GÜNDEMHaber Girişi : 11 Ocak 2020 12:00

Başkanımın Sarayları

Başkanımın Sarayları

Başkanımın Sarayları

Şu muhalefet var ya, hiç boş durmuyor vallahi! Yok, başkanımın saray giderleri şöyleymiş de, yok on üç uçağı, üç helikopteri varmış da, yok emrinde üç yüzden fazla makam aracı varmış da... Eh, yakışmıyor mu canım! Dünya lideri, diye boşuna mı dedik? Boşuna mı teslim ettik hazinenin, memleketin anahtarını? Hayır, tasarruf edip de paraları öbür dünyaya götürmüş var mı? Çalışacak yiyecek, yiyecek çalışacak elbette...

Para dedim de aklıma geldi; çatı akıyor, diye haber gönderdim ev sahibine, her ay kira diye erkenden damlamasını biliyor, bir usta bulsun da kırık kiremitleri değiştirtiversin, diye güzelce tembihledim emlakçiye. Utanmaz adam, vermiş veriştirmiş arkamdan. İşsiz güçsüz adammışım, bir gün çıkıp kendim tamir edebilirmişim, hem o kiremitlerin kullanım hatasından kırılmadığını nereden bilecekmiş! Tabii ya, dedim emlakçiye, boş zamanlarımda çatıya çıkıp bir o yana, bir bu yana koşuyorum ben, hatta bazen hanımımla çıkıp göbek atıyoruz çatıda! Sevinecek konu çok tabii memlekette...

Aslında çok... Dünya liderimin, Marmaris’teki yazlık sarayı bitmek üzereymiş. Çevredeki kamulaştırmalar hızla sürerken, Okluk, Pulak, Sazanlı, Değirmenbükü ve İngiliz koyları, güvenlik için turizme kapatılmış. Elbette kapatılacak! Ne demişler, su uyur düşman uyumaz! Hele karşılarındaki dünyayı titreten, dirayetli, kuvvetli bir lider olunca önlemler kaçınılmaz oluyor. Gel de bunları muhalefete anlat! Tutturmuşlar bir tasarruf da tasarruf! Hayır, aç mezarı var mı dünyada! Aydan aya aldığımız sosyal yardım yetiyor da artıyor bile. Ne diyor başkanım, azdan az gider, çoktan çok...

Üç aydır kira vermiyormuşum, hangi yüzle çatıda tamirat istiyormuşum, apartman aidatını bile kendisi ödüyormuş, beğenmiyorsam evi derhal boşaltmalıymışım! Kahkahalarla gülüverdim emlakçiye. Söyle ona, küçük hesaplarla kafa yormasın, dedim, memleketin daha ciddi sorunları var bu günlerde, hiç televizyon bakmıyor mu, başkanımdan ders almıyor mu, diye söylendim. Para dediğin ne ki, dedim emlakçiye, bana baksın söz gelimi, bakkalmış, manavmış düşünüyor muyum hiç! Başkanım olmasa üçüncü dünya savaşı çıkacak, uluslar birbirine girecek, haberi yok mu onun, dedim, kaynayan Ortadoğu’yu, hop oturup hop kalkan Amerika’yı, Rusya’yı görmüyor mu, diye haykırdım.

Hop oturup hop kalkma, deyince bakın ne geldi aklıma. Ahlat’tan güzel haberler gelince muhalefet ne yapacağını şaşırmış. Onca krize rağmen yeni saray da nerden çıkmışmış, tasarruf etsek, yatırım yapsak, fabrikalar kursak olmaz mıymış, tüyü bitmedik yetimin hakkı çarçur ediliyormuş... İçimden kıkır kıkır gülmek geliyor bunlara! Başkanım çıkıp, bizde kriz mıriz yok, bunların hepsi manipülasyon, demedi mi? Yahu, ne istiyorsunuz adamdan, gurur duysanıza yapılan yatırımlarla! Ankara’ya kapanıp kalmayacak, yeri geldiğinde Marmaris’e, yeri geldiğinde Bitlis’e gidip yine de çalışmasına devam edecek, itibardan tasarruf olmaz, desenize!

Tasarruf etsin, sosyal yardımları biriktirsin, kiralarımı ödesin, diyormuş ev sahibi... Hangi paradan tasarruf edeceğim beyim, dedim emlakçiye, sosyal yardım dediğin üç kuruşluk şey, beş kör boğaz, kuru ekmek yesek yetmiyor, dedim. Bunu şe’olarak söylemiyorum tabii! Devlet büyüklerim yanlış anlamasın. Başkanımın şu sarayları bitsin de o zaman görün siz bizi... Bir de asgari masgari demeden ücretli bir iş bulursam... Oh! Değmeyin keyfime!

Yıldız Sarayı’na yapılan elli milyonluk yatırımı muhalefet duymamış sanırım. Yoksa tüyü bitmemiş yetim masallarıyla şimşekleri üstümüze çaktırırlardı yine... Şimşek dedim de... Yağmur geliyormuş, öyle dedi Meteoroloji... Neme lazım, leğenleri hazır tutalım biz yine!