Buca Cezaevi'nde yıkım durdurulduktan sonra, asbest raporu gelene kadar hiç bir iş yapılmaması gereken alanda; moloz istifleme işi yapılması, içi asbest dolu küçük MEZAR (TÜMÜLÜS) benzeri tepecikleri oluşturdu. Bazı ağaç ve demir çitler söküldü.
ZAFER KAPLANSOY
Buca Cezaevi'nde 'ucube yıkım' işi, ihaleyi üstlenen yüklenici Nermanoğlu Firması tarafından 5 Mart'tan 23 Marta kadar devam eden "mevzuat dışı" kaçak yıkım işlemi; 24 Mart'ta durdurulmuş ve firmanın Buca Belediyesi'ne asbest raporu sunulması ardından işlemin devam ettirilmesi süreci yasal olarak başlamıştı. Bu süreç devam ediyordu.
Ancak yıkımın durdurulmasına rağmen, 69 bin metrekarelik alanda, sulama ve su tankeri desteği olmaksızın; 16 blokluk Buca Cezaevi'nde 'kaçak olarak yıkılan' bloklardan çıkan moloz, cezaevinin Buca Belediyesi'ne bakan tarafında 27 Mart gecesi yapılan kaçak çalışmayla tepeceikler oluşturularak istiflendi.
"KÖPEKSİZ KÖYDE DEĞNEKSİZ GEZİYORLAR"
Toz ve gürültü nedeniyle sıkıntılı birhafta sonu geçiren bölge halkı da buna bireysel bazda kalan tepki gösterirken, kentte mührün sahibi konumundaki Buca Belediyesi'nin hemen karşısında yapılan yasa dışı işlemle ilgili olarak da "Köpeksiz Köyde Değneksiz Geziyorlar" içerikli tepkiler yurttaşlarca dile getirildi.
CAYDIRICI, ÖNLEYİCİ, CEZALANDIRICI İŞLEM YOK!
Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İzmir İl Müdürlüğü tarafından da aynı Buca Belediyesi'nin yaptığı gibi, firmanın bu kaçak işlemiyle ilgili herhangi bir önleyici caydırıcı, cezalandırıcı tasarrufu olmadığı görülünce, vatandaşların verdiği tepkiler anlam kazanmış oldu.
Tahmini olarak mevcut molozlarda 45 ton asbest olacağı ön tesbiti yapılırken, bu alanda yapılacak her işlemle ilgili 'Asbestle Çalışmalarda Sağlık ve Güvenlik Önlemleri Hakkında Yönetmelik'e uygun olarak hareket edilmesi gerekiyordu.
Yüklenici Nermanoğlu firması, zaten 20 güne yakın süren kaçak yıkım işlemine, o akşam önlemsiz ve Hafriyat Toprağı, İnşaat ve Yıkıntı Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği’ne ve İzmir Büyükşehir Belediyesi İmar Yönetmeliği'ne aykırı gerçekleştirilen yıkımla, yeni kaçak faaliyet eklemiş oldu.
Çevre ve halk sağlığını tehdit eden bu duyarsız çalışmaya müdahale eden, adında T.C. ibaresi geçen herhangi bir kurum müdahalade bulunmayarak sadece izleyici konumunda olmayı sürdürdü.
BAZI AĞAÇLAR VE DEMİR ÇİTLER SÖKÜLDÜ, EMNİYETSİZ BOŞLUKLAR VAR
Üstelik Jandarma Nizamiyesi girişi bölgesinde bazı ağaçların da, moloz niteliği olmamasına rağmen kökünden söküldüğü gözlerden kaçmadı.
Buna ek olarak Kız Kulesi tarafındaki yola yakın alanda, bazı demir çit bölgelerinin dışarıdan cezaevine girilebilir ve insan hayatını tehdit eder çukurlar kazılarak söküldüğü; "yıkım alanı" "inşaat alanı" gibi yazı ya da güvenlik şeritleriyle çevrelenmeden öylece bırakıldığı görüldü.
Yıkım, söküm, ayrıştırma işleminin özel eğitimli ekip ve ekipmanlarca yapılması gereken Buca Cezaevi Yıkım işinde; kaçak yıkımda sökülen molozun açıkta metrekarelerce alana yayılması sağlık açısından büyük risk teşkil ediyor.
Asbest içeren molozun özel bir işlem ve taşıma standardıyla havayla temas etmeden adres gösterilecek moloz döküm alanına gitmesi gerekirken; Bucalılar için olağan hale getirilen ve moloz yığınının, ileride neden olabileceği hastalıkların şimdiden görünen yüzü olabileceğini söylemek maalesef mümkün...