Türkiye'nin kadınlara ihtiyacı var. Bu yolun açılmasından korkuyorlar. Korksunlar. Kadınlar var ve kadınlar geliyor."
EMİNE KANTARCI /
Sema Pekdaş'ı demokrat kişiler ve birçok kişi Manisalı Gençler İşkence Davası'ndan hatırlar. Ben o zamanlar eğitim sağlık kültür sanat çiçek böcek muhabiriydim. Balçova Belediye Meclis üyesi olduğu dönemde siyaset muhabirleri ile tanışır. Bizim karşılaşmamız daha geç oldu. Haberekspres Gazetesi'nde röportajlar yaptığım dönemde İzmir Barosu'na ilk kadın başkan olarak seçildi. Ben de röportaj randevusu istedim. Günlerce yanıt gelmedi. Ben de sitemimi ilettim. Hemen geri dönüş yaptı. Röportaj sırasında "Siz bana randevu vermediniz" dedim. Muhabirin sitemine samimiyetle gülümseyerek "Çok haklısınız. İnanın herkes aynı şeyden şikayetçi. Ben kimlere randevu veriyorum o halde?" Esprisini yaptı. İzmir'in ve Türkiye'nin kar yağışına teslim olduğu günlerde Sabancı Kültür Merkezi'nde Nazım Hikmet'in doğumgünü nedeniyle Genco Erkal ve Tülay Günal sahneye çıktı. Kar yağışı yüzünden uçak seferleri iptal edildiği için 15 saat otobüs yolculuğu ile gelen Erkal ne kadar yorgun olduğunu bize hiç hissettirmedi. Siyasi olarak konuşma için çok uygun salonda tek bir cümle kurmadan çiçeğini veren Başkan Pekdaş'a yeniden saygı duydum. Sanatçıyı yormadan kendi söylemleriyle geceyi ele geçirmediği için?Nazım Hikmet ve Bertolth Brecht'in unutulmaz sözleri kulağımızda hepimizin içini ısıtan umudunu tazeleyen o gece başkandan yeni bir randevu istedim. İkinci röportajımız da öyle bir el çırpmada olmadı. Çünkü yoğun gündem cenazeler terör olayları daha birçok acı Türkiye'nin üzerine çöreklenmiş durumdaydı. Konak Belediyesi Dario Moreno Kültür Sanat Merkezi'nde yaptığımız söyleşi planlanandan uzun sürdü. Bazı sorular bazı yanıtlar buraya sığmadı.
Konak Belediye Başkanı Sema Pekdaş;
"Güçlü kadınım"
"Şanslıyım; babam ve annemden dik durmayı,kendi paramı kazanmayı öğrendim. Güçlü bir kadınım. Güçlü kadın olduğum için de rahatsızlık duyanlar olabilir. Ben bütün kadınların güçlü olması için çalışırım. . Kadınlardan korktukları için hakaret ediyorlar özel hayatlarına kişilik özelliklerine saldırıyorlar. Ne derler 'Lambadan Cin Çıktı?Artık geri dönüşü yok bunun. Dünyanın kadınlara ihtiyacı var. Türkiye'nin kadınlara ihtiyacı var. Bu yolun açılmasından korkuyorlar. Korksunlar. Kadınlar var ve kadınlar geliyor."
"Biz kadınlar çalışmaya göre kodlanmışız. Sonuç için çalışıyorum. Süreci de önemsiyorum. Herkesi dinliyorum. Başarılı sonuçlar için çalışıyorum. En önemlisi de kendime güvenim var. Kimseye iltimas ve ayrıcalık için çalışmıyorum. Halk için çalışıyorum. Bütün toplumsal yarar nedir? Diye bakıyorum. Toplumsal faydayı en fazlaya çıkarmak için çalışıyorum. Ben zamanımı kente harcıyorum. Zamanımı sınırlı sayıda insanla gezelim tozalım eğlenelim yiyelim içelim şeklinde harcamıyorum"
"Güneş'in Sofrası'nda buluştuk"
E.K. Güneş'in Sofrası'nda oyunu benim için de doğum günü armağanı oldu. Birbirinden değerli oyuncuları sanatçıları ücretsiz olarak izleyicilerle buluşturuyorsunuz...
