MHP Buca Eski İlçe Başkanı Ali Karakuş'a, Ülkücülerin referanduma yönelik düşüncelerini sorduk. Ömrünü ülkücülerin davasına adamış MHP Üst Kurultay Delegesi olan tecrübeli siyasetçiden, mesaj dolu açıklamalar geldi
Türkiye günlerdir nefesini tutmuş Meclis'ten çıkacak kararı bekliyor. 'Cumhurbaşkanlığı' sistemi olarak adlandırılan değişimde kilit parti ise kuşkusuz MHP. Genel Başkan Devlet Bahçeli'nin çağrısı üzerine gündeme gelen Anayasa değişikliğinin refranduma gidebilmesi için MHP'nin evet oyu hayati önem taşıyor. Tüm siyasi yaşamını ülkücü harekete ve bir anlamda MHP'ye adamış olanlar arasında derin bir referendum çatlağı oluşmuş durumda. MHP Buca eski İlçe Başkanı ve Üst Kurultay Delegesi Ali Karakuş'la siyasetin ana gündem maddesini değerlendirme fırsatı bulduk. Gazeteci arkadaşım Zafer Kaplansoy'la birlikte hem zevkli hem de mesaj dolu bir röportaj çıktı ortaya.
İşte hem Devlet Bahçeli'ye hem de başta Meral Akşener ve Sinan Oğan olmak üzere parti içi muhaliflere yönelik net mesajların da olduğu Ali Karakuş röportajı.
TEMENNİM GEÇMEMESİ YÖNÜNDE
Dava arkadaşlarımızla istişare ettiğimizde de hemen hemen görüşlerimiz aynı doğrultuda. Referandum kararının Meclis'ten geçmemesini umuyoruz. Bunu da ümit ediyorum. MHP milletvekillerinin buna teveccüh göstermeyeceğini, çünkü ülkeye ve MHP'ye zarar verecek bir yaklaşıma onların katkısının olmayacağını düşünüyorum. Ama velev ki, Genel Başkan Bahçeli 'benim bir tane oyum var, onu da evet vereceğim' diye söyledi, o beyanından sonra Ülkücüler içinde bir ikilem oluştu. Kısmen azınlık da olsa evet diyenler de var.
YÜZDE 90 HAYIR DİYOR
Yüzde 10'luk bir kesim evet diyor ama ülkücülerin yüzde 90'ı hayır diyor. Bu rakamlar benim etrafımdaki ülküdaşlarımla yaptığım sohbetlerden çıkardığım tablo. 10 kişiden 1 tanesinin bile evet dediğine doğru dürüst rastlamadım ama yüzde 10'luk bir kesim evet der diye tahmin ediyorum.
SEÇMEN HESAP SORUYOR
30 yıldır siyasetin içindeyim. MHP'li olmayıp da bize oy verenler de hesap soruyor. Sen diyor, seçimden önce geldin bize 'Başkanlığa hayır' dedin. 'Başkanlığın Türkiye'nin bölünmesinin bir önceki adımı olduğunu söyledin. Evet bunları söyledik. İnkar etmiyorum. Son seçimde ilçe başkanıydım Buca'da. AKP'ye oy verirseniz ülkeyi bölersiniz dedim. Bunu niye söyledik? Genel Başkanımız bunu söylediği için söyledik. Ben siyaset yaptığım sürece hep Genel Başkanımın ayak izine bastım. O Başkanlığa karşıydı. Sorduk, parlamenter sistemi benimsiyordu. Biz de bunları söyledik vatandaşlara. Genel Başkan ne dediyse biz onu söyledik. Şimdi vatandaş bana diyor ki, 'sen bana şurda, sen bana burda bizi bu konuda ikna ettin. Başkanlığın tehlikeli olduğuna ikna ettin. Şimdi siz Başkanlığa evet oyu veriyorsunuz, benim oyum ne olacak diyor? Bana hesap soruyor seçmen. Haklı da. Birşey diyemiyorum. Ne diyebilirsin? Sen bangır bangır meydanlara çıkıp 'bunlar yarın başkanlık sistemini getirecek. AKP'ye evet derseniz Başkanlık sistemine evet demiş olursunuz. Başkanlık sistemine evet demek Türkiye'nin bölünmesine evet demektir, onay vermektir demişiz.
NE DEĞİŞTİ KARDEŞİM?
