Tarihçi Yazar Hasan Tahsin Kocabaş sosyal medya hesabından paylaştığı yazıyla kentin tarihi ve kültürünün yok sayılmasına tepki gösterdi Kocabaş yazısında; “Kültür” ve Turizm Bakanı beyefendinin İzmir’imize ziyareti ve görüşmeleriyle ilgili özellikle sosyal medyaya düşen haberlere bakarak, “sıradan” ama İzmir’e ölesiye sadık bir Cumhuriyet yurttaşı sıfatımla tepki gösterdim. Tepkimi de gayet açık, hem burada hem de Twitter hesabımda paylaştım. Sevinerek, teşekkürlerimle söylemeliyim ki, düşündüğümden çok açık takdir aldım. Ama bir o kadar da “özelden” ve telefonla “ilginç” mesajlar geldi. Hiçbirinde kötü niyet aramıyorum. Çoğu mesaj sahibini de gerçekten tanımıyorum.
Şimdi gelelim açıklamama.
Dostlar, beni turizm zerre kadar ilgilendirmiyor. Çünkü “kültür” olmadan ve korunmadan bu çağda turizm de olmaz.
İtalyanlar aptal mıydı ki Collezium’u ayakta tutuyorlar? Ya Yunanlar? Yıllardır onca krize rağmen Akropol’ü korumaya uğraşıyorlar. İngilizler, İspanyollar, Fransızlar, Almanlar, Hırvatlar, Sırplar? Boşnaklar “Başçarşı’yı” nasıl önemsiyorlar biliyor musunuz?
Ya biz?
Türkiye değil, biz İzmir?
Ben bugünden de bahsetmiyorum, son 10 yılların hepsi.
Dün Ticaret Odası yetkilileri, Tarkem’deki eski kültür müdürü, vali ve diğerleri.
Allah aşkına, gerçekten “biliyorlar mı”?
İnternette hala var, Emir Sultan Haziesi ve Zaviyesi mahvedildi. Sanki yanında koca, Şeyh Camisi yokmuş gibi, aslını inkar edercesine, sıradan bir namazgah haline getirdiler. Büyükşehir Belediyesi orada muhteşem bir tasavvuf canlandırma müzesi yapmıştı. Hem de Konya Mevlana Müzesi bilgisiyle. Valilik ne yaptı?
Kimbilir hangi (ki biliyoruz) saçma sapan topluluğa bıraktı? Amaç namaz niyaz da değil yani. Amaç başkaydı ve oldu. Peki “turizmi” önemseyen efendiler ses çıkardı mı?
Basın “ne oluyor” dedi mi? Ya Kadifekale, Agora, Smyrna, Altınpark, Konak, Yeşilova kazı ve çalışmaları? Roma Tiyatrosu, stadyumu çalışmaları?
Ya Rahmetullah Efendi’nin evi, oteller sokağı, Anafartalar, Damlacık, eski Türk, Rum, Ermeni, Musevi evlerinin halleri?
Havra sokağındaki sinagog ve havralar kadar önemi yok muydu, işgalde başını eğmeyen, Osmanlının son, Cumhuriyet’in ilk müftüsü, Atatürk’ün nikahını kıyan Rahmetullah Efendi’nin müftülük konağının? Tilkilik, Damlacık, Selvili Mescit, Faik Paşa, Altınpark, Etiler, Kapılar, Mezarlıkbaşı, Anafartalar, Çankaya, Hisarönü, Çorakkapı, Eşrefpaşa, Alsancak, Kıbrıs Şehitleri ve civarı, Kemeraltı, Beyler sokakları, Milli Kütüphane, Konak Devlet Hastanesi, Etnoğrafya Müzesi (Piçhane), Hükümet Konağı (kimbilir hangi kafayla restore ediliyor, görüntü ürkütücü), ilk belediye binası, tren istasyonları....
Ve İzmir’in bir ucundan diğerine, Bornova’dan Çiğli’ye belki binlerce avaz avaz “yok oluyoruz, yok mu bize bakan” diyen kültür varlıkları.
Ben bunlara kendimce sahip çıkıyorum diye mi bedel ödeyeceğim dostlar?
52 yaşımdayım, aklımı kaybetmekten başka korkum varsa namerdim.
Ama İzmir’in aptalca, gafilce harcanması ve sadece bakan gelince dikkat kesilinmesi ağrıma gidiyor. Ben bakan beyin doğru bilgilendirildiğine zerre kadar inanmıyorum. Çünkü o kadar çok “gerçek” biliyorum ve paylaşmak için çırpınıyorum ki. Sergenc Ineler kardeşim alınmasın ama Tarkem de çok sığ düşünüyor. İzmir’de bir kaç yıldır angajmanlar başka kentlilere devredilmiş gibi. İzmir’in sokaklarında dolaşmayan, lafa “Bornova’da da Kemeraltı gibi bir yer var” diye giren, Hisar Camisi ile Çorakkapı’yı karıştırıp, sonra da ukalalık edenlerin hakimiyeti oluşmaya başladı.
Ben yazmaya devam edeceğim.
Ne politik bir beklentim var ne de mevki ün hırsım. Ne kimseye biat ederim ne de eyvallah çekerim. Kentimin politikacıları umarım benim gibi, gönüllere girmeyi de başarırılar da, benimle birlikte haykırırlar.
Derdim dikkat çekmek, yeterince “mış gibi” yapan var...
Zaten İzmir’i, İstanbul’un dejenere haline çevirmeye uğraşan yeterince kimlik bunalımlı da var, yahu bıraksınlar da ben de buradan yazayım.
Tehdit mi ediyorum, hakaret mi yoksa küfür mü yazdıklarım?
“KÜLTÜR” korunmadan turizm olmaz diyorum. Yalan mı, yanlış mı?
İzmir merkezde neden turist dolaşmıyor? Neden dolaşsın ki, ne bıraktık ortada?
Bana biri çıksın da şu Kültür Müdürlükleri ne işe yarıyor anlatsın!
Halkın katılmadığı, el vermediği hiç bir çalışma başarıyla sonuçlanmaz. Kemeraltı esnafının yıllardır anlatmaya çalıştığını şimdi Semih Girgin kardeşim anlatmaya çalışıyor. Necati Ortabas az mı uğraşmıştı?
Neyse, yarın devam edeceğim.
Vaz geçmeye niyetim yok.
İzmir’in kültür envanterini çıkarmayı beceremeyen Kültür Bakanlığı ve teşkilatının, İzmir’e önce bir özeleştiri yapması lazım. Saçma sapan “Fetih Günleri” düzenleyen, çakma tarih uyduranların önce İzmir’in kadim bölgelerinden o tarikat saçmalıklarını çıkarmaları lazım. Sanki 13. Yüzyılda yaşıyoruz!
Ünivesitelerin özel İzmir çalışmaları yapmaları lazım.
Daha çok var yazacağım...
Kızanlar dondurma yesin, konuşmak isteyen buyursun gelsin.
Ne dönerim yolumdan ne de biat ederim.