Kapatılan Şifa, Gediz ve İzmir Üniversitelerinden bir grup öğrenci İzmir Barosu Yönetim Kurulu'nu ziyaret ederek sorunlarını aktardı.
Burada söz alan öğrenciler, yaklaşık 65 bin öğrencinin bu durumda olduğunu belirterek birçok sorunla karşı karşıya kaldıklarını dile getirdiler. Öğrenciler başka şehirlerdeki üniversitelere yerleştirilmeyle karşı karşıya kaldıklarını, burslarının kesildiğini, tek dersi kalanların sınıf tekrarı yapmak zorunda kalacaklarını dile getirdiler.
Öğrencilerin sorunlarını dinleyen İzmir Barosu Başkanı Av. Aydın Özcan, öncelikle hukukçuların, akıl vicdan sahibi kişilerin darbeye taraf ve destek olmasının söz konusu olamayacağını belirterek başladığı konuşmasında, rakamı 65 bin olarak belirtilen mağdur öğrencilerin hepsinin farklı hikayeleri olduğu, büyük emek ve mücadelelerle bu okulları kazandıklarını ve eğitim aldıklarını söyledi.
Av. Aydın Özcan sözlerine şöyle devam etti:
"Biz İzmir Barosu olarak darbe girişiminin yaşandığı ilk günden itibaren hukukun üstünlüğünden yana, yargı bağımsızlığından yana, adil yargılanmadan yana taraf olduğumuzu ve kurunun yanında yaşın yanmaması için çok dikkatli adımlar atılması gerektiğini söylüyoruz. Buradan yetkililere sesleniyoruz, kim suçluysa bu darbe girişimine kim destek verdiyse en ağır şekilde cezalandırılsın. Ama kurunun yanında yaşın da yanmaması lazım. Hiçbir genç arkadaşımızın da bu hayat mücadelesinde geleceği yok edilmemeli. Bu anlamda biz baro olarak yetkililerimizin, yani siyasi iktidarın sizlerin sesine kulak vermesini istiyoruz.
Her bireyin bugünlere gelinceye kadar çok büyük emekleri, ailelerin büyük emekleri, çabaları olduğu ve aynı zamanda sizlerin de kazanılmış haklarınız olduğu göz önünde tutularak bir çözüm bulunması gerekir diye düşünüyorum.
Ama burada hepimizin de fark ettiği bir durum var. Üç üniversite adına da konuşan arkadaşlarımız oldu. Üçünün de garantör üniversitesi Dokuz Eylül Üniversitesi. Şimdi Dokuz Eylül Üniversitesi garantör üniversite olarak hepinizi almaya kalksa zaten fiziken bunun altından kalkması mümkün değil. Bu noktada İzmir'deki üniversitelere ya da Ege Bölgesi'ndeki yakın üniversitelere göndermek gibi daha mantıklı bir çözümlerin üretilmesi veya mevcut üniversitelerin idari yapıları, öğretim kadrosunu sıfırdan yenileyerek, hukuki altyapısı da hazırlanmak suretiyle mevcut öğrencilerin hiçbir hak kaybına uğramaksızın bunun altından kalkılabilir.
Olayın mağduru olan sizlere büyük görevler düşüyor. Öncelikle bu haksızlıkları sizin dile getirmeniz lazım ki başta aileleriniz olmak üzere diğer sivil toplum örgütleri, barolar da size destek olsun. Biz İzmir Barosu olarak hiçbir öğrencimizin, hiçbir gencimizin hak kaybına uğramasını istemiyoruz.
Burada basın mensupları önünde siyasi iktidara bir kez daha sesleniyoruz: 65 bin kişiyi, 65 bin aileyi ilgilendiren bir sorunla karşı karşıyayız. Ve gençlerimiz bu ülkenin geleceği. Bu ülkenin geleceği olan hiçbir gencin küstürülememesi, devlete karşı en ufak bir kırgınlığının olmaması lazım. Bunu da yapacak olan yetkililerimizdir. Her türlü tedbiri alacak olan onlardır. Biz yetkililere buradan sizlerle birlikte şunu söyleyebiliriz: Ortak aklı harekete geçirmek suretiyle en akılcı yöntemi bulmak suretiyle hiçbir gencimizin olaydan mağdur olmaması için adım atmasını istiyoruz. Başta YÖK olmak üzere ilgili bakanlıkların bu yönde herkesin kabul edeceği bir çözüm üretmelerini istiyoruz."