İZMİR’İN SU SIKINTISININ TEMEL NEDENLERİNDEN BİRİSİ EFEMÇUKURU ALTIN MADENİDİR
İzmir’in en önemli su havzalarından Çamlı havzasına yapılması planlanan ve 300.000 kişiye su sağlaması düşünülen Çamlı barajının inşa edilmesinden Efemçukuru Altın Madeni nedeniyle vaz geçilmiştir. İzmir halkının temiz suyu, Kanada kökenli Eldorado Gold’a bağlı Tüprag altın madeni şirketinin çıkarları uğruna feda edilirken İzmir’in gereksindiği su, 130 km ötedeki Gördes barajından getirilmeye çalışılmaktadır. Bu barajın bir türlü su tutamaması bir yana, suyun farklı havzalara taşınması eylemi de ciddi bir ekolojik yanlışlıktır.
Efemçukuru Altın Madeni’nin İzmir’in su havzası için büyük risk yaratacağı şimdiye kadar pek çok bilimsel rapor ile belgelendi ve bu raporlara dayanarak Mahkemelerce pek çok karar verildi.
Yıllardır soruyoruz, bir kez daha soracağız:
MADENCİLİK Mİ, SUYUN KORUNMASI MI?!..
Efemçukuru Altın madeni o kadar önemli ki
Kanada şirketi Eldorado Gold tarafından işletilen Efemçukuru Altın Madeni için, Mahkemelerden defalarca yürütmeyi durdurma kararı alınmasına karşın, maden işletmesi hala çalışmaya devam etmektedir. Çünkü halkın sağlığını değil, madencilerin çıkarlarını gözeten iktidar, her seferinde bu Kanada şirketinin imdadına yetişerek, yaptığı yönetmelik değişiklikleri ile çalışmaya devam etmesini sağlamıştır. Su havzalarında, madencilik için mutlak koruma alanı, 300 metreden 100 metreye düşürülmüş. İçme ve kullanma suyu havzalarından 100 metre uzaklıkta madencilik yapılmasının önü açılmıştır.
ÇED raporları, Mahkemelerce iptal edilmesine karşın 2009/7 uyarınca acilen çıkartılan yeni ÇED’lerle madenin günümüze kadar kesintisiz çalışması sağlanmıştır.
HALK SAĞLIĞI KORUNMALIDIR
Bu maden sebebiyle,
Daha önceki basın açıklamalarımızda, yargı süreçleri ve bu yargı süreçlerinde alınan iptal, yürütmeyi durdurma kararları; bu kararların arkasından dolaşılarak madencilere sağlanan avantajları defalarca vurguladık. Bir sürü yasa maddesi karmaşık yargı kararları, bu yargı kararlarını değiştiren başka yargı kararları ile daha da karmaşık bir hale gelen Efemçukuru sürecini bir kez daha anlatmak istemiyoruz. Sadece en son gelinen noktayı vurgulamadangeçemeyeceğiz:
Bu süreci özetleyecek olursak: çok sayıda bilim insanından oluşan bilirkişi heyetinin, İYTE (İzmir İleri Teknoloji Enstitüsü) laboratuvarı verilerine ve kendi gözlemlerine dayanarak verdikleri rapor hiçe sayılmıştır. İzmir dışından gelen, yöreyi hiç tanımayan bilirkişinin hiçbir veriye dayanmadan, sadece ÇED dosyasındaki verileri doğru kabul ederek toprak ve su örnekleri almadanhazırladığı 7 sayfalık bilirkişi raporu ise geçerli sayılmıştır.
Hukuk açısından gelinen aşamada; Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve İzmir Valiliği, Danıştay kararını uygulayarak, 31.12.2012 tarihli ÇED olumlu kararına dayanılarak verilen, izin, lisans ve ruhsatları geri alarak madeni kapatmalıdır.
Şimdi İzmir Valiliğine, Çevre ve Şehircilik Bakanlığına soruyoruz:
İzmir, yaz aylarında susuzluk çekerken, bir Kanada şirketinin çıkarları uğruna, 300.000 kişiye su sağlayacak olan Çamlı Barajı neden devreden çıkartılmıştır.Çamlı barajı havzası, İzmir yöresindeki en temiz su havzası olduğundan koruma altına alınmalıdır.
Efemçukuru altın madeninin işletilmesinin, halkımıza, doğamıza verdiği her türlü bilimsel veriyle kanıtlı zararlara rağmen, ısrarla işletilmesidoğru değildir. Efemçukuru Altın Madeni kapatılmalıdır.
EGEÇEP (EGE ÇEVRE VE KÜLTÜR PLATFORMU)
İZMİR TABİP ODASI
İYA (İZMİR YAŞAM ALANLARI)
KONAK KENT KONSEYİ
GAZİEMİR ÇEVRE PLATFORMU
TMMOB- IZMİR İKK