Garip ama gerçek. Bu ülkede ne yazık ki 'hava muhalefeti' bile çoğu zaman 'Ana muhalefetten' daha etkili olabiliyor
BÜNYAMİN DOBRUCALI /
CHP Parti Meclisi toplandı ve toplantı 7,5 saat sürdü. Ortaya çözüm olarak sunulan ortak görüş 'MYK'da değişiklik yapılmasıydı.
16 Nisan referandum sonuçları belli oldu ve artık yeter diyen insanlar 'Kılıçdaroğlu istifa'çığlıklarıyla ortalığı inletmeye başladı.
Her iki kesimin ortak çözümünde 'değişim' var.
İsimlerin değişimi.
MYK değişsin diyen PM üyesini MYK'ya üye yaptığınız anda bakın ortalık nasıl güllük gülistanlık oluyor!
Kılıçdaroğlu'nu gönderip Deniz'i, Muharrem'i, Fikri'yi, Özgür'ü ya da bir başkasını getirdiğiniz anda bakın iktidar kapıları nasıl ardına kadar açılıveriyor!
Belki de sorun başka yerdedir.
Belki de sorun CHP'nin kendi kurumsal kimliğindedir.
CHP'nin 'ontolojik sorunu' olduğu gerçeğini gözardı etmekte kararlı bir kitle var.
Ve bu kitle, yaşanan siyasi kaostan öyle ya da böyle rant elde eden veya etmek için gün sayan insanlardan oluşuyor.
AK Parti 2002'den bu yana iktidar.
AK Parti'nin tek başına iktidar olma tarihiyle CHP'nin Ana Muhalefet olma tarihi paralel yürüyor.
Sanki kader her iki partiye de üstleneceği rolü baştan vermiş, her iki parti de kaderine razı bir şekilde yoluna devam ediyor.
Ne kendi görev döneminde Baykal ne de koltuğu devrettiği Kılıçdaroğlu kendilerine biçilen rolden şikayetçi olmamış isimler.
Neden ?
Basit bir cevabı var bunun.
Yerelde iktidar oldukları yerler, onların kişisel iktidarlarını sürdürmeleri için yeterli makam ve insan kaynağını yaratıyor da o yüzden.
CHP'li belediyelerdeki 'bankamatik memur'lardan bir ordu oluştursanız büyük bir olasılıkla IV.Murat gibi Bağdat'ı fethedebilirsiniz.
Kılıçdaroğlu bu düzenin, bu sistemin değişmesini istemiyor.
O yüzden de 'MYK'denen havucu gösterip parti içinde çatlak sesleri susturmayı biliyor.
16 Nisan referandumu sonuçları belli olmuş, oylarla ilgili çok ciddi şaibe olduğu kesin,insanlar öfkeli, tepkili ve bu haklı tepkiye tercüman olacak birini arıyor.
Normal bir düzende tüm gözlerin çevrildiği isim ana muhalefet partisi lideri olur.
Eeee oluyor da zaten!
Kılıçdaroğlu ne yapıyor peki?
Topu taca atıyor.
Milletin gazını almak için işi yokuşa sürüyor.
Süreci zamana yaymak için olağanüstü çaba sarf ediyor.
Tek derdi var, insanlar sokağa çıkmasın.
Çünkü sokağı yönetemeyeceğini biliyor.
Sokaktaki öfeki kalabalığı MYK'da koltuk havucuyla kandıramayacağını biliyor.
Sokağın, eninde sonunda CHP Genel Merkezi'ne dönüp 'kral çıplak' diye bağıracağını biliyor.
Tek yapması gereken gündemi değiştirmek, tansiyonu düşürmek.
O yüzden olmayacağını bile bile Danıştay'a gidiyor.
16 Nisan akşamı oluşan öfke birikimine bakın bir de bugün ortaya çıkan sessizliğe.
Aslında AK Parti'nin istediğiyle CHP'nin istediği arasında fark yok.
Herkes kendi rolünden memnun.
Bu saatten sonra tartışılması gereken Kılıçdaroğlu değil, CHP'nin kendisi.
Ana muhalefet olarak 'yaparmış gibi yapıp yapmadan' sırf garanti kazanacağı il ve ilçe belediyelerine odaklanarak daha ne kadar yaşamını devam ettirebilir ?
CHP'nin çok ciddi 'ontolojik yani varlık' sorunu var.
Muhalefeti 'Salı Grup toplantılarına hapseden' bir zihniyetin başarı şansı bir insana aynı anda hem Milli Piyango hem Sayısal Loto'nun çıkması kadardır.
CHP, Milli Piyango bileti almadan kendisine büyük ikramiye çıkmasını bekleyen şaşkın vatandaş gibi, oturduğu yerde iktidarın kucağına gelmesini bekliyor.
Yıllardır gecesini gündüzüne katarak hiçbir şey beklemeden mitingten mitinge, toplantıda toplantıya koşan partililer bu fotoğrafı hak etmiyor.
Madem ortalık güllük gülistanlıktı neden Anayasa değişikliğinin Türkiye'nin sonunu getireceği propagandasını yaptınız ?
Madem oylarınız birileri tarafından çalındı, çalınan oylarınıza rakiplerinizle güle oynaya poz vererek mi sahip çıkıyorsunuz ?
Bir ülkede 'hava muhalefeti' bile 'Ana muhalefetten' daha etkili olabiliyorsa o ülkede ters giden bir şeyler var demektir.
"Ontolojik mesele yüzünden ölen kimseye rastlamadım" der Albert Camus..
Hayatında hiç CHP'li görmediği içindir..