S. P: İzmir 8 bin 500 yıllık bir geçmişe sahip. 2 bin 800 yıldır aynı yerde şehir devam ediyor. Konak'ta 150 yıldır belediye var. Günümüzde nüfusun yüzde 93 ü şehirde yüzde 7'si köylerde yaşıyor. 6306 Sayılı Kentsel Dönüşüm Kanunu da ne yazık ki bina ölçeğinde yenileme yapıyor. Sağlıklı çevre sosyal doku çevresel sanatsal desteklere ihtiyaç var. İzmir'de güzel izler olsun istiyoruz. Göçle İzmir'e gelen vatandaşlarımızın da İzmir'i solumasını istiyoruz. İnsan insana iyi gelir. Sanat ve üretim insana iyi gelir. Zor bir dönemden geçiyoruz. Gerçek sanat ve sanatçıyı desteklemek gerekiyor. Çünkü yozlaşan bir yapı içinde direnen saygın insanları sahnede izlerken yaşama amacımızı da yeniden tazeliyoruz. Tiyatro oyunlarını sadece yetişkinlere yönelik değil çocuklara yönelik de yoğun olarak vatandaşlarımızla ücretsiz buluşturuyoruz.
E.K: Siz uçların belediye başkanısınız. Merkezdeki ışıltılı evler de dezavantajlı bölgelerdeki evler de sizden hizmet bekliyor.
S.P: Yeni kentlilik mahallelik ruhuna ihtiyacımız var. İnsan insana iyi gelir. Önceliğimiz çocuklar ve kadınlar. Çünkü toplumsal değişim için kadınların ve çocukların aydınlık dünyalarına ihtiyacımız var. Çocuklarımızın kendini bu kente, İzmir'e ait hissetmeleri için Kent Gezileri düzenliyoruz. Binlerce yıllık bir geçmişi hisseden çocukların dünyaları büyüyor. Dünya insanı olmak için ilk adımı atmış oluyorlar. Dünya giderek global bir köy oluyor. Yine çocuklara yönelik Felsefe ve Tarih Atölyeleri düzenliyoruz. Okullara deney setleri armağan ediyoruz. Nasıl mutlu oluyorlar? Onların yazdığı mektuplar beni çok etkiliyor. Hatta karikatür olarak benim resmimi çizdiler. İzmir Fuarı'nda o karikatürü kullandık. Çocuk Tiyatrosu ve Çocuk Kitaplıkları oluşturmaya önem veriyoruz. Behçet Uz Parkı'nda ilk Çocuk Kitaplığı'mızı açtık. Çocuklarımızın okuyan düşünen spor yapan her yönden sağlıklı bireyler olarak yetişmelerini arzu ediyoruz. Çocukların ve kadınların düzenli spor yapmaları için çalışmalar aralıksız sürüyor. Sanat ve spor dönüşümü gelişimi kente uyumu hayata karışmayı sağlıyor.
E.K: Nüfus giderek yaşlanıyor. Onları unutuyor musunuz?
S.P: 2. Cumhurbaşkanımız İsmet İnönü ile ilgili kızı Özden Toker'in anılarında dinlediğim bazı bilgiler beni çok etkilemişti. İsmet İnönü savaş meydanlarında,siyaset arenasında geçen ömründe öğrenme aşkını hiç kaybetmemiş. 50 yaşında İngilizce Öğretmeni ile ders çalışmış. Müzik Aleti çalmaya başlamış. 70 yaşında daha iyi yüzmek için bir yüzme hocasından kurs almış. Yaşamla bağı güçlü tutmak yaşama hissini arttırıyor. Hatay'ta açtığımız İleri Yaş Sağlıklı Yaşam Merkezleri bu yüzden çok büyük önem taşıyor. Burada 55 yaş ve üzeri hemşehrilerimize İngilizce, Bilgisayar ve ihtiyaçlar doğrultusunda yeni kursları ücretsiz olarak veriyoruz. Büyük bir ilgi ve heyecan gözlemliyoruz. Üçkuyular Mehmet Ali Akman Semt Merkezimizin ardından, Hatay Pazaryeri'nin karşısında ve Zeytinlik semtinde de benzer amaçlara hizmet veren yeni merkezler oluşturmak için adımlar attık. Hem annelere hem de ileri yaştakilere yönelik geniş katılımlı hizmetler sunulacak. Kadınların sosyalleşmesi kendini ifade etmesini istiyoruz.
