Yargı bağımsızlığı konusunda tartışma yaratan kararların ardından İzmir Barosu manifesto gibi bir açıklama yayınladı
BASINA VE KAMUOYUNA
Yargı bağımsızlığını, hukukun üstünlüğünü, demokrasiyi, temel hak ve özgürlükleri, basın özgürlüğünü, vatandaşın bilgi almak hakkını savunmak, uygulamak, ülkenin saygınlığı ve aydınlık geleceği için yaşamsal önem arz etmektedir. Bu değerleri savunmak ve uygulamak temel hedef olmalıdır.
Son günlerde yürütülen bazı soruşturmalarda meslektaşlarımızın tutuklanma gerekçeleri vahim nitelik taşımaktadır. Basına ve kamuoyuna yansıdığı şekli ile; Sulh Ceza Hâkimliği tutuklama gerekçesinde "?şüphelinin yaptığı görev göz önüne alınarak suçu işlediğine dair kuvvetli suç şüphesinin?" ifadesini kullanmakla yapılan mesleği yani avukatlık mesleğini suç işlediğine karine olarak nitelemekte ve tutuklama gerekçelerinden biri haline getirmektedir. Bilindiği gibi tutuklama, delillerin korunması veya yargılamanın sağlıklı yapılması için bir araçtır. Tutuklama başlı başına yargılama konusu uyuşmazlığı çözecek bir amaç haline getirilerek cezaya dönüştürülemez/dönüştürülmemelidir.
Tutuklama kararı verilmezse birtakım zararların derhal gerçekleşebileceğine dair bir görünüm olmalıdır. Gecikmede tehlike bulunması, tutuklama işleminin hemen yapılmasının zorunlu olması, gecikmenin telafisi imkânsız tehlike doğuracak olmasıdır. En hafif tedbirden en ağır tedbir olan tutuklama kararına kadar, hangi tedbir şüpheli veya sanığın hukuki durumu ile orantılı ise o tedbir uygulanmalıdır.
Fakat adli kontrol tedbirini avukatlar için uygulama gereği duymayan yargımız, arkasında siyasi erk olanlar için uygulamada beis görmemektedir. Ülkemizde gelinen koşullarda avukatlık mesleği suç işleme potansiyeline yargı eliyle dönüştürülmüş bulunmaktadır. Kamu vicdanını ve Kanun önünde eşitlik prensibini anımsatmak gereğinin duymaktayız.
Diğer yandan Mustafa Kemal Atatürk'ü incitmeyi, küçük düşürmeyi, yıpratmayı ve bu suretle hakareti amaçlayan, aynı zamanda halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suretiyle bölen kişilerin bir hafta içerisinde salıverildikleri bir hukuk anlayışını benimsememiz asla mümkün değildir.
İzmir Barosu olarak; her zaman ve her yerde bağımsız yargıyı, hukukun üstünlüğünü savunacağımızın ve adaletin terazisinin güçlüden değil haklıdan yana olduğu bir Türkiye için mücadelemizi devam ettireceğimizin bilinmesini isteriz.
Baromuz üyesi meslektaşlarımız hakkında yürütülen soruşturma süreçlerini yakından izlediğimizi bildiririz. Ayrıca belirtmek isteriz ki suç işleyenin cezasız kalmaması Ulusumuzun beklentisidir, ama aynı zamanda usulü işlemlere dair kayırmacı olmayan, adli uygulamaların eşitlik prensibi gözetilerek ve vicdanları yaralamadan uygulamak gereği ise hukukun üstünlüğü gereğidir.
Bu kapsamda yetkilileri, yargı organlarını, yürütülen soruşturmaların hukukun üstünlüğüne uygun, adil, şeffaf ve süratli şekilde yapmaya davet ettiğimizi kamuoyuna saygıyla duyururuz.
İZMİR BAROSU BAŞKANLIĞI