Şimdi vatandaş bana diyor ki, 'ne değişti kardeşim?' Başkanlık sisteminde iyi bir şeyler var da bize niye anlatmadınız? Neden benin oyumu aldın da şimdi evet oyu veriyorsunuz? Birisi çıksın bize izah etsin diyor. Hal böyleyken biz vatandaşa verdiğimiz sözün arkasındayız. Başkanlık sistemine hayır diyoruz. Sebebi de, benim için önce ülkenin menfaati, sonra davamın ve Milliyetçi Hareket Partimin menfaati. Ne diyordu Genel Başkanımız. Önce ülkem, sonra partim,sonra da ben. Böyle diyordu de mi?
BEN GENEL BAŞKANIMI ÇOK SEVİYORUM AMA !
Ben Genel Başkanımı çok seviyorum. Ama ben ülkemi ve davamı Genel Başkandan daha çok seviyorum. O evet diyorsa bile ben evet demek zorunda değilim. Çünkü şuna inanıyorum ki Milliyetçi Hareket Partisi Başkanlık sisteminde bugünkü siyasi konjontürde istediği yeri bulamayacak. İktidar ortağı olamayacak, iktidar olamayacak. Düne kadar yedi sülalesinden hesap sormazsk namerdiz diyorduk. Genel Başkanımız öyle dediği için. Biz de dedik. Yedi sülalesinden hesap soracağız dedik. Ya şimdi ? Bırak yedi sülalesinden hesap sormayı, yedi sülalesini korumaya alıyoruz. Bir adamın yedi sülalesini korumaya alıyoruz. Bir kişinin egosuna hem davamızı hem de ülkemizi ateşin içine atıyoruz. Bir de şunu söylemem lazım. Başkanlık sistemi ülkemizde konuşulabilirdi. Türkiye çok büyük badire atlattı 15 Temmuzla birlikte. AKP'nin 12 yıl birlikte olduğu, seviştiği,ne istediyse verdiği, kamu kurumlarında hep kadro verdiği, soruların çalınmasına müsade ettiği, göz yumduğu, dünün cemaati bugünün FETÖ'süne aldandı. AKP tabanında birçok kişi İŞİD'e dua ediyordu. İŞİD Allah'ın ordusudur diyorlardı. Bugün İŞİD bizim canımızı alıyor. Düne kadar PKK'yla çözüm süreci diye masaya oturuluyordu, özel toplantılar yapılıyordu. Dağdan inip yol kesen teröristlere müdahale edilmiyordu. Bunlara korkunç bir şekilde müsamaha gösteriliyordu. Şimdi hepsi birden bire tekrar terör örgütü oldu. Biz yıllar önce dedik ki terörle mücadele edilir, müzakere edilmez. Teröristle masaya oturan devlet büyük devlet olamaz. Büyük devlet olgusunu yitirir.
HAKLININ HAKKI VERİLİR, BAŞ KALDIRANIN İSE..
Haklının hakkı verilir, baş kaldıranın başı alınır. Ancak öyle devlet olunur. Devlet budur. Kim haklıysa hakkını vereceksin sonuna kadar. Ülkede yaşayan herkese eşit davranacaksın. Ama baş kaldıran kim olursa da kellesini alacaksın. Gerekli cezaya çarptıracaksın. Öbür türlü devlet olamazsın. PKK'ya aldanan, PYD'ye aldanan, İŞİD'e aldanan, ABD'ye aldanan, Almanya'ya aldanan,Rusya'ya aldanan, FETÖ'ye aldanan bir hükümet bugün benim için ne yaparsa yapsın ben tersini yaparsam bu ülkenin menfaatinedir diyorum. Eğer bunlar Başkanlık diyorsa ben başkanlığa hayır diyorum.
ÜLKÜCÜLER İKİYE BÖLÜNMÜŞ DURUMDA
Bugün MHP üzülerek söylüyorum, bir başkanlık isteği yüzünden ülkücüler ikiye bölünmüş durumda. Bizim bu yaraları sarmamız lazım. Bu ülkenin birliğini beraberliğini sağlamamız lazım. Bu konjoktörde 15 Temmuz'u yaşamışız. Bugün Cumhurbaşkanımızın yapması gereken tek şey ne biliyor musun ? Hemen Kürdünü, Alevisini, sünnisini, sağcısını, solcusunu, demokratını,antidemokratını hepsini bir bütün birarada tutacak söylemlerle bu ülkeyi bir arada tutması lazım. Bütün etrafımız düşmanla sarılı. NATO ülkeleri bile bize düşman. Bizim yapmamız gereken, devletin yapması gereken şuanda başkanlık sistemini bırakıp ülkeyi huzura, düzene kavuşturmak olmalıdır. Daha uygun bir zamanda Meclise getirilir, Başkanlık sistemi tartışılır. Gerekirse referanduma götürülür. Çoğunluk kabul ederse başkanlık sistemine geçilir. Demokrasi budur. OHAL devam ederken, ülkenin rejim değişikliğine gitmesi doğru değil. Çünkü insanların üzerinde bir baskı var.
