Turgutlu Çaldağı’ndaki maden sahasının 15 yıldır neden olduğu çevre katliamı; bölgenin yıllar içinde topoğrafyası ve arazinin yapısının yanı sıra halk arasındaki adını da değiştirdi. Çaldağı’ndaki ormanlık alanın adı bölge halkı tarafından “Cehennem Çukuru” olarak anılmaya başlandı. CHP Manisa Milletvekili Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu’nun, bölgede yaptığı gözlemleri raporlaştırması çevre katliamını da gözler önüne sererken “Bugün Çaldağı’nda ormanlar talan edildi, yarın Kaz Dağları’nda, Murat Dağı’nda ormanlar talan edilecek ve firmalar bırakıp gittiğinde ne orman kalacak ne de bir tane ağaç. Biz madenlerin çıkarılmasına, ekonomiye kazandırılmasına karşı değiliz. Vahşi madencilikle ormanlarımızın yok edilmesine, su kaynaklarımızın kirletilmesine, doğanın tahrip edilmesine karşıyız” diye konuştu.
Turgutlu Çaldağı’ndaki sahada 250 binden fazla ağaç kesildi. Halk arasında “Cehennem Çukuru” denilen 1 kilometre çapında, 100 metre derinliğinde bir çukur açıldı. Arazi topoğrafyası tamamen değişti. Bugüne kadar Çaldağı’na bir tane bile ağaç dikilmedi. Maden şirketleri yıllar içerisinde sürekli el değiştirdi. Yerli yabancı firmalar bu madeni işletti ve hepsi bırakıp gitti. Bölgede yıllardır herhangi bir madencilik faaliyeti yok.
Bölgedeki toprak sülfürik asitle kirletildi ve arazi yapısı değişti. Dönemin Orman ve Su İşleri Bakanı izin verilen sahanın 30 katı alanda ağaçlandırma yapılarak kesilen ağacın 100 katı, 15 milyon adet fidan dikeleceğini söylemesine karşın bu yapılmadı.
AKP’nin iktidarda olduğu 2002-2015 yılları arasındaki 13 yıllık dönemde; 1989-2001 öncesi 13 yıllık dönem karşılaştırıldığında; maden tahsis sayısı 1087’den, yüzde 143’lük artışla 2 bin 483’e yükseldi. Bu dönemde madenciliğe tahsis edilen orman alanları yüzde 170 artarak 6 bin 699 hektara çıktı.
Maden işletme sahalarının büyük çoğunluğunda rehabilite çalışması yapılmadığı Sayıştay raporlarına da yansıdı. Maden sahasından 497’si incelenirken; 330’unda sınır aşımı, 49 sahada izinsiz yapılaşma, 31 sahada verilen izin amacı dışında kullanım olduğu belirlendi.