E.K: Cumhuriyet'in ve Atatürk'ün kadınlara verdiği kazanımların gerisine düşmüş durumdayız. Pozitif ayrımcılık sözde kalıyor. Siz nasıl bir kadın olmak istediniz?
S.P: Ben pozitif ayrımcılığı doğru buluyorum. Birey olmak ve yurttaş olmak önemli. Ben gerçekten şanslıydım. Çok iyi bir babam vardı. Beni özgür, kendine güvenen bir birey olarak yetiştirdi. Dik durmayı, kendi paramı kazanmayı öğrendim. Güçlü bir kadınım. Güçlü kadın olduğum için de rahatsızlık duyanlar var. Ben bütün kadınların güçlü olması için çalışırım. Dünyanın kadınlara ihtiyacı var. Türkiye'nin kadınlara ihtiyacı var. Bu yolun açılmasından korkuyorlar. Korksunlar? Kadınlar var ve kadınlar geliyor. O yüzden kadınlara yönelik böyle çok kötü algılarla konuşuluyor. Kadınlardan korktukları için hakaret ediyorlar, özel hayatlarına kişilik özelliklerine saldırıyorlar. Ne derler Lambadan Cin Çıktı?Yok artık geri dönüşü bunun. İzmir Barosu'nun ve Konak İlçesi'nin ilk kadın başkanı oldum. Kadın olmanın çok artıları var. Ben konuları daha zengin ve çok açıdan görebiliyorum. Daha çok çalışıyorum. Biz kadınlar çalışmaya göre kodlanmışız. Sonuç için çalışıyorum. Süreci de önemsiyorum. Herkesi dinliyorum,kırmadan dökmeden. Başarılı sonuçlar için çalışıyorum. En önemlisi de kendime güvenim var. Kimseye iltimas ve ayrıcalık için çalışmıyorum. Halk için çalışıyorum. Toplumsal yarar nedir? diye bakıyorum. Toplumsal faydayı en fazlaya çıkarmak için çalışıyorum. Ben zamanımı kente harcıyorum. Zamanımı sınırlı sayıda insanla gezelim tozalım eğlenelim yiyelim içelim şeklinde harcamıyorum. Kendim çalışıyorum, öğreniyorum, anlatıyorum, takip ediyorum,denetliyorum. Konak için kent için çalışıyorum.
"Direniyoruz umutluyuz"
E.K: Konak Belediye Başkanlığı için aday gösterilmenizden itibaren birçok konuda size yönelik eleştiriler oldu.
S.P: Türkiye'de demokrasinin pek çok kusuru hatta handikapı var. Daha yeni adım atıyoruz bunların hepsine. Hem bir taraftan doğu kültürünün kodları var üzerimizde hem de batılı değer yargılarını içeren demokrasiyi yaşamak istiyoruz. Bunlar bir anda olabilen şeyler değil. Öncelikle birey ve yurttaş olmayı başarmanız lazım. Demokrasi bir günde, bir gecede geçilmiyor. Bunlar öğrenilen şeyler. Birey olmak da yurttaş olmak da öğrenilen şeyler. Yanlışlar yapa yapa bunları öğreneceğiz. Bu yanlışlardan bir an önce kurtulabilmek için de siyasetin daha nitelikli yapılması lazım. Türkiye bunları öğreniyordu ama darbeler yüzünden ciddi yol kazaları oldu. Hem ülkedeki demokrasi bilincinin gelişmesinde hem de insanların demokrat kimlikte olabilmelerinde ciddi yol kazaları yaşandı. Ciddi geriye dönüşler yaşadık biz. Bu bilinçten uzaklaştığımız süreçler yaşadık. Dolayısıyla dünyanın içinde bulunduğu durum nedeniyle de toparlamada büyük sıkıntılarımız var. Fakat yılmamak lazım? Ekonomide bir terim vardır; "Kötü para iyi parayı kovar" diye. Aynı toplumsal hayatta da siyasette de böyle bir oluşumun yerleşmesine izin vermeksizin direnişler göstermek lazım. Bu ülkede yaşıyoruz. Bu ülke büyük medeniyetler yarattı. Elbette insanların moralini bozan motivasyonunu düşüren politikaları da hayata geçirecekler. Ama insanların sağduyusu önemlidir.