ERKEN SEÇİM MHP İÇİN FACİA OLUR
Bugünkü siyasi ortamda bir erken seçim Miliyetçi Hareket Partisi için facia olur. Ama, bir çıkış noktamız var. Hani, tünelden önce son çıkış diyor ya ! Tünele girmeden önce son çıkıç ne biliyor musunuz ? İkinci oylamada Genel Başkan bizim milletvekillerine baskı yapmayıp sadece kendi oyunu evet olarak verirse diğer vekilleri de rahat bırakırsa ben inanıyorum ki MHP'li vekillerin yüzde 99'u hayır oyu verecektir. Eğer hayır verirlerse, sonra da Genel Başkan çıkıp sayın cumhurbaşkanımıza şöyle seslenirse 'ey sayın cumhurbaşkanı biz elimizden geldiği kadar destek verdik, tartışmalara son vermek için bunu meclise getirdik ama meclisten geçmedi. Artık anayasal çizgine dön. Sadece cumhurbaşkanlığı yap. Yürütmeye karışma. Başkomutanlık vasfını koru. Ülkenin her insanına eşit ol.
Partili cumhurbaşkanı olmaz. Cumhurbaşkanı cumhurun başıdır, halkın başıdır, herkesi kucaklayandır. Siyasi bir cumhurbaşkanı olamaz. Olması bir faciadır. Ayrımcılıktır. İnsanların bir çoğunu ötekileştirmedir. Benim sonuna kadar bir umudum var. Genel Başkanım en sonki turda bunu yapacağını ümit ediyorum.
BAHÇELİ'NİN ELİNİ AYAĞINI ÖPERİM !
Yaparsa ben o genel başkanın elini ayağını öperim. Onun dediği çizgiden dışarı çıkmam. Ona olan inancımı bütünlerim. Hiçbir şekilde şu görevim olsun,bu görevim olsun demeden, bir ülkücü nefer olarak ömrümü yoluna feda ederim. Yeter ki tünele girmeden şu son çıkış yapsın. Ülkücü hareketi ve ülkeyi refaha ulaştırsın.
MUHALEFET NE YAPSIN ?
Sinan Oğan'a ve Meral Akşener'e mesajı şu. Eğer Devlet Bahçeli tünelden önceki son çıkışı yaparsa, hem ülkeyi hem de MHP'yi rahatlatacak hamleyi yaparsa, cumhurbaşkanına da anayasal çizgine geç yürütmeye karışma mesajı verirse Başbakan başbakanlığını sen de cumhurbaşkanlığını yap derse ben Meral Akşener'e, Sinan Oğan'a, Ümit Özdağ'a, Koray Aydın'a ve Süleyman Servet Sazak'a kardeşleri olarak tavsiyem şudur; gidin Genel Başkanla görüşün MHP'nin çıkarları konusunda ne gerekirse yapmaya hazırız deyin ermine girin daha sonra kurultayda aday olacaksanız da aday olun. Ama şu süreçte MHP'yi bölmeyin diye tavsiye ederim.Çünkü doğru bir hamle, doğru bir çıkış yapan liderin arkasında durmak bizim için kaçınılmazdır. Tam tersi olursa,Genel Başkanı ve MHP evet'de ısrar ederse işte o zaman ülkücüleri için tünelden sonra bir kurtuluş için ülküsünü ve ülkesini kurtarmak için bir mücadele başlar. Bu mücadeleyi başlatmak gerekir.Bunu yapmak da o zaman muhalefet olan Meral Akşener, Sinan Oğan, Ümit Özdağ, Koray Aydın ve Süleyman Servet Sazak'a düşer. Bu sefer de onları beşi bir araya gelecek ülkücü hareketi düşmüş olduğu bunalımdan nasıl çıkaracağını ortak akılla bulacaklar. Ülkücü hareket olmadan bu ülke doğru yerde olmaz. Ülkücüler bu ülkenin omurgasıdır. Milli duruşudur. Milli refleksidir. Ülkücüyü nötrleştirmek, ülkücüyü yok saymak, bu ülkeye yapılmış en büyük günahtır, en büyük kötülüktür.
Aklın yolu birdir.T.C nin yok edilmesine HAYİR.
Düşün celerime tercüman olduğun için teşekkürler
Adamsın Ali gibi