik ve sosyal durumlarının ve geleceklerinin güvenceye bağlanması;
6) Bütün bunların kâğıt üzerinde kalmayıp hakça uygulanması.
7 ) Bireylerin siyasi, ekonomik, inanç ve kültürel özgürlüklerini yaşadığı ve hukuk devletinin yerleştiği tam demokrasi anlayışı
şeklinde özetlenebilecek ilkeleri CHP'nin de kararlılıkla savunması parti tavır içinde olmuş, ulusal birlik ve bütünlük ile siyasal ve sosyal demokrasi arasında bir türlü dengeyi tutturamamıştır. Oysa Avrupa Birliği ülkelerinin fiilen uygulayageldiği birçok yaklaşım CHP'ye de örnek olacak değerdedir.
Türkiye,ne yazık ki AKP'nin elinde her geçen gün Ortadoğu Bataklığı'na batmakta,Avrupa'dan ve dolayısıyla çağdaş uygarlık ilkeleri ve kurallarından uzaklaşmaktadır. CHP'nin buna direnmesi, Türkiye'nin bağımsızlık, birlik ve bütünlüğünü savunmak görevini de güçlendirecektir.
Türkiye'nin Avrupalı samimi sosyal-demokrat dostlarını da rahatlatacaktır.
Cezmi Doğaner (Hollanda,Almanya, İsviçre,Norveç, İsveç, Fransa)
Grup Başkanı
Sosyalist Enternasyonal in Türkiye de yapilan toplantısını unutmusa benziyorsunuz, CHP hariç tum partiler Suriye ye müdahale ve işgali savunmacılar mi ? Kaddafi nin linç edilmesini libya nin parçalanmasını kimler savundu ve uyguladı ? Suriye de terör örgütlerine kim destek veriyor ? Chp mi AB ülkeleri mi ?
evet partim şimdiye kadar yarın çok geç olabılir diye hep yazdım,vatandaş olarak,geç kalınmasın sokaklara çıkılmalı ,hakikten yarın geç olacak!!!!!