E.K: Sizin siyasi yapınız ve hatta CHP tabanı ile yakın olmayışınız kimseye randevu vermeyişiniz eleştirildi. Eleştirilere katılıyor musunuz?
S.P: Kim kimi temsil ediyor? Kimin gerçekten tabanı var? Taban dediğiniz nedir? Bunu da tartışmak lazım. Kent de yaşayan Konak da yaşayan 400 bin kişi mi? Yoksa partiyi siyaseti belirleyen ve sayısı 1000'i bulmayan insanlar mı? Sizin girdiğiniz evler, atölyeler, işyerleri sokaklar mı? Önemli olan orasıdır? Halkın nabzı orada atmaktadır?Dolayısıyla bizim demokrasiyi içselleştirmek durumunda olduğumuz, sorumlu bulunduğumuz, hesap vermek durumunda bulunduğumuz HALK?Halk ile birlikte siyasilerin de değişmesi mümkün olur. Siyasiler değişir halk değişir?Halk değişir siyasiler değişir. Bunlar bir gecede gerçekleşebilecek şeyler değildir. Ben bir bütçe yönetiyorum. Bu kentin emanetine sahip çıkıyorum. Biz Şehreminiyiz. Şehremini olarak benim yüreğimin vicdanımın rahat etmesi lazım. Akşam kafamı yastığa vicdan huzuru içinde koymalıyım. Dolayısıyla bu tür manipülasyonlara bu tür algı yaratmalara hiç bakmıyorum. Önemli değil. Bu işi alnının akıyla dürüstçe yapmak önemli. 'Biz tabanız' diyenlerin kaçı kaç eve girebilir? Kaçı kaç evde huzurla bir çay içebilir? Ben Kadifekaledeyim, Zentinlikteyim, Tepecikteyim, Romanlarla birlikteyim kentin her alanında varım. Hem kentin kültürel sosyal hayatını takip edebilecek bir entelektüel birikime sahibim. Hem de ben kentin en dezavantajlı yerlerine gidip o bölgede yaşayanlarla olabilen bir insanım. Dolayısıyla benim bu özgüvenim ve bu başarım rahatsız edebiliyorsa birilerini, rahatsız etsin. Ben bu tür insanlara rahatsızlık vermekten de çok mutluyum. Alnım ak, başım dik her tarafta var oluyorum.
E.K: Kadın olarak başkanlık yapmak İzmir bile olsa zor sanırım. Yeni birimler oluşturdunuz. Ekipler kurdunuz. Bundan sonraki süreç için ne söyleyeceksiniz?
S.P: Ruh olarak hep genç kalan ekipler oluşturduk. Daha çok yapılacak iş var. Hemen bitmiyor bu tür kurumları değiştirmek dönüştürmek. Dinamik hale getirmek de bir süreç. İzmir Barosu Başkanı iken de Konak Belediye Başkanı iken de kadın olmanın avantajını yaşıyorum. Çok yönlü bakabiliyorum. Farklı farklı bakış açıları ile sorunun nasıl algılanacağını biliyorum. Empati yeteneğim hepsinden fazla. Anne babama karşı, eşime karşı, hemcinslerime karşı, meslektaşlarıma karşı birçok sorumluluk üstlendim. Her bir rolün benim için büyük bir zenginlik olduğunu biliyorum. Bu zenginlik birilerini rahatsız ediyor. Kadınların başarı basamaklarındaki önlerinin açılmasını istemiyorlar. Ben Cumhuriyet'i kuran kadın erkek yan yana mücadele eden anlayışı benimsiyorum. Bu yüzden daha çok çalışıyorum. Daha çok öğreniyorum. Kadının birey yurttaş olarak ürettiği sokakta olduğu yaşama katkı koyduğu bir ülkede kadın olmaktan çok mutluyum. O yüzden Konak sınırları içinde bu yönde kadınların üretebildiği psikolojik, hukuki ve sağlık desteği aldığı birimler oluşturduk.
