Olay ne yazık ki her geçen dakika İZBAN-İZBAN çalışanları arasındaki bilek güreşinden, CHP-AK Parti rekabetine doğru evriliyor.
İZBAN'da asıl sorun 'ücret anlaşmazlığı' değil.
Sorun 'görüşme masasının' aşırı kalabalık olmasında.
Sendika,Büyükşehir, TCDD görünen kahramanlar.
Perde arkasındaki AK Parti ve CHP de masanın bir ucunda yerini almış durumda.
Milyonlarca İzmirliyi saymadığımız halde masa yeterince kalabalık.
Grev,emeğin hakkını savunması için hem kanuni, hem vicdani hem de ahlaki hakkı.
Ancak,sadece işçi-işveren arasında olması gereken güç savaşı eğer milyonlarca insanı ilgilendiriyorsa, tarafların bu kadar rahat bir şekilde görüşmeleri greve taşımaları kelimenin tam anlamıyla beceriksizlik.
Bu saatten sonra olabileceklere gelirsek, karşımıza çıkacak tablo aşağı yukarı şu şekilde olacaktır.
1- Sendika verilen teklifi Kabul eder, taraflar el sıkışır olay biter.
Olur mu? Bu saatten sonra bence imkansız. Sendika geri adım atarsa kendini inkar etmiş olur ki, bu ihtimal bir anlamda sendika yönetiminin intiharı haline gelir.
2- OHAL var, Vali devreye girer grevi erteler.
Hayır. OHAL Kanunu kapsamında Valilerin grev erteleme yetkisi yok.
3- OHAL var, Bakanlar Kurulu grevi erteler.
Evet. Bakanlar Kurulu'nun grevi süresiz olarak erteleme şansı var. Ancak bu ertelemenin OHAL gerekçesiyle ilgili olması gerekir. Artı olarak bu türden siyasi bir karar verilebilmesi için diğer bütün seçeneklerin tükenmesi gerekir. Ki, bugün için bu ihtimal uzak gözüküyor.
4- Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu sendikayla sorun çıkartan yüzde 1,5'luk artışı kabul eder, iş biter.
Bu kağıt üstünde olabilecek bir ihtimal. Ancak,Aziz Başkan'ın yönetim tarzında 'geri vites' atma olmadığı için bunu Kabul etmesi halinde 'madem verecektin neden bu kadar beklettin?' sorusuyla karşı karşıya kalır. Zaten sorun yüzde 1,5 olayı olmadığı için Aziz Başkan'ın işi tatlıya bağlama ihtimaline çok fazla bel bağlamamak en güzeli gibi görünüyor.
5- En kuvvetli çözüm ihtimaline gelince.
Başbakan Binali Yıldırım devreye girer, hem TCDD hem Büyükşehir işçinin istediği rakamı verir. Bu durumda Başbakan Binali Yıldırım her geçen gün büyüyen bir sorunu çözerek İzmirli'nin kalbini kazanır ! AK Parti kanadının bu çözüm şeklini umutla beklediğini tahmin etmek hiç zor değil.
6- Bugüne kadar gündeme gelmeyen ama bana kalırsa gelmesi gereken bir çözüm ihtimali daha var.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu olaya el koyar ve aradaki sorun olan rakam her neyse bir şekilde çözülür. Kılıçdaroğlu'nun isteğini Kocaoğlu'nun geri çevirmesine imkan yoktur. Eğer geri çevirirse Aziz Başkan'ın ipini çekmek isteyen Genel Merkez'in eline müthiş bir koz geçecektir. Yok eğer Büyükşehir sorunu çözerse bu kez de asıl kahraman Kılıçdaroğlu olacak puanlar CHP liderinin hanesine yazılacaktır. CHP Genel Merkezi'nin İzmir'in bu sorununa şimdiye kadar duyarsız kalmasının mantıklı bir tercih olmadığı çok açık.
İhtimaller bunlar.
İzmirli'nin öfkesi her geçen gün büyürken tarafların bir şekilde çözüm bulması şart.
Olay ne yazık ki her geçen dakika İZBAN-İZBAN çalışanları arasındaki bilek güreşinden, CHP-AK Parti rekabetine doğru evriliyor.
Altının çizilmesi gereken detay şu.
Olayın uzadığı her geçen dakika CHP ve Aziz Başkan'a öfke büyüyecektir.
Olayın siyasi faturası ne TCDD'ye ne AK Parti'ye çıkar.
AK Parti bunun farkında olduğu için işi yokuşa sürerken CHP'nin Aziz Başkan'ı içine düştüğü açmazdan çekip çıkaracak bir eli uzatması gerekiyor.
Ne yazık ki İzmir'in sorununu İzmir çekiyor, çözümü Ankara'da arıyoruz.