S.P: Kim kimi temsil ediyor? Kimin gerçekten tabanı var? Taban dediğiniz nedir? Bunu da tartışmak lazım. Kent de yaşayan Konak da yaşayan 400 bin kişi mi? Yoksa partiyi siyaseti belirleyen ve sayısı 1000'i bulmayan insanlar mı? Sizin girdiğiniz evler, atölyeler, işyerleri sokaklar mı? Önemli olan orasıdır? Halkın nabzı orada atmaktadır?Dolayısıyla bizim demokrasiyi içselleştirmek durumunda olduğumuz, sorumlu bulunduğumuz, hesap vermek durumunda bulunduğumuz HALK?Halk ile birlikte siyasilerin de değişmesi mümkün olur. Siyasiler değişir halk değişir?Halk değişir siyasiler değişir. Bunlar bir gecede gerçekleşebilecek şeyler değildir. Ben bir bütçe yönetiyorum. Bu kentin emanetine sahip çıkıyorum. Biz Şehreminiyiz. Şehremini olarak benim yüreğimin vicdanımın rahat etmesi lazım. Akşam kafamı yastığa vicdan huzuru içinde koymalıyım. Dolayısıyla bu tür manipülasyonlara bu tür algı yaratmalara hiç bakmıyorum. Önemli değil. Bu işi alnının akıyla dürüstçe yapmak önemli. 'Biz tabanız' diyenlerin kaçı kaç eve girebilir? Kaçı kaç evde huzurla bir çay içebilir? Ben Kadifekaledeyim, Zentinlikteyim, Tepecikteyim, Romanlarla birlikteyim kentin her alanında varım. Hem kentin kültürel sosyal hayatını takip edebilecek bir entelektüel birikime sahibim. Hem de ben kentin en dezavantajlı yerlerine gidip o bölgede yaşayanlarla olabilen bir insanım. Dolayısıyla benim bu özgüvenim ve bu başarım rahatsız edebiliyorsa birilerini, rahatsız etsin. Ben bu tür insanlara rahatsızlık vermekten de çok mutluyum. Alnım ak, başım dik her tarafta var oluyorum.
E.K: Kadın olarak başkanlık yapmak İzmir bile olsa zor sanırım. Yeni birimler oluşturdunuz. Ekipler kurdunuz. Bundan sonraki süreç için ne söyleyeceksiniz?
S.P: Ruh olarak hep genç kalan ekipler oluşturduk. Daha çok yapılacak iş var. Hemen bitmiyor bu tür kurumları değiştirmek dönüştürmek. Dinamik hale getirmek de bir süreç. İzmir Barosu Başkanı iken de Konak Belediye Başkanı iken de kadın olmanın avantajını yaşıyorum. Çok yönlü bakabiliyorum. Farklı farklı bakış açıları ile sorunun nasıl algılanacağını biliyorum. Empati yeteneğim hepsinden fazla. Anne babama karşı, eşime karşı, hemcinslerime karşı, meslektaşlarıma karşı birçok sorumluluk üstlendim. Her bir rolün benim için büyük bir zenginlik olduğunu biliyorum. Bu zenginlik birilerini rahatsız ediyor. Kadınların başarı basamaklarındaki önlerinin açılmasını istemiyorlar. Ben Cumhuriyet'i kuran kadın erkek yan yana mücadele eden anlayışı benimsiyorum. Bu yüzden daha çok çalışıyorum. Daha çok öğreniyorum. Kadının birey yurttaş olarak ürettiği sokakta olduğu yaşama katkı koyduğu bir ülkede kadın olmaktan çok mutluyum. O yüzden Konak sınırları içinde bu yönde kadınların üretebildiği psikolojik, hukuki ve sağlık desteği aldığı birimler oluşturduk.